Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı’nın kadın cinayetlerindeki ‘tahrik savunmalarını' kullandığını ve hayal ürünü iddialar ortaya attığını belirten Rezan Epözdemir, "Sanığın tüm bunları yapmasının tek sebebi var, haksız tahrik indiriminden faydalanmak. İşlenen kadın cinayetlerinin hemen hemen hepsinde bu ve buna benzer asıl tahrik savunmaları var. Bu sanık da, vahşice hunharca bir cinayet işledi, delileri kararttı, sonra da haksız tahrikten faydalanmak için kurgu, ezber mahiyetinde savunmalar yapıyor. Her seferinde kurgusu değişiyor" dedi.
"“Hunharca ve vahşice işlenmiş bir cinayetten bahsediyoruz. Bir kadını önce boğmaya çalışmış, sonra diri diri yakmış, akabinde ise bir varilin içine koyup üzerine beton dökmüş ve betonla birlikte nehire atmış. insan olma vasfına aykırı bir cinayetten bahsediyoruz" diyen Epözdemir, Avcı'nın ileri sürdüğü iddialara ilişkin kanıt sunamadığına dikkati çekti.
Muğla’nın Ula ilçesinde üniversite öğrencisi Pınar Gültekin (27), geçen Temmuz ayında Cemal Metin Avcı (32) tarafından katledilmişti. Avcı, genç kadını öldürüp cansız bedenini çöp varilinde yakıp üzerine beton dökmüştü. 16 Temmuz’da kaybolduktan beş gün sonra cesedi bulunan Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı, “canavarca hisle ve eziyet çektirerek adam öldürmek” suçundan tutuklanmıştı. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, tutuklu sanık Cemal Metin Avcı’nın “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı’nın ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmek” suçundan beş yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti. Soruşturma ve yargılama sürecinde sanık Cemal Metin Avcı’nın her defasında ortaya attığı iddialar kamuoyunda tepki uyandırdı.
Milliyet gazetesinden Çiğdem Yılmaz'a konuşan Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir o iddiaları şöyle değerlendirdi:
"İddia var, delil yok"
“Hunharca ve vahşice işlenmiş bir cinayetten bahsediyoruz. Bir kadını önce boğmaya çalışmış, sonra diri diri yakmış, akabinde ise bir varilin içine koyup üzerine beton dökmüş ve betonla birlikte nehire atmış. insan olma vasfına aykırı bir cinayetten bahsediyoruz. Bu şahıs, bu cinayeti işledikten sonra kadının telefonunu üç parçaya ayırmış, sim kartını kırmış. Sonraki suç delillerini de yok etmiş. Karşımızda böyle bir profil var. Şahıs soruşturma aşamasında haksız tahrik indiriminden faydalanmak için, ‘Benim evli olduğumu öğrendi, şantajda bulunup para istedi’ diyordu. Fakat ortada bir mesaj yok, tehdit beyanı yok, menfaat temennine ilişkin bir şey yok. Kovuşturma aşamasında iddianamenin kabulünden sonra cezaevinden bir mektup yazarak, Pınar tarafından hemcinsileriyle uygunsuz bir videosunun çekildiğini ve Pınar’ın bu videoyla kendisi tehdit ettiğini iddia ediyor. Ancak ortada böyle bir video ve delil de yok.”
"Olmayan bıçağın kesiği"
“Duruşmada biz sanığa sorular yönelttik ve cinayeti neden işlediğini sorduk. Bize, ‘Pınar çantasından bıçak çıkarıp boğazıma doğru salladı. Kurtulmak için dirseğimi siper etmeye çalışırken kolumu bıçak kesti. Panikleyip cinayeti işledim’ dedi. Oysa mahkemede Adli Tıp hekimi sıyrık için ‘Bu bir bıçak kesiği değildir’ dedi. Zaten olay yerinde de bir bıçak yok. Bu iddianın da gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Son duruşmada da sanık, ‘Pınar sevgilim değil, eskorttu’ diyerek yine asılsız bir iddiada bulundu. Asılsız beyanları utanç verici. Amacı, hayal ürünü iddialarıyla işlediği vahşi cinayeti meşrulaştırıp, kamuoyunun desteğini almak. Sanığın tüm bunları yapmasının tek sebebi var, haksız tahrik indiriminden faydalanmak. İşlenen kadın cinayetlerinin hemen hemen hepsinde bu ve buna benzer asıl tahrik savunmaları var. Bu sanık da, vahşice hunharca bir cinayet işledi, delileri kararttı, sonra da haksız tahrikten faydalanmak için kurgu, ezber mahiyetinde savunmalar yapıyor. Her seferinde kurgusu değişiyor.”
"Algı oluşturuluyor"
“Mahkeme, tüm bunlara itibar etmemesi gerekirken, Amerika Birleşik Devletleri’ne bir müzekkere yazıyor. Pınar Gültekin’in iki yıl öncesine kadar, video, görüntü, mesajlaşma dökümünü istiyor. Bu hukuken ve filen kabul edilmez. Burada yargılanan sanıkken maktulün özel hayatı araştırılıyor ve cinayeti meşrulaştırma algısı uyandırıyor. Kaldı ki, ABD’ye yazılan müzekkere yargılamayı sürüncemede bırakacak, yıllarca cevabı gelmeyecek belki de. Bu durum kamu vicdanını da rahatsız edecek. ABD’nin de bu bilgileri verip vermeyeceği zaten meçhul. Bütün deliler ortadayken ben bu müzekkereyi neden bekleyeyim, kabul edilebilir bir tavır değil."
"Reddihakim istiyoruz"
“ABD’den istenilen müzekkerenin de yargılamaya herhangi bir şey katmayacağını düşünüyoruz. Bu müzekkerenin geri alınması talebinde bulunduk, kabul görmedi. Bu yargılamada hukuki zeminde olmayan, yürüyen birtakım süreçler var. Ailenin de, mahkemenin tarafsızlığı ve objektifliğine karşı endişeleri var. Bu gerçeklerden dolayı da reddihakim istiyoruz. Sonuna kadar da mücadelemiz devam edecek.”
"Cinayeti tek başına işlemedi"
Cinayetin tek başına işlenmediğini iddia eden Epözdemir, “Biz duruşmada hazırız, bütün yargılama aktörleri hazır, maktulün ailesi çıkıp Bitlis’ten gelmiş. Ancak tutuksuz sanık Mertcan Avcı ne hikmetse SEGBİS ile dinleniyor. En başından beri bu cinayetin tek başına işlenmediğini savunuyoruz. Geçen celse Mertcan Avcı’nın tahliye edilmesine hem biz itiraz etmiş hem de Başsavcılık itirazda bulunmuştu. Ancak yapılan itirazlar reddedildi. Bu tek başına işlenecek bir cinayet değil. Hayatın olağan akışına ve fizik kurallarına aykırı” dedi.