Eski Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak Özkasnak, savcılık sorgusunda Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) faaliyetleri ve Refah-Yol hükümetini devirmek için medyanın kullanılıp kullanılmadığı ile ilgili bir soru üzerine “Karargâhta üç yetkili insan var. Genelkurmay Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Genelkurmay Sekreteri. Benim iki üsttüm var, biri İsmail Hakkı Karadayı biri Çevik Bir. TSK’da hiçbir faaliyet Genelkurmay Başkanı’nın oluru olmadan yürümez. O süreçte verilen talimatlar, emirler benim şahsi görüşüm değil, bizzat Genelkurmay Başkanlığı’nın görüş ve talimatlarıdır. Bu süreçte benim ismimin ön plana çıkması benim görevim gereği basınla iletişimimden kaynaklanıyor. Ben Genelkurmay’ın halka yansıyan yüzüyüm” dedi.
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nce yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak’ın 18 sayfalık savcılık ifadesine Taraf ulaştı.
Özkasnak, bazı basın mensuplarına yönelik 8 Haziran 19998 tarihli bir veda mektubu hazırladığı, bu mektubu hazırlama amacının sorulması üzerine, “Görevim gereği basınla iç içeydim. O dönemde tayinim çıktığı için görüştüğüm basın mensuplarına da teşekkür ve veda mahiyetinde bir veda mektubu kaleme almıştım. Bu mektupları da gönderilmesi için karargâhta bırakmıştım. Gönderilip gönderilmediği konusunda bilgim dahi yoktur.”
Psikolojik harekât yapıldı
Özkasnak, (BÇG’nin kurulması ve faaliyetleri ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
“Benim BÇG ile ilgim yoktur. Nerede, nasıl toplandıklarını ve bu toplantıya katılacakların nasıl davet edildiklerini bilmiyordum. Ben o dönemde Genelkurmay Genel Sekreteri’ydim. BÇG’nin oluşturulması konusunda o dönemde TSK içerisinden kuvvet komutanlıkları dahil ilgili birlikleri yazı gönderildi. Aynı yazı bana da gönderildi. BÇG’den bu vesileyle haberdar oldum. Askeri hiyerarşi içerisinde bilgi sahibi oldum ancak bu yazılara ilişkin bir çalışmada şahsi olarak yer almadım.”
Özkasnak, hükümetin devrilmesi için uygulanacak psikolojik harekâtlar, “üfürükçü”, “hacıhoca” ların gündemde tutulması, Süper Baba, Bizimkiler ve Tatilciler gibi dizilerde laiklik vurgusu yapılması konusundaki soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Tüm çalışmalar askeri hiyerarşi içerisinde yürütülmüştür. Bana Çevik Bir tarafından talimat verildi. Ben de bu talimatları birliğimde görevli plan subaylarına ilettim, onlar da çalışmalarını yaptılar. Yapılan çalışmaları onayladıktan sonra Bir’e ilettik. Bu çalışmaların büyük bir kısmını sadece görevim gereği onayladım. Sonrasında bu çalışmalarla ilgili nasıl hareket edildi bilmiyorum. Ben sadece bu konuları ve emirleri ilettim.”
Manşetleri siz mi belirlediniz
Özkasnak “O dönem Sincan’da tankların öğleden sonra yeniden yürütülmesi talimatı ve gazete manşetlerinin belirlenmesi konusunda girişimleriniz oldu mu?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“O dönemde basın TSK’nın terör örgütü ile etkin bir şekilde mücadele ettiğini gözardı ediyor, terör örgütü lehinde haberler yapıyordu. Ben de TSK’nın terör konusundaki hassasiyetine dikkat çekmek amacıyla Güneydoğu’da 6-7 kez basın mensuplarının davet edildiği geceler ve geziler tertipledim. Bu gecelerin ve geziler sonrasında basın mensupları TSK’nın terörle mücadele etme yöntemleri ve hassasiyetleri konusunda bilgi sahibi oldular. Gazete manşetlerinin attırılması ve Sincan’daki tankların yeniden yürütülmesi gibi olaylarla alakam olmamıştır.”
