Gündem
Deutsche Welle

Ombudsman'dan Emniyet'e iki tavsiye kararı

Kamu Denetçiliği Kurumu, haber takibi sırasında gazetecileri engelleyen polislerden, basın mensupları için uygun ortam sağlamasını ve daha özenli dil kullanılmasını istedi

Bülent Kılıç / AFP

04 Ocak 2022 09:15

Danıştay'ın, polisin olduğu olaylarda cep telefonları ile ses ve görüntü kaydı alınmasının engellenmesine dair İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün genelgesinin durdurmasının ardından TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık), benzer bir başvuruda ilk kararını verdi. Polis tarafından görüntü alınması engellenen, telefonuna el konulan ve ters kelepçe takılarak gözaltına alınmaya çalışılan gazeteci Demet Aran'ın başvurusunu kısmen kabul eden Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, kalkanların kaldırılarak gazetecilerin görüntü engellenmesinin basın özgürlüğünü ihlal etmediğini savundu. Buna karşılık Malkoç, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yönelik iki tavsiyede bulundu. Kamu Denetçiliği, kolluk personeli tarafından kolluk görevinin ifası sırasında gazetecilik faaliyeti gerçekleştiren basın mensupları için uygun ortamın sağlanmasına azami özen gösterilmesini ve basın mensupları ile kurulacak ilişkilerde daha özenli bir dil kullanılmasını istedi.

Ankara'da son üç yıldır gazetecilerin Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polisler tarafından haber takibi sırasında engellenmeye çalışması sık sık gündeme geldi. Bu gazetecilerden biri olan Demet Aran, 2020 ve 2021 yıllarında Ankara'da haber takibi sırasında üç kez polis tarafından engellendiğini belirterek Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurdu. Dilekçeye göre Aran, 14 Ekim 2020'de İSİG Meclisi'nin İbn-i Sina Hastanesi önündeki eylemini takip ederken polis tarafından gözaltına alınmaya çalışıldı. Ters kelepçe takılan ve telefonuna el konulan Aran, gözaltı aracının önünde bir süre bekletildikten sonra basın mensubu olduğunu ısrarla söylemesi karşısında polis tarafından serbest bırakıldı. Aran'ın telefonu ise ancak Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde teslim edildi. Aran, 2 Şubat 2021 tarihindeki Boğaziçi eyleminde ise öğrencilere yapılan gözaltı işlemini fotoğraflamaya çalışırken kalkanlarla engellendi.

Emniyet: Gazeteciyi güvenli bölgeye çıkardık

Bunun üzerine inceleme başlatan Ombudsmanlık, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden savunma istedi. Emniyetin gönderdiği yazıda, Aran'ın takip ettiği protesto gösterilerinin "kanuna aykırı eylem" olduğu iddia edilerek, şöyle denildi:

"Demet Aran isimli şahsın İbn-i Sina Hastanesinde olduğu gibi olay görüntülerini çekmek adı altında, kanuna aykırı eylem gerçekleştiren şahısların arasına girerek, hatta yakalama yapılan şahısların bindirildiği gözaltı aracının içerisine girecek kadar yaklaşarak emniyet mensuplarının görevlerini yapmalarını engellediğinin görülmesi üzerine emniyet mensuplarınca yapılan kontrollerde basın mensubu olduğunun anlaşılması sonrası gerçekleşen kanuna aykırı eylemler esnasında kendisine bir zarar gelmesinin ve emniyet mensuplarının görevlerinin engellenmemesi amacıyla güvenli bölgeye çıkması sağlanmıştır."

Aran'ın, kanuna aykırı eylemler esnasında emniyet mensuplarınca görünür şekilde boynuna veya göğüs kısmına görevli olduğunu gösteren yaka kartı takmadığı, bazen yaka kartını ters vaziyette taktığı savunulan yazıda, "Bu haliyle kanuna aykırı eylem yapan şahıslarla birlikte hareket edip, emniyet mensuplarının görevlerini yapmasına engel olduğu, kendisini uyaran görevlilere zorluk çıkardığı anlaşılmaktadır" denildi.

Başdenetçi: Gözaltı işine yargı bakıyor

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, başvuruya ilişkin yaptığı değerlendirmede kısmet ret, kısmen tavsiye kararı verdi. Aran'ın 14 Ekim 2020 tarihinde polis tarafından gözaltına alınmaya çalışılmasına ilişkin şikâyetinin incelenmemesine karar veren Malkoç, bunun nedenini "Yargı görev alanına giren konulara bakma yetkimiz yok" ifadesiyle açıkladı.

Görüntü engellemede sorun görülmedi

Malkoç, Demet Aran'ın görüntü alınmasının engellenmesine ilişkin diğer şikâyetine ilişkin ise şunları kaydetti:

"Şikâyet konusu edilen 2 Şubat 2021 ve 5 Şubat 2021 tarihlerinde yaşanan olaylarla ilgili olarak ise kolluk personeli tarafından şikâyetçinin gazetecilik mesleğini yapmasını engellemek amacıyla fiziksel müdahalede bulunulduğu ya da görüntü almasını engellemek amacıyla orantısız ve meşru olmayan bir müdahalede bulunulduğuna ilişkin bir tespitin yapılamadığı, bu nedenle dosya kapsamında basın ve haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin bir tespit yapılamaması nedeniyle talebin reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır."

Emniyet'e iki tavsiye kararı

Malkoç, polislerin eylem takibi sırasında gazeteci Demet Aran'a "Kes şunun görüntüsünü" gibi ifadeler kullanması nedeniyle ise Emniyet Genel Müdürlüğü'ne tavsiyede bulunmaya karar verdi. Bu kapsamda Kamu Denetçiliği, iyi yönetim ilkeleri açısından kolluk personeli tarafından kolluk görevinin ifası sırasında gazetecilik faaliyeti gerçekleştiren basın mensupları için uygun ortamın sağlanmasına azami özen gösterilmesi ve basın mensupları ile kurulacak ilişkilerde daha özenli bir dil kullanılması hususunda Emniyet'e tavsiyede bulunulmasına hükmetti.

'Gazetecilere yer gösterin'

Kararda, buna ilişkin şu değerlendirme yapıldı:

"Bu çerçevede, başvurunun incelenmesi kapsamında kolluk görevlilerinin aniden ve anlık olarak gelişen eylem ve protestolara yasal olarak müdahale etmelerine duyulan ihtiyaca ilişkin kamusal fayda ile topluma haber ve bilgi aktarımının sağlanabilmesi için basın mensuplarının görevlerini gereği gibi yapabilecekleri koşulların sağlanması suretiyle basın ve haber alma hürriyetinin korunması arasında bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin yasal mevzuat kapsamında kolluk kuvvetleri tarafından yerine getirilen tedbir alma ve müdahale yetkisi kullanılırken kamu görevlisini engellemeyen ve gazetecilik görevini yerine getiren meslek mensuplarının görevlerini yerine getirebileceği uygun ortamın sağlanmasına azami özen gösterilmelidir. İdareden, bu dengenin gözetilmesine yönelik tedbir alınması kapsamında toplumsal olaylara müdahale esnasında basın mensuplarına yönelik muamelelerde yasal düzenlemelerin sınırları içerisinde ölçülülük ilkesine uygun olarak hareket edilmesi, kolluk görevlileri ile basın mensupları arasındaki ilişkilerde daha özenli bir dil kullanımının sağlanması beklenmektedir."

Alican Uludağ

© Deutsche Welle Türkçe

 

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle