Uluslararası Af Örgütü, Taksim’de düzenlenmesi planlanan 13. LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne polisin müdahale etmesiyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada “28 Haziran Onur Yürüyüşü yasağı Türkiye'nin LGBTİ bireylerin haklarına saygı duymadığının en dip göstergesidir. Bu yasak, barışçıl toplanma özgürlüğü hakkının orantısız bir şekilde kısıtlanmasıdır” denildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'yi 'barışçıl toplanma hakkı ihlali' kararı verdiği 45 dava bulunduğunu hatırlatan Af Örgütü, “Yaşanan olaylar, Türkiye'nin barışçıl toplanma hakkına saygı duyma yükümlülüğünü hiçe sayan otoritelerin barışçıl gösterilere hoşgörüsüzlüğünün en son kanıtıdır” ifadeleri yer aldı.
Uluslararası Af Örgütü’nden yapılan açıklama şöyle:
"Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerinin binlerce kişinin katılmak üzere toplandığı Onur Yürüyüşü'nü engellemek için gerçekleştirdiği eylemler karşısında dehşete düşmüştür. Polis, Onur Yürüyüşü'nü kutlamak isteyen barışçıl göstericilere karşı tazyikli su, gözyaşartıcı gaz ve biber gazlı plastik top mermiler kullanmıştır.
29 Haziran'da İstanbul Valiliği'nden yapılan bir açıklamaya göre, yetkililer "diğer gruplardan" gelebilecek güvenlik tehditleri ve yürüyüşün önceden bildirilmediği gerekçesiyle yasaklama kararı almıştır. Ancak bu karar, yetkililerle yürüyüş öncesi iletişimde olmalarına rağmen Onur Yürüyüşü organizatörlerine iletilmemiştir.
Yaşanan olaylar, Türkiye'nin barışçıl toplanma hakkına saygı duyma yükümlülüğünü hiçe sayan otoritelerin barışçıl gösterilere hoşgörüsüzlüğünün en son kanıtıdır. Türkiye yetkilileri yürüyüşü engelleme kararı ile polis tarafından uygulanan aşırı güç kullanımının soruşturulmasını ve gelecek Onur Yürüyüşleri'nin gerçekleşmesini sağlama güvencesi vermelidir.
İstanbul'da Onur Yürüyüşleri 2003'ten beri her yıl olaysız gerçekleşmektedir ve 2014'de yaklaşık 90 bin kişi bu yürüyüşe katılmıştır.
Yetkililerin, daha önce lezbiyen, biseksüsel, gey, trans ve interseks bireylerin (LGBTİ) toplanma özgürlüğüne saygı duyması, Türkiye'deki LGBTİ grupların uzun zamandır taleplerini içeren, homofobik söylem kullanımının ve yasada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığın yasaklanmasının reddiyle bir tezat oluşturmaktadır.
28 Haziran Onur Yürüyüşü yasağı Türkiye'nin LGBTİ bireylerin haklarına saygı duymadığının en dip göstergesidir.
Bu yasak, barışçıl toplanma özgürlüğü hakkının orantısız bir şekilde kısıtlanmasıdır.
Barışçıl toplanma özgürlüğü hakkı, kamu güvenliği dahil olmak üzere meşru bir hedefe ulaşmak için kullanılabilir, bu kısıtlamalar belirtilen amaçlar dahilinde orantılı ve gerekli olmalıdır. İstanbul Valiliği'nin "Sosyal medya ve basın organlarından edinilen bilgilere göre 28 Haziran 2015 Pazar günü LGBT Onur Yürüyüşü adı altında bazı grupların Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi üzerinde yürüyüş ve eylem yapacakları, ayrıca bazı grupların da buna tepki gösterebileceklerine dair duyumlar alınması üzerine, anılan bölgelerde gerekli güvenlik tedbirleri alınmıştır" dediği açıklama, yürüyüşün yasaklanmasını meşru kılmamaktadır.
Yürüyüşün başlaması planlanan saat 17.00 öncesinde binlerce polis görev almıştır. Göstericileri dağıtmak için yapılan ilk polis müdahalesi ise saat 16.30 sıralarında, yaklaşık 10 bin kişinin yürüyüş için toplandığı anda gerçekleşmiştir. Polis, öğleden sonra ve akşam saatlerinde Taksim bölgesinde bir araya gelen barışçıl topluluklara, küçük gösterici gruplarına, ve kutlamalara katılanlara karşı gelişigüzel bir şekilde biber gazı, tazyikli su ve kimyevi maddeler içeren plastik top mermi kullanmıştır.
Dün yapılan bir açıklamada ise İstanbul Valisi, toplanma için resmi bildirim olmadığını ve yetkililerin Onur Yürüyüşü'nü hedef alabilecek karşıt gösterilere dair duyum aldığını belirtmiştir. Vali, göstericilerin ikaz üzerine dağılmamasından sonra orantılı bir şekilde güç kullanıldığını ifade etmiştir.
Uluslararası Af Örgütü, yeterli güvenlik önlemleri sağlayarak, devletin barışçıl toplanma hakkını güvence altına alma yükümlülükleri olduğunu, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin gerçekleşmesi için yetkililere sorumluluk düştüğünü hatırlatır. Bildirim gereklilikleri, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin gerçekleşmesini engelleme amacıyla değil, uygun hazırlıkların yapılmasını sağlamak için kullanılmalıdır.
Uzun zaman önce planlanmış, kamuoyunda geniş yankı bulmuş ve öncesinde yetkililerle direkt olarak görüşülmüş olan geleneksel Onur Yürüyüşü için resmi bir bildirim olmaması, yürüyüşü yasaklaması hususunda yetkililerin tepkisini haklı göstermek için kullanılamaz.
Onur Yürüyüşü yasağı, Türkiye otoritelerinin Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) sırasında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne barışçıl toplanma hakkı ve LGBTİ bireylerin hakları hususunda taahhüt vermesinden iki gün sonra gelmiştir.
Şu aşamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'yi 'barışçıl toplanma hakkı ihlali' kararı verdiği Oya Ataman grubunda infaz edilmeyi bekleyen 45 kesinleşmiş dava vardır. En son yaşanan barışçıl protesto hakkının engellenmesiyle, Türkiye makamlarının sokak gösterileri için tamamen farklı bir yaklaşım benimsemeye, toplantı ve gösterilerde polisin aşırı güç kullanma alışkanlığını sona erdirmek ve uluslararası hukuka aykırı kısıtlayıcı yasaları yeni baştan ele almaya ihtiyacı olduğunun altını çizmiştir.