20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle açıklama yapan Dr. Öğretim üyesi Erhan Kanışlı, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yle çocukların korunma altına alındığını anımsatarak “Bugünkü tabloya bakıldığında, çocuğun uygun yaşam standartlarında yaşama hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı ve kültürel yaşama katılma hakkındaki ihlaller göze çarpmaktadır. Koronavirüs salgını döneminde bu haklardan faydalanma oranının daha da azaldığı, sosyolojik, ekonomik bulguların en hızlı çocuklar üzerinde etkilerinin ortaya çıktığı görülmektedir” dedi.
Yapılan araştırmalara göre dünyadaki her 5 çocuktan 1’i günlük ihtiyaçlarını karşılayacak suya erişemiyor. Son dört yılda dünyadaki çocuk işçi sayısı 8,4 milyon artarak 160 milyona yükseldi. Yaklaşık 463 milyon çocuk koronavirüs salgını sırasında eğitime ulaşamadı.
Çocukların ilk yazılı anayasası
Çocukları korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” imzalandı. Sözleşmenin imzalandığı gün Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaya başladı.
Dünya Çocuk Hakları Günü’yle ilgili açıklama yapan Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Erhan Kanışlı, tarihsel sürece bakıldığında bu temel metinden önce de çeşitli uluslararası örgütlerin çocukların korunmasına ilişkin çeşitli düzenlemeler hazırladığını belirterek sözleşmenin öneminin çocuk haklarını evrensel ilkeler olarak tek bir metinde toplaması olduğunu söyledi. “Sözleşme çocukların Magna Charta’sı, yani deyim yerindeyse ilk yazılı anayasası olarak bilinir” diyen Kanışlı, Dünya Çocuk Hakları Günü’nün kutlanmasının arka planında, aslında korunmaya muhtaç canlılara adanan çoğu gün gibi, üzücü tarihsel gerçeklerin yattığını anımsattı.
Kanışlı, “Özellikle 2. Dünya Savaşı süreci ve sonrasında yaşanan zorlu koşullar sebebiyle dünyada binlerce çocuğun yoksulluk, hastalık ve diğer sorunlarla yaşamaya mecbur bırakılması, böyle bir günün çocuklara adanmasının tarihsel gerekçesini oluşturur” diye konuştu.
“Taraf devletler için bağlayıcı bir sözleşme”
Bugün itibariyle sözleşmeyi 196 ülkenin imzaladığını kaydeden Kanışlı, “Bu uluslararası sözleşmeler tarihinde egale edilmesi zor bir rekordur. Ayrıca sözleşmenin salt bir iyi niyet bildirisi olmaması, taraf devletleri bağlayan ve yükümlülük altına alan hukuksal bir metin olması, çocuğun bağımsız kişiliğinin ve onurlu saygın bir özne olmasının tanınması açısından son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.
Sözleşmenin 'Yaşama, hayatta kalma ve gelişme hakkı’, ‘Ayrım gözetmeme (ayrımcılık yasağı)’, ‘Çocuğun üstün yararı’, ‘Çocuğun görüşlerine saygı/ katılım hakkı” olmak üzere dört temel ilkeden yola çıktığını ifade eden Kanışlı, sözleşmede sıralanan çocuk haklarının genel olarak tipik insan haklarını yansıtmakla beraber, “ana babadan ayrılmama, parasız eğitim alma ve oyun oynama hakları gibi” salt çocuklara özgü hakların da bu sözleşmede düzenlendiğini dile getirdi.
“En temel haklardan mahrum kalıyorlar”
Kanışlı, “Bugünkü tabloya bakıldığında, çocuğun uygun yaşam standartlarında yaşama hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı ve kültürel yaşama katılma hakkındaki ihlaller göze çarpmaktadır. Koronavirüs salgını döneminde bu haklardan faydalanma oranının daha da azaldığı, sosyolojik, ekonomik bulguların en hızlı çocuklar üzerinde etkilerinin ortaya çıktığı görülmektedir” diyerek şu verileri paylaştı:
“UNICEF’in ‘Herkes için su güvenliği (Water Security For All)’ çalışmasına göre dünya genelinde 450 milyonu çocuk su kıtlığı riskinin yüksek veya aşırı yüksek olduğu yerlerde yaşamaktadır. Bu da dünyadaki her 5 çocuktan 1’inin günlük ihtiyaçlarını karşılayacak suya erişemediği anlamına gelmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF tarafından yayımlanan Haziran 2021 tarihli rapora göre, çocuk işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısı son dört yılda 8,4 milyon artarak dünya çapında 160 milyona yükselmiştir. UNICEF’in ‘Her Çocuk İçin Hayalim’ kampanyası kapsamında çıkan sonuca göre, dünyada okul çağındaki çocukların en az üçte biri, yani 463 milyon çocuk, koronavirüs salgını nedeniyle okulların kapanmasının ardından uygulanan uzaktan eğitime erişim sağlayamamıştır. Hollandalı sivil toplum kuruluşlarından ‘KidsRights’ın gerçekleştirdiği çalışmada, koronavirüs döneminde çocuk haklarının karnesi çıkarılmıştır. Buna göre Türkiye, korona döneminde haklara ulaşımda 182 ülke arasında yirminci sırada yer almaktadır.”
"Çocuk hakları ilkokul müfredatına dâhil edilmeli"
Çocuk ihlallerinin önüne geçilmesi için bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşları iş birliği ile yapılan çalışmaların toplumun her bireyine ulaştırılması ve toplumun desteğinin alınması gerektiğini ifade eden Dr. Kanışlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ayrıca, e-devlet, e-posta, SMS yolu ile çocuk hakları ile ilgili bilgilendirmelerin, ihlallerin varlığı halinde hangi kurum ve kuruluşlara başvurulabileceğinin aktarılması, sorunların çözümünde aktif rol oynayacaktır. Bunun yanı sıra, ilkokul düzeyinden başlamak üzere, çocuk haklarının müfredata dâhil edilmesi önemlidir. Çocukların eğitime erişimi, internet yapısının geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar ivedilikle tamamlanmalıdır.”