Gündem

Pervin Buldan: Yarın el sıkışmak istediğinizde tek bir Kürt bulamayacaksınız

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan

03 Kasım 2019 18:32

T24

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, eski HDP Milletvekili Abdullah Zeydan'ın tahliyesine karar verilmesine rağmen savcının itirazı üzerine tutukluluğuna devam edilmesiyle ilgili olarak, "Çünkü Abdullah Zeydan bir Kürt. Çünkü Abdullah Zeydan HDP'li bir milletvekili. Onlar zannediyorlar ki Abdullah Zeydan bu karara çok üzüldü. Esas üzülmesi gereken sizlersiniz" yorumunda bulundu. 

Abdullah Zeydan'ın yaklaşık 3 yıldır cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la hücre arkadaşı, bir diğer eski Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ’la, tutuklu siyasetçiler Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak'la yoldaş olduğunu ifade eden Buldan, "Siz verdiğiniz kararlarla utanın. Bu bir hukuk garabetidir ve tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Böyle bir ayrımcılık yapmayın. Yasalar kime ne şekilde işliyorsa bunu geçerli kılın. Bir gün Kürtlerle masaya oturmak istediğinizde bulamayacaksınız, tek bir Kürt bile sizinle el sıkışmayı reddedecek" diye ekledi. 

Partisinin İstanbul İl Kongresi'nde konuşan Buldan, şunları söyledi:

"Bugün İstanbul İl Örgütümüzün 3’üncü Olağan Kongresini gerçekleştirirken bu salonda bizlerle birlikte olan halkımızın ne kadar büyük zorluklarla binbir emekle, binbir bedelle bu salona geldiklerini iyi biliyoruz. Selam olsun bugün burada bizimle olan tüm halkımıza, selam olsun bugün burada olan, ancak yüreği Amed’de, Van’da, Mardin’de, Hakkari’de olan ve ezilen halklarımızın yanında olan tüm yoldaşlarımıza ve arkadaşlarımıza. Selam olsun size ki hiçbir zaman bu zulümler karşısında diz çökmediniz, boyun eğmediniz, biat etmediniz. Selam olsun bütün dostlara, canlara, yoldaşlara, kadınlara ve gençlere.

"Ne yaparlarsa yapsınlar diz çökmedik çökmeyeceğiz; boyun eğmedik eğmeyeceğiz, biat etmedik etmeyeceğiz"

"Bu salonda görüldüğü gibi büyük bir heyecan ve coşkuyla gerçekleştirdiğimiz kongremiz güçlendiğimizin, kararlılığımızın kanıtıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar HDP düşmedi düşmeyecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bizler susmadık susmayacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar diz çökmedik çökmeyeceğiz. Boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Biat etmedik etmeyeceğiz. HDP, bu düzen böyle gitmez diyen adalet diye haykıran, savaşa hayır, barış hemen şimdi diyen ve sömürüye karşı direnen, hakça, eşitçe, onurlu bir yaşam isteyen herkesin partisidir. 

"HDP’nin siyasi mücadelesi ülkenin her yerinde, her bir köşesinde halklarımızın umudu olmaya, cesaret kaynağı olmaya devam etmektedir. HDP var olduğu sürece cesaret de mücadele de zafer de var olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. HDP’nin mücadelesi Fırat gibi Dicle gibi Kızılırmak gibi Munzur gibi bu kadim topraklarda çoğalmaya ve akmaya devam edecektir. Çünkü bizler biliyoruz ki bu ülkenin geleceği bu ülkenin halklarının bir arada yaşaması ile mümkündür. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkesiyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, onların mücadelesiyle mümkün olacaktır. Bu ülkenin halklarının ortak mücadelesinin bu ülkenin barışını da geleceğini de yaratmaktır bundan da hiç kimsenin şüphesi olmasın.

"Kuzey Suriye ile devam eden savaş başladığında karşı çıkan, ses çıkaran tek parti HDP olmuştur"

"İşte bu ortak yaşamın, birlikte yaşamanın esas gerekçesi ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında çıkan savaşlara karşı çıkmaktır. Bugün HDP savaşa karşı çıkan tek partidir. Şunu görüyoruz ki Afrin’le başlayan, Kuzey Suriye ile devam eden savaş başladığında karşı çıkan, ses çıkaran tek parti HDP olmuştur. Biz biliyoruz ki ölerek ve öldürerek değil yaşayarak ve yaşatarak her şey mümkündür. Afrin savaşında ve bugün Rojava savaşında Türkiye’nin oraya asker göndermesi, oraya işgal girişimi bu savaşı başlatması kabul edilebilir bir durum değildir. 

"Biz savaş başladığında karşı çıkarken şunu söyledik; her şey müzakereyle ve siyasi adımlarla çözülebilecekken, oradaki insanları yerinden yurdundan etmek, orada yaşayan halkları başta Kürtleri ve oradaki tüm halkları topraklarından sürgün etmek, topraklarından göndermek hiç kimsenin haddine değildir, buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Oradaki halklar kendi kararlarını kendileri verecekler. Oradaki halklar yeni bir anayasa ile geleceklerini garanti altına alacaklar. Oradaki halklar barış içinde, huzur içinde yaşıyor ve yaşarken oraya müdahale etmek, demografik yapıyı değiştirmek hiç kimsenin haddine değildir. 

"Nerede bir Kürt varsa o Kürde nefes aldırmamak istiyorlar; bunu hem içeride hem dışarıda yapıyorlar"

"Evet Kürtsüz bir dünya yaratmak istiyorlar. Nerede bir Kürt varsa o Kürde nefes aldırmamak istiyorlar. Bunu hem içeride hem dışarıda yapıyorlar. Kuzey Suriye’ye de bunun için gittiklerini biliyoruz. Sandılar ki Suriye’ye gittikleri zaman tüm dünya onları destekleyecek. Sandılar ki Kürtler eski Kürtler, sandılar ki bu coğrafya eski coğrafya. Sandılar ki dünya geçen yüzyılki dünya. 

"Dolmabahçe Mutabakatı'nı yok sayıp Sayın Öcalan üzerindeki tecridi devam ettirerek kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştılar"

"Sonuç, ülkeyi bütün dünyadan tecrit ettiler. Tıpkı İmralı’da Sayın Öcalan’a uyguladıkları tecrit gibi. Zaman zaman İmralı Adası’na Sayın Öcalan’la avukatları aracılığıyla görüşmeler gerçekleşmiş olsa da bugün Sayın Öcalan üzerinde mutlak bir tecrit olduğunu biliyoruz.  2013 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden barış ve müzakere sürecinde herkes gördü ki bu ülkede müzakere ve diyalogla masa etrafında oturup bütün sorunlar hal olabilecekken, konuşarak, müzakere ederek her sorun çözülebilecekken 2015’te bütün görüşmeleri bitirip Dolmabahçe Mutabakatı'nı yok sayıp Sayın Öcalan üzerindeki tecridi devam ettirerek kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştılar. Dolmabahçe Mutabakatı bu ülke için bir şanstı. Dolmabahçe Mutabakatı kabul edilmiş olsaydı, yok sayılmasaydı, bugün ne Washington ne de Moskova’da ayrı bir mutabakat imzalanmak zorunda kalınmayacaktı. 

"Şunu çok açık olarak ifade etmek isterim ki Kürt halkının iradesini tanımayan, dikkate almayan hiçbir politikanın başarı şansı yoktur. Bu coğrafyada Kürtler olmadan hiçbir şekilde bir denge ve denklem artık kurulamaz. Herkesin bunu iyi bilmesi gerekir. Bu ülkeyi yönetenlerin de bunu iyi bilmesi gerekir. Bu gerçeği görmek yerine inkar ve imha politikalarında ısrar edenler sadece Türkiye’nin dışında değil Türkiye’nin içinde de inkar ve imha politikasını sürdürmeye kararlı gözüküyorlar.

