Şiddet gördüğü kocası Özkan Kaymaklı'yı kendisini ve çocuğunu boğmak üzereyken bıçakla öldürdüğü gerekçesiyle 2 yıldır tutuklu yargılanan Yasemin Çakal, oğlu ile cezaevinde yaşadıklarını mektupla anlattı. Çakal, "Cezaevinde bir çiçeğe bile izin yok, ama çocuklar dört duvar arasında" dedi.
Çakal'ın Evrensel'e gönderdiği mektup şöyle:
“Bu konunun haber olması biz kadınlar için çok sevindirici ve sesimize ses olacaktır. Yalnız olmadığımı ve olmadığımızı bir kez daha hissettirdiğiniz için teşekkürler. Oğlum şu an 2.5 yaşında, maddi bir gelirim yok. Ailemin yardımıyla cezaevinde geçimimi sağlıyorum. Selim’e cezaevi yönetimi hiçbir şekilde yardımcı olmadı. Üstelik doğduğundan beri bazı hastalıkları olmasına rağmen hiçbir yardım ya da destek alamadım. Bu yüzden onu aileme vermek zorunda kaldım, ayrı kaldım oğlumdan. Selim 1.5 sene benimle cezaevinde kaldı sürekli. Başka bakacak kimsem yoktu, ailem ilk zamanlar bana destek olmuyordu. Ailemle aram düzelince ve Selim’in hastalıkları burada daha da kötüye gidince aileme verdim.
Cezaevine girdiğimden beri çok koğuş değiştirdim. Kimse çocuklu birini koğuşuna istemiyordu, çocuk sesine tahammül edemediklerini belirtiyorlardı. Burada kalan kadınlar çocuklarını genelde devlet yetiştirme yurduna vermişler, o yüzden çocuklu anneler koğuşlarda dışlanır. Ama şu anki koğuşum çok iyi, Selim’e davranışları, yaklaşımları çok iyi. Koğuş arkadaşlarım banyosunu yaptırıyor, yemek yedirip, onunla oynuyor. Bu durum beni de rahatlatıyor.
Bu mektubu yazarken Selim yanımda, 2 haftaya yakındır beraberiz. Koğuşum iyi olduğu için uzun süre kaldı yanımda. Eğer koğuşum değişmezse daha sıklıkla yanıma alabileceğim için mutluyum, çünkü kimse rahatsız değil, aksine bir çocuk sesinin onları mutlu ettiğini belirtiyorlar ve ilgililer... C12 koğuşunda aile gibiyiz hepimiz, beraber sevinip beraber üzülüyoruz ve Selim sevgi içinde büyüyor. Oğlumun hep yanımda olmasını çok isterim ama dışarıda ona bir hayat ve düzen kurdular. Eğitim, sağlık, beslenme anlamında cezaevinde bir yarar, yardım göremediğim için onun için dışarısı en mantıklısı. Herkes gibi ben de yavrumdan ayrı kalmak istemem, bu betonlar arasında, gri duvarlar, demir parmaklıklar arasında yaşamasını istemem. Bir çiçeği büyütmeye bile izin vermeyen yönetimin, bizi çocuklarımızı burada büyütmeye zorlaması haksızlıktır. Tek dileğim bir an önce Selim’le birlikte dışarıda nefes alıp vermek, ondan ayrı kalmamak.
Kadınlara sözüm şudur: Yüzyıllardır ezilen, hor görülen, bir meta, bir obje olan biz kadınlar bu erk egemen sisteme karşı, erk zihniyete karşı mücadele etmeliyiz. Birilerinin bize hak vermesini beklemeyip kendimiz zorla da olsa alabilmek için direnmeliyiz. Hiçbir kadın tacize, tevavüze karşı, şiddete karşı sessiz kalmasın. Yalnız olmadıklarını, omuz omuza, yan yana olduğumuzu bilsinler... Gelecek kadınların ellerinde. Bunu burada daha iyi anladım ve burada da dışarıda da hep mücadelem sürecek. Cinsel, ulusal, sınıfsal, sömürüye karşı öz savunma haktır engellenemez. Güneş bir gün bizim için de doğacak...!"
Yasemin Çakal