Gündem

ÖHD'den "Yargı Reformu Strateji Belgesi" tepkisi: Her reform dendiğinde daha kötüye bir gidiş gördük!

"Kamuoyu genel affı, İmralı'da yapılan görüşmelerle birlikte umut hakkını tartışıyor"

14 Ocak 2025 14:10

Güncelleme: 14 Ocak 2025 14:15

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Başkanı Çiğdem Kozan, Adalet Bakanlığı tarafından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulması beklenen Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne ilişkin, “Her reform dendiğinde daha kötüye bir gidiş gördük. İnsanlar önceden en azından birbirine sosyalleşebildiği hapishanelerdeyken, biz 'F tipleri kötü’ derken, S tipleri açıldı, tekli tutulmaya başlandı insanlar. Bunlar topluma kazandırıcı değil. Bu, soyutlaştırarak herkesle temasını engelleyerek toplum dışı tutmaktır” dedi.

DEM Parti İmralı Heyeti’nin temasları ve ‘umut hakkı’na ilişkin tartışmalar sürerken, gözler Adalet Bakanlığı’nın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulacak Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde infaz sisteminde yapılacak değişikliklere çevrildi. ÖHD Eş Başkanı Çiğdem Kozan, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cezaevlerinde infaz kanunu değişikliği ile Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun yetkisinin genişletildiğini ve bunun sonucunda cezaevlerinde birçok hak ihlaliyle karşılaşıldığını belirten Kozan, Öcalan için uygulanmayan ‘umut hakkı’nın da bununla ilişkili olduğunu söyledi. Umut hakkının uygulanmasının müebbet hapis cezası alanları da etkileyebileceğini dile getiren Kozan, şunları söyledi:

"AİHM, bir insanın ömür boyu cezaevinde tutulamayacağını söylüyor. İnsanın tahliye olmasına dair bir umudu olması gerekir, tahliye olma koşullarının ne olduğunu bilmesi gerekir. Bununla ilgili belli mekanizmaların olması gerekir. Ama şu an Türkiye'de ağır müebbet hükümlüsü tutsakların hiçbirinin böyle bir beklentisi yok çünkü öyle bir mekanizma yok. Öcalan'la ilgili umut hakkı uygulanmıyor. Umut hakkının uygulanmayışı aslında ağır müebbet almış birçok insanı etkiliyor. Bunu bir sirayet etme hali olarak görmek gerekiyor. Sonuçta bu, ‘ne kadar fazla insanı hapishanede tutabilirsem o kadar tutacağım’ algısının bir yansıması. Umut hakkının uygulanmayışı işte müebbet hapis alan insanları, 30 yıl değil 36 yıl yatırma isteği, sürekli şartlı tahliyesinin engellenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Umut hakkı uygulanırsa ağır müebbet hükümlüsü bir sürü tutsak var. Bu durumun onları da etkileme ihtimali var."

"‘Cezaevlerinde biz düzeltme yapacağız’ dendiğinde cezaevi sayısı artırılıyor"

Adalet Bakanlığı’nın Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın zamanda sunmasını ve bu belgeyle değişecek infaz sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kozan, şunları kaydetti:

“Her reform dendiğinde her ‘topluma kazandırmaya daha uygun hapishaneler’ dendiğinde daha kötüye bir gidiş gördük. İnsanlar önceden en azından birbirine temas edebildiği sosyalleşebildiği hapishanelerdeyken, biz F tipleri kötü derken, S tipleri açıldı. Tekli tutulmaya başladı insanlar. Bunlar topluma kazandırıcı değil. Bu, soyutlaştırarak herkesle temasını engelleyerek toplum dışı tutmaktır. Türkiye'de son dönemde infaza ve hapishanelere ilişkin yapılan düzenlemelerde olumlu bir şey çok yok ne yazık ki. Aksine şartlı tahliyenin engellenmesinden, hasta tutsaklarını hiçbir şekilde bırakılmamasından hücre tipi hapishanelerin yaygınlaşmasına kadar varan uygulamalar söz konusu. ‘Cezaevlerinde biz düzeltme yapacağız’ dendiğinde cezaevi sayısı arttırılıyor. S tipleri açılıyor, hala inşaatı devam eden hapishaneler var” ifadelerini kullandı.

Kasım 2024’te ÖHD Ankara Şube tarafından yayımlanan İç Anadolu Hapishanelerinde Şartlı Tahliye Hakkı Engellenen Mahpuslar Raporu’na da değinen Kozan, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde İdare ve Gözlem Kurulu’nun yetkisinin genişletilmesinin ardından hiçbir kadın mahpusun şartlı tahliye hakkını kullanamadığını söyledi. Mahpusların 'sudan sebeplerle' şartlı tahliyelerinin engellendiğini kaydeden Kozan, “Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi, Nisan 2021’den beri kimseyi bırakmıyor. İnsanlara ‘sen pişman değilsin, tarafsız koğuşta değilsin’ denerek şartlı tahliyeleri engelleniyor. Bırakmamak için geçerli bir nedenleri yok. İdare ve Gözlem Kurulları, mahkeme gibi karar veremez ama veriyorlar.  Mesela Sincan Kadın’da öğretmen bir tutsağın okul okumadığı için şartlı tahliye hakkı engellenmişti. Bir kadının da siyasetle uğraştığı için şartlı tahliyesi engellenmişti çünkü eril bir yerden bir kadının siyasetle uğraşması garip geliyor. Covid sürecinde kadınlar, kendi temizliklerini kendileri yapmak istedikleri için şartlı tahliyeleri engellendi” dedi.

"Biz seni çok seviyoruz. Seni bırakmayacağız"

Afyon T Tipi Cezaevi’nde bulunan Dijwar Nesri İsmail’in Türkiye’de en uzun süre şartlı tahliyesi engellenen mahpus olduğunu belirten Kozan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dijwar, 33’üncü yılını bitirdi hapishanede, kendisi Suriyeli. Ailesinden bir eniştesi burada ama onun dışında eşi ve çocukları Suriye’de. Cezaevi müdürü, ‘Biz seni çok seviyoruz. Seni bırakmayacağız’ diyerek tahliyesini engelliyordu. 12 Aralık'ta tahliye edilmesine İdare ve Gözlem Kurulu olumlu karar verdi. Ancak tahliye sayılmaz bu çünkü kendisi ailesine teslim edilmedi, Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. Orası da bir bir tutulma yeri. Aslında amaç, Geri Gönderme Merkezi’ne gönderip oradan Suriye'ye iade etmek. 33 sene sonra bir kişinin yangın yeri olan bir yere iade edilmesi makul değil. Avukat arkadaşlar geri gönderilmemesi için o karara itiraz sürecini yürütüyor. Burada bir geriye yürütme uygulanıyor. Normalde lehe olan, onlar hakkındaki kanunun uygulanması gerekir. Örneğin, 30 yılını bitirdi, bırakılması gerekiyor, İdare Gözlem Kurulu’na gönderemezsin çünkü o dönemde böyle bir değerlendirme mekanizması yok.Türkiye'de artık genel affın dahi tartışıldığı bir süreçteyiz. Kamuoyu genel affı, İmralı'da yapılan görüşmelerle birlikte umut hakkını tartışıyor. İnsanlar farklı tahliye hakkını kazanmış olmasına rağmen, ‘hayır sen kazanmadın’ denilerek, hukukçu olmayan kimseler tarafından ellerinden alınıyor." (ANKA)

 


2024’ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir