Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu köşesinde, teknolojinin hayatları kolaylaştırmasının yanı sıra, sosyal kopma ve sapmalara neden olduğunu işaret ederek, "İşte bu nedenle 'dijital arınma' ya da 'başparmak detoksu' zorunlu bir durum, bir tür 'mecburiyet' oldu" dedi.
"Depresyona yol gösteriyor, obeziteye çağrı yapıyor"
Yazar Müftüoğlu, 'akıllı telefonlar' ve 'bilgisayarlara' gömülmenin neden olabileceği tehditleri sıraladı. Yazısında sosyal medya dilinin güncel kodlarını kullanan yazarın listesi şöyle: "Çevrimiçi kalmak' bazen sosyal yaşamda 'toplum dışı kalmak' tehdidine dönüşebiliyor, ruh sağlığını bozabiliyor. 'Mavi Ekran Sendromu' diyebileceğimiz 'kaliteli uyku' düşmanı yeni bir tehdit hayatımıza giriyor. Bu yeni medya, belleği tehdit ediyor, nöropatiyi davet ediyor, depresyona yol gösteriyor, obeziteye çağrı yapıyor"
Osman Müftüoğlu'nun "Dijital detoksa neden mecburuz!" başlığıyla yayımlanan yazısı şu şekilde:
"Yalnızca 'kişisel' değil 'sosyal sağlık' için de zaman zaman 'dijital detoks' yapmak zorundayız.
Yoksa farkında olmadan 'kendimizden kopmaya, başka birileri olmaya' başlıyoruz. Dahası, toplumsal ilişkilerde de bazı arızalar başlıyor. En başta da 'sosyal kopma ve sapmalar' var. Yazar Yuval Nuah Harari bakın ne yazmış '21. Yüzyıl için 21 Ders' isimli yeni kitabında: 'Teknoloji bizi bedenlerimizden uzaklaştırmaya başladı. Aldığımız kokuları ve tatları dikkate alma yetimizi bile yitirir olduk. Bunlar yerine 'akıllı telefonlarımız' ve 'bilgisayarlarımıza' gömülmüş durumdayız. 'Siber alem'de neler olup bittiği, oturduğumuz sokakta ne olup bittiğinden daha çok ilgimizi çekiyor. İsviçre’deki kuzenimle her sabah rahatça konuşabiliyoruz ama kahvaltı ederken eşimle sohbet etmem bile zorlaştı. Çünkü kafasını telefondan kaldırıp bana baktığı yok!' Kişisel ve sosyal yalnızlaşmanın bu kadarına emin olunuz taş olsanız dayanamazsınız. İşte bu nedenle 'dijital arınma' ya da 'başparmak detoksu' zorunlu bir durum, bir tür 'mecburiyet' oldu.
Tehditler
1- Sosyal medyada “çevrimiçi kalmak” bazen sosyal yaşamda “toplum dışı kalmak” tehdidine dönüşebiliyor.
2- Sürekli “izlemede ve izlenmede olmak” ruh sağlığını ciddi ölçüde bozabiliyor.
3- “Mavi Ekran Sendromu” diyebileceğimiz “kaliteli uyku” düşmanı yeni bir tehdit hayatımıza giriyor.
4- Yarattığı “yarışmacı tutumlar” nedeni ile stres yükünü üçe beşe katlayan bu yeni medya, belleği tehdit ediyor, nöropatiyi davet ediyor, depresyona yol gösteriyor, obeziteye çağrı yapıyor.
5- “Başkalarının deneyimlerini paylaşmak” avantajı zamanla “kendi deneyimlerinden uzaklaşmak” yanlışına dönüşebiliyor.
Yuval Harari’ye göre mühim bir tehdit de şu: Belli bir miktardan sonra İran ya da Nijerya’daki çevrimiçi arkadaşlarınızı tanımaya harcayacağınız vakit, kapı komşularınızı tanımayabilmenize mal olabilir.”
Tavsiyem şudur: ÇEVRİMDIŞI HAYAT dışarıda bizi bekliyor. Bunun için de kısa bir süre, kafalarımızı o MAVİ EKRANLARDAN yukarı kaldırıp ÇEVRİMİÇİ HAYAT’dan çıkmamız, dünyaya yeniden bakmamız yetiyor."
Yazının tamamı için tıklayın