Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, okuyucudan gelen ve sosyal medyada tartışılan poşet tartışmalarını derledi. Zeyrek, bir tüketicinin satın aldığı poşeti, ürünleri eve bıraktıktan sonra "Memnun kalmadım" diyerek markete iade etmek istediğini aktardı. Başka bir tüketici ise "Poşetlerin üzerinde marketin ismi ve amblemi var. Oysa para ile satın alındığı için poşetler markasız olmalı. Marka varsa, reklam sayılıp ücreti market tarafından karşılanmalı” dedi.
Zeyrek bugünkü yazısının ilgili bölümünde poşet tartışmasına yönelik olarak şu örnekleri paylaştı:
Okuyuculardan gelen ya da sosyal medyaya yansıyan bir kaç örnekle, uygulamadaki eksik ve yanlışlar olduğu anlaşılıyor. İşte bazı örnekler:
“Kasada çevreci ve sonraki alışverişlerde kullanılmak üzere kalıcı bir alternatif bulacağımı düşündüm. Böyle bir imkan sunulmadı ve aldıklarımı elimde taşıyamayacağım için poşetleri satın almak zorunda kaldım. Alışverişin 2018'den tek farkı, (ürünlere gelen zamları saymazsak) poşet için fazladan ödediğim 2 TL oldu.”
“Verilen poşetlerin üzerinde marketin ismi ve amblemi var. Oysa para ile satın alındığı için poşetler markasız olmalı. Marka varsa, reklam sayılıp ücreti market tarafından karşılanmalı.”
(Sosyal medyadan) “Bir tüketici poşeti satın alıp, ürünleri eve bıraktıktan sonra (memnun kalmadım) gerekçesi ile markete iade etmek istemiş. Tüketici yasasında karşılığı olmadığı için konu market çalışanları için zor bir denkleme dönüşmüş.”
(Bir kasiyerden) “Tekstil ürünleri satılan mağazalarda çorap alan müşteri de pahalı bir elbise alan müşteri de aynı ücreti ödüyor. Kasa önlerinde en çok bunun polemiği oluyor. Genelde ödemeyi yapan erkekler poşet almıyor. Kadınlar bir süre sonra (eşim poşet almayı unutmuş) diye kasaya geri dönüyor.”
“Tek bir büyük poşete sığdırabilecek ürünler için iki ya da üç küçük poşet gerekebiliyor. Ücrette standart var ama boyutta standart yok.”
(Poşet üreticisinden) “Daha ilk günden kullanım yüzde 70 düşmüş. Bu durum, sektör firmalarını zor durumda bırakabilir. Sektördeki istihdamı olumsuz etkileyebilir.”