Bu talimatlar beni aşar
Savcının, Genelkurmay Başkanlığı’ndan ve İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nda gönderilen, “6 Mayıs 1997 tarihli BÇG Batı Harekât Konsepti, 27 Mayıs 1997 tarihli Genelkurmay Başkanlığı Batı Eylem Planı konulu belge,10 Nisan 1997 BÇG belgesi, 4 Nisan 1997 BÇG Çalışma Grubu Oluşturulması, 29 Nisan 1997 tarihli BÇG Rapor Sistemi” konulu belgeleri gösterip, izah etmesini istediği Özkasnak, bu belgelerden büyük bir kısmından haberdar olmadığını belirterek, bu belgelerin nasıl hazırlandığı anlattı.
Çetin Doğan’ı işaret etti
Savcı bu kez bu belgelerin nasıl hazırlandığı konusunda değil de “neden ve kimin talimatıyla hazırlandı.Biz bunları darbe teşebbüsü olarak değerlendiriyoruz” çıkışı üzerine Özkasnak, “BÇG’nin oluşturulması dışındaki belgelerden haberdar değildim. Ben 10 Nisan konulu belge ve diğerlerinin askeri kurallar içerisinde nasıl hazırlanacağı konusundaki prosedürü size anlatmaya çalışıyorum. Yoksa bu belgelerin hazırlığında bulunmadım” diye konuştu. Özkasnak, şunları söyledi:
“Söz konusu beş belgedeki Batı Eylem Planı talimatları konusunda emir ve talimatlar beni aşar. 10 Nisan tarihli belgedeki şemada olduğu gibi bu belgelerin hazırlanması ve faaliyetlerin yürütülmesi Harekât Başkanı’nın ve İstihbarat Başkanı’nın yetkisindedir. Bunların darbe teşebbüsü olarak hazırlanması konusunda ise ben bu çalışmaları darbe teşebbüsü olarak yorumlamıyorum. Çünkü görev yaptığım sürece darbenin lafı geçmedi. Böyle bir konuşmaya da şahit olmadım. Prensip olarak darbenin ülkeye zarar vereceğini, askerin siyasete müdahale etmemesi gerektiğini savunan bir insanım.”
Özkasnak’ın ifadesinde talimatların hazırlanmasında yetkili olarak gösterdiği o dönemki Genelkurmay Harekât Başkanı, halen Ergenekon davasından tutuklu olan eski 1. Ordu Çetin Doğan’dı. Doğan’ın ismi 10 Nisan 1997 tarihli iki sayfalık BÇG belgesinde bulunan şemada Çevik Bir’den sonraki kişi olarak yer alıyordu.
Günlük yok, dört CD var
Özkasnak’ın evinden günlük değil, gazete kuponlarıyla alınan çizgi film CD’leri çıktı Öte yandan, Özkasnak’ın evinde yapılan aramalarda günlüklerin bulunduğu iddiası avukatı Erol Şahin tarafından yalanlandı. Şahin, sadece dört film CD’sine el konulduğunu, bunların ikisinin gazete kuponlarıyla alınan çizgi filmler, diğer ikisinin içeriğinde ise çocuk gelişimine dair eğitici CD’ler olduğunu söyledi.
Gazeteciler aradı, görüşme için randevu istedi
Özkasnak, savcının “Refah-Yol hükümetini devirmek için medyayla işbirliği yaptınız mı, medya yöneticileriyle görüştünüz mü” şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
“O dönemde Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir ile Sabah grubundan Fatih Çekirge ve beraberinde ismini hatırlayamadığım Sabah grubundan birkaç gazeteci arkadaşı Çevik Bir’in makamında görüştüler. Bu görüşmenin arkasından Hürriyet grubu adına Sedat Ergin, telefon ederek Çevik Bir’e nezaket ziyaretinde bulunmak istediklerini ifade ederek, randevu talep ettiler. Ben de bu randevuyu ilettim. Daha sonra Hürriyet adına Ertuğrul Özkök ve yine beraberinde dört gazeteci Çevik Bir ile görüştü. Bildiğim kadarıyla Bir, Özkök ile bu görüşme dışında bir görüşme daha gerçekleştirdi. Ancak bu görüşmelerin mahiyeti ve içeriği anlamında benim bilgim yoktur.”
Özkasnak, Sincan’da tankların ikinci kez yürütülmesi ve gazete manşetlerine müdahale edilip edilmediği hususundaki sorusuna ise “Benim böyle bir faaliyetim ve müdahalem olmadı” şeklinde yanıt verdi.