Açlık grevinde 202'inci gününü dolduran tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen, dün gece geç saatlerde Ankara Numune Hastanesi'ne kaldırıldı.
Daha önce tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi'ne bağlı Kampüs hastanesinde gözetim altında tutulan Nuriye Gülmen'in ailesi, Numune Hastanesi'nde kendisine zorla müdahale edilmesinden ve bu müdahale sonucu hayatını kaybetmesinden ya da sakat kalmasından endişe ettiklerini söylüyor.
Gülmen'in ailesi, kendilerine Numune Hastanesi yetkilileri tarafından yapılan açıklamada ise bir müdahalenin henüz söz konusu olmadığının aktarıldığını belirtiyor.
Nuriye Gülmen hastaneye kaldırıldığı sırada yanında refakatçi olarak bulunan kardeşi Beyza, "Doktorları biz çağırmadık. Ablamın bilinç kaybı gibi bir şeyi yoktu," diyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Beyza Gülmen, "Biz kitap okuyorduk. Ama Numune Hastanesi'nden gelen doktorlar son günlerde ablama 'İyi görünmüyorsunuz' diyorlardı. O yüzden biraz endişeliydik, tetikteydik," ifadelerini kullanıyor.
Beyza Gülmen sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Dışarıda bir ses duyduk. Ablam 'Bir bak bakalım ne oluyor dışarıda,' dedi. Baktık sedyeyle cezaevi müdürü, doktorlar gelmiş Numune Hastanesi'nden. Yanlarında en az 15 kadın gardiyan da vardı.
"Ablama, 'Sizi yoğun bakıma almak istiyoruz, iyi görünmüyorsunuz' dediler. Ablam da, 'Talebim yok nasıl götürürsünüz?' diye karşı çıktı. Doktor onun üzerine 'Şu an müdahale olmayacak, sakin olun,' gibi bir şeyler söyledi.
"Beni zorla başka bir odaya götürdüler. Ablamın nasıl gittiğini göremedim. Seslerimizden Semih Abi (Özakça) ve annesi de bizi duydu. Kapıları yumrukladılar.
"Bizim ablamla görüşmemize izin verilmiyor. Milletvekillerine de, ablamın avukatlarına da izin vermediler. Sadece şu bilgi verildi: 'Biz müdahale etmiyoruz şu anda. Bilinci açık. Sorulan soruları algılıyor, mantıklı yanıtlar veriyor.'
"Ablam açlık grevini bitirse, tedavi süreci başlasa onu isteriz tabii. Ama bu tedavi değil ki. Adı üzerinde: Zorla müdahale. Adı bile kötü değil mi? Kim ablasına zorla müdahale edilsin ister? Zorla müdahale sakat bırakıyor. Yapılmasını istemiyoruz."
Ankara Tabip Odası'ndan Onur Karahancı, tıbbi olarak zorla müdahale edilmiş olmasa dahi Nuriye Gülmen'in kendi isteği dışında Numune Hastanesi'ne kaldırılmış olmasının bile bir 'zorla müdahale' olarak görülmesi gerektiğini belirtiyor.
Karahancı, "Nuriye Gülmen'e zorla müdahale ettiler zaten şu anda, zorla yoğun bakıma taşıdılar. Kişi bunu istemiyor. Bireyin bir kararı var. Ama buna rağmen böyle bir şey yapılıyor ve bireye rağmen yapılan her şey onları daha da keskinleştiriyor," diye konuşuyor.
Karahancı, bilinci açık bireye kendi kararı dışında müdahale edilmesine gerek hukuki gerekse etik olarak Malta Bildirgesi, İstanbul Protokolü, Tokyo Bildirgesi ve Oviyedo Sözleşmesi gibi uluslararası bağlayıcılığı olan metinlerde de karşı çıkıldığının altını çiziyor:
"Zaten Numune Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'ndeki sorumlu hekim de Nuriye Gülmen'in bilincinin açık olduğunu, tıbbi müdahaleyi reddettiğini ve bu nedenle bir müdahale yapmayacaklarını söyledi.
"İnsanın bilinci açıkken, söylemi netken, vücuduna müdahale etmenin bir karşılığı yok. Etik ilkeler çok net. Hukuki olarak da, Anayasa'da da kişinin kendi bedeni hakkında karar verme hakkı vardır. İstanbul Protokolü'ne göre de hukuk ile etik çeliştiği durumlarda hekim etikten yana karar almalıdır.
"Açlık grevindeki insanın zaten damarları, kalp sistemi, sinir sistemi, hepsi hassas ve riskli sistemlerdir. Bu durumdaki kişilere müdahaleyi herkes yapamaz. Deneyimi olması gerekir. Hastayı iyi tanıması, sürekli takip etmiş bir heyet olması gerekir. Wernicke-Korsakoff Sendromu gibi durumların birçoğu yanlış tıbbi müdahale nedeniyle kalan sekellerdir. Bu çok büyük bir risk."
Nuriye Gülmen'in durumuyla ilgili olarak halen Ankara Numune Hastanesi yetkilileri ile Sağlık Bakanlığı arasında bir toplantı yapıldığı ifade ediliyor.
BBC Türkçe'nin Sağlık Bakanlığı'ndan konuyla ilgili bir açıklama alma taleplerine henüz bir yanıt verilmedi.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, 675 ve 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile işlerinden ihraç edilmiş ve işlerine iade talebiyle önce 120 gün boyunca Yüksel Caddesi'nde protesto yapmış, ardından da açlık grevine başlamışlardı.
İki eğitimci 23 Mayıs 2017'de ise gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.
Gülmen ve Özakça'nın yargılandıkları davanın ikinci duruşmasının 28 Eylül'de yapılması bekleniyor.
Nuriye Gülmen'in duruşmaya iki gün kala yoğun bakıma alınmasına tepki gösteren Gülmen ve Özakça'nın aileleri, yaptıkları yazılı açıklamada, "Nuriye Gülmen yoğun bakımda kalacak kadar kötüyse niçin tahliye edilmiyor?" diye soruyor.