"Sandığı koyun, halkımız sizi bu sefer sadece kayyımlarla değil, iktidarınızla beraber sandığa gömmesini iyi bilecektir"

"Evet bugün Kürt halkına nefes almayı bile yasaklıyorlar. Kürt'sen seçilemezsin, Kürt'sen sana adalet ve hukuk yok. Kürt'sen senin seçildiğin belediyeye hırsızları atarım. Kürt'sen senin iradeni gasp ederim, Kürt'sen sana yaşam hakkı bile tanımam. İşte bugün Kürtlere reva gördükleri, Kürt halkının önüne koydukları budur. İşte bunun için Diyarbakır’a, Van’a, Hakkari’ye ve birçok ilçeye halkımızın iradesini gasp etmek üzere belediye eşbaşkanlarımızı görevden aldılar ve yerlerine hırsız kayyımları atadılar. Ama buradan sesleniyoruz. Yarın Diyarbakır meydanına, Hakkari meydanına, Van meydanına sandıkları kurun, halkımız bir kez daha iradesine sahip çıkacak. Ve sizi bu sefer sadece kayyımlarla değil, iktidarınızla beraber sandığa gömmesini iyi bilecektir. Siz zannediyorsunuz ki bu halk eski halk. Kürtler eskiden bunlara göz yumardı ama artık Kürtler de değişti, dünya da değişti.  

"Evet biraz önce ifade ettim eğer Kürt'sen sana hukuk yok adalet yok. İki gün önce Edirne Cezaevi'nde eski vekilimiz Sevgili Abdullah Zeydan yeni çıkan yasa kapsamında tahliye olurken, Saray’ın savcıları tahliye olan arkadaşımız hakkında yeni bir karar aldı, çıkan tahliye kararını reddetti ve savcı tutukluluğunun devamına karar verdi. Çünkü Abdullah Zeydan bir Kürt. Çünkü Abdullah Zeydan HDPli bir milletvekili. Onlar zannediyorlar ki Abdullah Zeydan bu karara çok üzüldü. Esas üzülmesi gereken sizlersiniz. Çünkü Abdullah Zeydan'In hücre arkadaşı Selahattin Demirtaş'tır, onun yoldaşı Figen Yüksekdağ’dır Onun yoldaşı Sebahat Tuncel’dir, onun yoldaşı Gültan Kışanak’tır. Siz verdiğiniz kararlarla utanın. Bu bir hukuk garabetidir ve tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Böyle bir ayrımcılık yapmayın. Yasalar kime ne şekilde işliyorsa bunu geçerli kılın. Bir gün Kürtlerle masaya oturmak istediğinizde bulamayacaksınız, tek bir Kürt bile sizinle el sıkışmayı reddedecek. 

"Dayanışma için gün bugündür, gün savaşa karşı çıkma günüdür"

"Sevgili Türkiye halkları, dayanışma için gün bugündür. Gün savaşa karşı çıkma günüdür. Gün kayyımlara, zorbalığa karşı çıkma günüdür. Çok zor günlerden geçtiğimizi biliyoruz. Bu günlerde özellikle kadınların mücadelesi çok daha hayati bir önem taşımaktadır. Bugüne kadar elde edilen tüm kazanımlarda kadın mücadelesinin ve emeğinin önemli bir değeri vardır. Bu emek çok büyüktür. Kadınların özgürleşmediği bir ülkede özgürlük olmaz. Kadınların söz sahibi olmadığı bir ülkede demokrasi de olmaz. Kadının yok sayıldığı bir ülkede adalet de olmaz. Kadınlar HDP’de başardığını siyasal ve demokratik alanda da başaracaktır. HDP’de mücadele yürüten her bir kadın arkadaşım bu mücadele ile aynı zamanda barışın, özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin de birer teminatıdır. Ülkeyi ve demokrasiyi ancak kadınlar kurtaracaktır, kadın mücadelesi kurtaracaktır. İnanın ki sevgili kadınlar, biz kadınlar yürüttüğümüz bu mücadele ile barışın aynı zamanda teminatıyız. Göreceksiniz ki bu mücadelenin sonunda bu ülkeyi mutlaka ve mutlaka kadınlar yönetecektir. 

"Ben bir kez daha İstanbul İl Örgütümüzün 3’üncü Olağan Kongresinde yeni seçilecek olan tüm arkadaşlarımıza barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde başarılar diliyorum. Arkadaşlarımıza verdikleri mücadeleden yaptıkları çalışmalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Hep birlikte kazanacağız. An serkeftin an serkeftin! An azadî an azadî!"