Gündem

Ömer Öcalan, İmralı’da yaptığı görüşmeyi anlattı: Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi gazetecilerle görüşmek istiyor

10 Nisan 2025 16:22

Güncelleme: 10 Nisan 2025 16:26

T24 Ankara

İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşen DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, “PKK’nın fesih kongresini koşullar sağlanırsa yönetebileceğini söyledi. İmralı’da görüşmelerin sürmesi gerekiyor. Talep edeceği gazeteciler var. 5-10 tecrübeli, yaşları çok ileri olan gazeteciler… Hasan Cemal, Cengiz Çandar şimdilik bunları söyleyeyim. Ama halen orada çalışma koşullarının oluşturulmadığını da söyledi. Hatta kendisi orada bulunan diğer üç arkadaşıyla da istediği zaman bir araya gelemediğini belirtti ve eleştirdi” dedi.

Yeni Yaşam Gazetesi’ne konuşan Ömer Öcalan, Ramazan Bayramı’nda İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmenin detaylarını anlattı. Ömer Öcalan şunları söyledi:

“27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ndan itibaren günümüze kadar yaşananları, medyada konuşulanları, kimi yetkililerin yaptığı tartışmaları bir şekilde kendisine aktardım. İstanbul’da yapılan 27 Şubat çağrısı ile ilgili olarak “Uluslararası basın da çok takip etmiş değil mi?” diye sordu. Ulusal ve uluslararası 300’e yakın medya kuruluşunun yakından takip ettiğini, Diyarbakır ve Van’da sinevizyonlar kurulduğunu ve ilk etapta bir duygusal atmosfer oluştuğunu aktardım. ‘Rojava’da Nevroz nasıldı, iyi geçti değil mi, İran nasıldı?’ diye sordu. İnsanların İstanbul, Diyarbakır, Van başta olmak üzere bölgenin tüm illerinde, Avrupa’da, Rojava’da, Suriye’de ve İran’da, coşkuyla geçtiğini ve çağrının sahiplenildiğini aktardım.

Çağrıdan sonra medyayı ve Kürt medyasını yakından takip ettiğimi belirttim. PKK’li yetkililerin de medyada sık sık göründüğünü ve değerlendirmeler yaptıklarını, televizyonlar aracılığıyla kongreyi kendisinin yürütmesi talebinin çok sık vurgulandığını aktardım. Kongrenin güvenlik koşullarının oluşturulması için bir şeyler yapılması gerektiği vurgusu yapıldı. Sayın Öcalan’ın da buna dönük değerlendirmeleri oldu.

“Koşullar sağlanırsa yönetebilirim”

Koşullar sağlanırsa yönetilebilirim noktasında fikir belirtti. Güvenlik konusuna çok girmeyerek “Herkesin kendi güvenliğini kendisi alması gerekiyor,” dedi ve burasının Ortadoğu olduğunu belirterek “birileri garanti verse bile güvenlik ile ilgili ben kimseye garanti veremem,” diye belirtti. 93’te bu zamanlarda ben Suriye’de de çağrı yaptım dedi ve o süreçte Turgut Özal’ın, Eşref Bitlis’in, Bahtiyar Aydın’ın yaşamını yitirdiğini vurgulayarak bu durumların ortaya çıktığını anlattı.

Suriye’de hükümete çok tepkili

Suriye’deki merkezi hükümete çok tepkili olduğunu belirtebilirim. Nusayri Alevilerine yapılanları sert bir şekilde eleştiriyor. Kadınların, kızların, çocukların öldürülmesinin IŞID yöntemi bir katliam olduğunu söyledi. Bunun karşısında net bir tavır ortaya koydu. Dürzilerin de, Nusayri Alevilerin de bir sistem kurması gerektiğini ve bu sistemlerin Kürtlerin kurduğu sistemle eşgüdümlü bir şekilde hareket etmesi gerektiğini belirtti. Bu üç yapının da birbirleriyle ilişkili olarak kendilerini korumaya almaları gerektiğini söyledi.

Gazetecileri bekliyor

Bizler aile olarak bu görüşmenin devam etmesini istiyoruz. Türkiye’deki infaz kanunun aileye uygulanması gerekir. Bu mevzuatta var. Avukatların İmralı Adası’na gitmesi gerekiyor, hukuki ihtiyaçlar var. Gazetecilerin gitmesi gerekiyor. Talep edeceği gazeteciler var. 5-10 tecrübeli, yaşları çok ileri olan gazeteciler… Hasan Cemal, Cengiz Çandar şimdilik bunları söyleyeyim.

Ama halen orada çalışma koşullarının oluşturulmadığını da söyledi. Hatta kendisi orada bulunan diğer üç arkadaşıyla da istediği zaman bir araya gelemediğini belirtti ve eleştirdi.

Meclis’in sorumluluk alması gerekiyor

Sayın Öcalan’ın çalışma koşulları, Sayın Öcalan’ın bu noktada aktif katılma meselesi önemlidir. Yani kongreyi kim yürütecek, güvenlik koşulları ne olacak? Sayın Öcalan’ının çalışma koşulları ne olacak? Diyalog süreci diyoruz ya, Meclis’in bu süre zarfında sorumluluk alması gerekiyor. Ama ben yaşanan gelişmelere de negatif bakmıyorum, bunu da söyleyeyim. Kürtler dört elle sarılmış olarak bu sürece inanıyor, güveniyor. Ben bunu Başkan’a söyledim, “halkımız size ve yaptığınız çağrıya güveniyor, inanıyor. Ama devletle ilgili kuşku ve şüpheler var,” diye. Bu kuşku ve şüphelerin sebepleri içinde 2015 sürecindeki, 2009’daki ve 93’teki yaşanmışlıklar var. Buna karşılık Sayın Öcalan, “Halk doğru noktadadır, bu konuda haklıdır ama ben de bu süreci yürütmekte kararlıyım” dedi.

İşte bu noktada bizlerin de bu sürecin heba edilmemesi, sekteye uğratılmaması için çalışmamız gerekiyor. Ama şöyle bir durum da var. Sanki hükümet ve devlet mekanizması bu durumu toplumsal alana taşırmıyor. Bunun işlenmesi ve kamuoyunun oluşturulması gerekiyor. Sadece 10 -20 televizyon kanalı üzerinden topluma enjekte edilen mantık üzerinden gidilmemeli. Ondan dolayı Meclis, sivil toplum, kadınlar, gençler, toplumun tüm kesimleri sorumluluk almalı, barış ve sürecin çözümle sonuçlanması için refleks göstermeli.

“Demokratik sistemden herkes faydalanacak”

İstanbul’daki soruşturma ve gelişmeler için, “eğer biz demokratik sistemi, demokratik cumhuriyeti oluşturabilirsek buradan herkes faydalanacak, onlar da faydalanacak. Hatta onları biz kurtaracağız. Biz demokratik zeminin güçlenmesi için çalışıyoruz. Demokraside de herkese fayda vardır ve bu sistem oluşursa bu sorunlar da ortadan kalkmış olur” dedi.

…Biz sürecin ilk aşamasına diyalog dedik. İkinci aşama da barış nasıl tesis edilebilir dedik. Üçüncü aşama da bizim için çok önemlidir. Çağrının isminden de yol yürümemiz lazım. Bu demokratik toplumu inşa etme aşamasıdır. Demokratik toplum nasıl inşa edilecek, bunun çalışması nasıl yapılacak? Bu bizde de bir problem aslında. Çünkü Başkan bana DEM Parti’yle ilgili eleştirilerde de bulundu ve kendi önerilerini sundu.

DEM Parti’yle ilgili o üç blok meselesi üzerinde eleştirileri vardır. Başkan, çok konuşup az yapandan ziyade çok yapıp az konuşanı başkan yapıyor. Yine Suriye ile ilgili eleştirileri var. Kürtler için “Tedbirli olmaları, tedbir almaları gerekiyor. Nusayri Alevilere yaptıklarının on katını size yaparlar. Orada geliştireceğiniz diplomatik ilişkilerde de kendinizi güvenceye almanız gerekiyor” vurguları vardı. Suriye ile ilgili Kürtlerin diplomatik ilişkilerini destekliyor ama bunu garanti altına almak gerekiyor değerlendirmelerini yaptı. Başkan hem ihtiyatlı hem tedbirli hem de umutluydu.

93 yılındaki tecrübeleri anlattı “kendi adamlarına buna yapanlar size ne yapmaz, İsviçre demokrasisinde yaşamıyorsunuz DEM parti bunu görmelidir” dedi. 30- 40 dakika buna ilişkin değerlendirmeler yaptı. Çalışmaları yeterli bulmuyor. Başkan her defasında çalışmak gerektiğini; örgütlemek, örgütlü olmak gerektiğini vurguluyor.

Çandar: Resmi bilgilendirme olmadı

DEM Milletvekili Cengiz Çandar, Abdullah Öcalan'ın yeğeni ve DEM Milletvekili Ömer Öcalan'ın bu bilgiyi kendisiyle de paylaştığını, yakın bir zamanda görüşmenin olabileceğini, Efkan Ala'nın sözünü ettiği Nisan ayı vurgusunun da bu bağlamda okunabileceğini söyledi. Çandar kendilerine resmi düzeyde bir bilgilendirme olmadığını, tarih konusunda da bilgisinin olmadığını belirtti.

 


Arabanızı park ederken iki kere düşüneceksiniz