Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar aciz bunlar" diyerek aralarında Nurettin Yıldız'ın da bulunduğu ilahiyatçılara yönelik gösterdiği tepki sonrası Sosyal Doku Vakfı'ndan açıklama geldi. Yapılan açıklamada, "Nureddin Yıldız Hoca’nın sohbetlerinden bazı bölümler cımbızlanıp alınarak ve montajlanıp servis edilerek algı operasyonları yapılmaktadır" dendi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘sözde ilahiyatçılara’ karşı önlem alınması çağrısında bulunmuş, konuyla ilgili olarak Hükümet Sözcüsü ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı görevlendirdiği kaydetmişti. Bozdağ’a konudan duyduğu rahatsızlığı anlatan ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da konuyla bizzat ilgilenmesini isteyen Cumhurbaşkanı, "İlahiyatçılar daha cesur olsun, gerçek, sarih din anlayışını bu kişiler anlatsın. Sözde diyanetçilerin İslam dininin yanlış anlaşılmasına sebep olmasının önemli alınsın” demişti. Erdoğan, şöyle konuşmuştu:
"Sözde ilahiyatçıların toplumu germesine fırsat verilmemeli. Bu sözde İlahiyatçıların bir anda türemesi 28 Şubat’taki gibi etki ajanlığı olabilir."
TIKLAYIN - Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ‘sözde ilahiyatçılar' uyarısı
Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programında son dönemde kamuoyunda tepkilere neden olan fetvaları veren 'hocalar'a tepki göstererek, "İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslam'ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam'ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız" demişti.
TIKLAYIN - Kalın, Erdoğan'ın 'İslam'da güncelleme' sözlerine açıklık getirdi
Vakfın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Yaklaşık bir yıldan beri, Vakfımız Onursal Başkanı Nureddin Yıldız Hoca’nın sohbetlerinden bazı bölümler cımbızlanıp alınarak ve montajlanıp servis edilerek algı operasyonları yapılmaktadır.
Son olarak, 2007 yılında yapılmış olan “Kadın Cariye Değildir” başlıklı sohbetten kısacık bir bölüm alınmış ve hiç ilgisi olmadığı halde Diyanet Tv’nin logosu da eklenerek servis edilmiştir. Bu iftira ve çarpıtmaya cevabımız, yine söz konusu sohbetin kendisidir.
Nureddin Yıldız Hoca, bir bölümü alınıp çarpıtılan Kadın Cariye Değildir sohbetinde şöyle demektedir.
“Müslümanlar olarak biz, güzel bir evlilik yapmakla, sorunsuz, sıkıntısız yaşayacağımızı zannederek yanılıyoruz. Erkekler olarak kadınları cariyemiz görüyoruz. Kadınlar da erkekleri, güzelliklerinin bedelini çeken hamallar olarak görüyorlar. İkisi de yanlış. Ne kadınlar erkeklerin cariyesi, ne de erkekler kadınların hamalı, ikisi de doğru değil. Erkekler de kadınlar da Allah’ın kuludur. Erkek de kadın da cennete ve cehenneme gideceği bir yol yürüyor. Erkek de kadın da Rabbinin huzurunda hesap vereceği bir hayat yaşıyor. Erkeğin kadından hiç bir üstünlüğü yok. (Nureddin Yıldız Hoca sohbetinde aynı cümleyi tekrar ediyor) Erkeğin kadından hiç bir üstünlüğü yok. Erkeğin kadından sadece sorumluluk fazlalığı var.”
….
“Allah Teala ‘erkekler kadının hakimidir’ diyor, ‘sömürgecisidir’ demiyor. ‘Hakimidir’ ne demek? Çalışmak, kazanmak, aileyi geçindirmek, çocukların cenneti kazanmalarını sağlamak… baba sorumluluğu, erkek sorumluluğu.”
…..
[Erdoğan: Biz dinde reform aramıyoruz] Erdoğan: Biz dinde reform aramıyoruz
“Biz şuna iman ederiz; Rabbimizin önünde kuluz. Erkeğiyle, kadınıyla aynı namazı kılıyoruz, aynı orucu tutuyoruz, aynı haccı yapıyoruz, aynı cihadı yapıyoruz. Sorumluluklarımızın farklı olması, birimizin diğerine üstün olduğunu asla göstermez. Kimse kimsenin kulu değildir!”
….
“Biz; ne kız çocuğumuz iken, ne hanımlarımız iken, ne analarımız iken, ne de kız kardeşlerimiz iken kadınlara karşı bir sorumluluk taşıdığımız için üstünlük taşımıyoruz.”
….
“Hanımını Allah’ın adını kefil göstererek sen aldın. Allah’ın adıyla, Peygamber’in sünneti ile bu kadın sana emanet edildi. Allah’ı kefil gösterip zevkine göre işkence yapamazsın. Kadının sorumlususun, kadına bir puan üstünsün, ama kadının kralı değilsin, kadının hizmetçisi de değilsin. Herkes hayatını yaşıyor, herkes cennete girmek için uğraşacak.”
….
“Şeytan bunu abartıp ‘bu seni sömürüyor’ diye ona söylüyor. Sana da gelip ‘Allah bunu senin ayağının altına serdi, cadaloz seni dinlemiyor’ diyor. Beni başka yerden kışkırtıyor, onu başka yerden kışkırtıyor. İkimiz de, düşmanımızın şeytan olduğunu bildiğimiz halde, ipi onun eline vererek zehir zemberek bir hayat yaşıyoruz. Böylece Allah’ın rızasını da kaybediyoruz.”
….
“Birbirimizi şikâyet ederek değil, birbirimizi idare ederek ancak Allah’ın rızasını kazanırız. ”
….
“Evinde huzuru olmayan bir kadın, ibadetten zevk alamaz. Aynı şekilde evinde huzur olmayan bir erkek, huzurlu bir namaz da kılamaz. Kıldığı namazda bile karısına ne cevap vereceğini, saçının neresinden asılacağını hesap eder. Onun orucunda da sıkıntı vardır. Duaların en makbul olduğu iftar saatinde bile karısı ile kavga eder.”
….
“Biz haddimizi ve hakkımızı bilmek zorundayız. Aksi takdirde eğer haddimizi bilmez, hakkımızı da bilmez isek, sıkıntıyı kendimiz üretmiş oluruz.”
….
“Kadın Cariye Değildir” başlıklı bir saatlik sohbet bu şekilde devam ederken, Nureddin Yıldız Hoca kadına uygulanan şiddet konusuna da değiniyor. Hemen her gün “namus” cinayetlerinin işlendiği, kadınların sokak artasında “namus” gerekçesi ile infaz edildiği bir zaman diliminde toplumu uyarıyor ve böyle bir durumda İslam’ın hükmünü açıklıyor.
“fuhşa bulaşmış ahlaksız bir kadın” karşısında kocasının nasıl davranabileceğine açıklık getiriyor.
Bu tür iffetsizlikle ilgili durumlarda, erkeğin isterse boşanacağını ama kadın boşanmak istemiyorsa erkeğin de bu durumda çiğnenen onurunu telafi etme yoluna gitmesi durumunda ayet ve hadislerin belirlediği sınırlar çerçevesinde kadını sembolik (can yakmadan) olarak nasıl “dövebileceğini” anlatmaktadır.
İşte 2007 yılında yapılan “Kadın Cariye Değildir” başlıklı sohbetin içinden cımbızla alınıp montajlanarak ve hiç ilgisi olmadığı halde Diyanet Tv’nin logosu da eklenerek, günlerce “İslam’da kadın dövme teknikleri” vb çirkin başlıklarla yayınlanan o videoda anlatılan mesele; iffetsizlik durumlarında erkeğin ancak ve ancak sembolik bir tepki gösterebileceğine müsaade eden, cinayet işlemesini yasaklayan, işkence etmesini yasaklayan, kadının canının yanmasını, en ufak bir yaralanma ve hatta çizik bile oluşmasını haram kabul eden, İslam Fıkıhçılarının ortaya koyduğu hükümlerdir.
Bu hükümler; şiddet sarmalında kıvranan, canı sıkılanın can aldığı, gücü yetenin gücü yettiğini öldürdüğü, özellikle kadınların evham ve şüphelerle katledildiği, yuvaların dağılıp çocukların yetim ve öksüz kaldığı bir topluma vaaz edilmiş hükümlerdir. Bu “öldürürüm, vururum, kırarım, namusumu temizlerim” diyen erkeğe, “hayır öldüremezsin, vuramazsın, kıramazsın, hatta çizik bile oluşturamazsın, canını bile yakamazsın” demektir.
Ve bu hükümler, şu veya bu hocanın sözleri değil, Allah’ın ayeti ve rahmet peygamberi Resûlullah Sallallahü aleyhi ve sellem’in hadisi şerifleridir.
Bu vesile ile; bu çirkin kampanyada bilerek veya bilmeyerek yer alan vicdan sahibi herkesi bir daha düşünmeye, adaletle hareket etmeye davet ediyor ve iftiralarla ilgili yasal haklarımızın takipçisi olduğumuzu hatırlatıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz."