Gündem

Protestan Kiliseler Derneği, hak ihlallerini raporunu açıkladı: Hıristiyanlara muhbirlik teklifi

23 Şubat 2021 13:16

Gökçer Tahincioğlu

Türkiye Protestan Kiliseler Derneği’nin 2020 Hak İhlalleri Raporu’nda, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da, Hıristiyanlar’a, kiliselerle ilgili bilgi alabilmek için ajanlık/muhbirlik teklifi yapıldığı belirtildi. Raporda, pandemi nedeniyle hafta sonları uygulanan yasaklardan camilerin muaf tutulmasına karşılık, kiliseler ve kilise cemaatinin yasak kapsamında olduğu vurgulandı.

Büyük çoğunluğu, İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere irili ufaklı yaklaşık 182 kilise/topluluktan oluşan Proteston Kiliseler Derneği, 2020 Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Raporda, pandeminin etkisiyle geçmiş yıllara oranla başta fiziksel saldırılar olmak üzere hak ihlallerinde ciddi bir azalma görüldüğüne dikkat çekildi ve bunun devam edebilmesi için tavsiye ve önerilerde bulunuldu.

Raporda sıralanan bazı hak ihlalleri şöyle:

“Protestan toplumu, 2020 yılı içerisinde de Milli Eğitim sistemi içinde kendi din görevlilerini yetiştirme olanağına sahip olamamıştır. Protestan toplumu, din görevlilerinin büyük çoğunluğunu usta çırak yöntemiyle kendi içerisinde yetiştirmektedir.

Henüz ihtiyacı karşılayacak kadar yerli Protestan din görevlisi olmadığı için bazı kiliselerin ruhani liderliğini yabancı uyruklu pastörler (Protestan ruhani önder) yapmaktadır. Ancak 2019 yılında çok yoğun şekilde başlayan ve 2020 yılında da devam eden yabancı uyruklu din görevlilerinin çeşitli nedenlerle Türkiye’ye girişine izin verilmemesi veya vize/oturum verilmeyerek Türkiye’yi terk etmeye zorlanması yabancı din görevlilerinin gönüllü ruhsal önderlik yaptığı bazı Protestan topluluklarında ciddi sorunlara yol açmıştır.

2020 yılında 10 Amerika, 1 İngiltere, 4 Almanya, 3 Kore, 2 Moldava, 1 Norveç, 1 Finlandiya,1 Ermenistan ve 3 Latin Amerika, 4 diğer olmak üzere en az 30 yabancı uyruklu Protestan Türkiye’ye girememiştir. Aile üyeleri ile birlikte bu sayı 100'ün üzerindedir.

Misyonerlik suçlaması

Bu durumlarda açılan davalarda bu kişilerin Türkiye aleyhine faaliyet sürdürdüğü, misyonerlik yaptığı ve bazılarının derneğimiz tarafından her yıl olmak üzere yirmi yıldır organize edilen Aile Konferansına veya tamamen yasal ve açık seminer vb. toplantılara katılmaları gerekçe gösterilmiştir. Davaların bir kısmı sonuçlanmış ve somut hiçbir gerekçe gösterilmeden bu kişilerin aleyhine karar verilmiştir. Sonuçlanan davalar için Anayasa Mahkemesi’ne itirazda bulunulmuştur.

2020 yılında en az 5 vaka da eşlerden birinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu karma evlilikler de bu muameleye maruz kalmıştır. Vakaların çoğunda kadın yabancı uyruklu ve Türk eşi Pastör (dini önder) konumundadır. Bu kişilerin kilisede herhangi bir ruhani görevi bulunmamaktadır. Çoğu ev hanımıdır. Bu durumda aile bütünlüğü bozularak Türkiye vatandaşı olan Protestan önder ülkeden ayrılmaya zorlanmaktadır. Yine 2020 yılı içerisinde eşinin kilise önderi olması ve aktif kilise faaliyetlerine katılması nedeni ile bir kişinin vatandaşlık başvurusu reddedilmiştir.

Ölümle tehdit etti, serbest kaldı

22 Temmuz 2020 tarihinde Antalya İncil Kiliseleri Kaleiçi Kilisesi'ne gelen, daha önceden sabıkası olan ve kiliseye de saldırıda bulunmuş bir şahıs kilise pastörlerini ölümle tehdit etmiştir. Emniyet güçlerine haber verilmesi üzerine kişi bölgeden uzaklaşmıştır. Kilisenin şikâyeti üzerine bir süre sonra emniyet güçleri saldırganı yakalamıştır. Kişi, ifadesinin alınmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır. Daha sonra dosyaya arabulucu tayin edilmiş fakat arabulucu, kişiye ulaşılamadığını bildirmiştir. Hukuki süreç devam etmektedir.

2020 yılı içerisinde Protestan toplumuna yönelik saldırılarda ciddi bir azalma meydana gelmiştir. Öte yandan 2020 yılı içerisinde diğer Hristiyan gruplara olan saldırılar, özellikle Keldani yaşlı bir çiftin kayıp olması ve ardından yaşlı kadının cansız bedeninin bulunması ve geleneksel kilise binalarına ve mezarlıklara yönelik fiziksel saldırılar Protestan toplumunda endişenin devam etmesine neden olmaktadır.

Muhbirlik teklifi

2020 yılı içerisinde toplumumuzu özellikle üzen bir gelişme de kilise üyelerine yapılan muhbirlik teklifleridir. Özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da birçok şehirde kendisini istihbarat görevlisi olarak tanıtan kişiler tarafından, yerli ve mülteci Hristiyanlara, Hristiyan olan bazı kişiler ve kiliseler hakkında bilgi almak amacıyla ajan/haber elemanı olma teklifleri yapıldığı rapor edilmiştir. Bu bilgi kendilerine muhbirlik teklifi sunulan kişilerden gelmiştir. Protestan kiliseleri kamuya açık yapılardır, şeffaflık ve ulusal hukuki çerçeve içinde hesap verebilirlik ilkelerini gözetirler. Buna karşın, bu tip kuşkucu ve şeffaf olmayan girişimler dikkat çekicidir ve endişe yaratmaktadır.

İbadet yeri sorunu

Protestan toplumunun çok büyük bir kısmı ibadet yeri sorununu dernekler kurarak veya var olan derneklerin veya vakıfların temsilciliğini alarak “klasik” kilise yapısında olmayan, dükkan, depo vb. yerler kiralayarak/satın alarak aşmaya çalışmaktadır. Çok küçük bir kısmı kendi müstakil binalarını inşaa edebilmiştir. Ancak bu durumda da bu mekânların büyük kısmı ibadet yeri statüsünden yoksundur. Bu nedenle fiilen ibadethane olarak kullanılan mekânlar ibadet yeri olarak tanınmamaktadır. Bunun sonucunda da ibadet yeri statüsüne sahip mekânlar için sağlanan kolaylık ve avantajlar kullanılamamaktadır. Kamuya kilise olarak tanıtılmaları durumunda ise, yasal olmadıkları ve kapatılması konusunda uyarı almaktadırlar. Oysa ibadet herhangi bir izne bağlı olmadan gerçekleştirilebilmelidir.

17 Kasım 2020 tarihinde İstanbul Esenyurt İlçesinde Kaymakamlığın 16/11/2020 tarih ve E-60931568-450-5962 sayılı “Yabancı uyruklu şahıslara ait ibadethanelerle ilgili yasal statüleri belirleninceye kadar ve pandemi koşulları gereğince kapatılması” yazısına istinaden Afrikalı ve Güney Koreli kişilerin ibadet ettiği ve dernek statüsündeki üç Protestan ibadet yeri belirsiz bir süreyle kapatılmıştır. Daha sonra yapılan görüşmelerde, emniyet görevlileri tarafından, pandemi koşulları geçtikten sonra faaliyetlere izin verileceği sözlü olarak beyan edilmiştir. İlgili topluluklar ise, hukuki yollara başvurarak bir kazanım elde edebileceklerine dair inançları olmadığını belirterek hukuki süreç başlatmamışlardır ve bu yaptırımı kabul etmişlerdir.

Hıristiyanlara ibadet izni yok

Pandemi döneminde hafta sonu yasaklarından en çok etkilenen kesim Pazar gününün ibadet günü olması nedeni ile Hristiyan vatandaşlardır. Kısıtlama kararları alınırken Hristiyan vatandaşlar göz ardı edilmektedir. Hiçbir genelge ve yönerge de kiliselerin toplantılarda uyması gereken kurallar belirtilmemiş, konu ile ilgili bilgi edinme talepleri cevaplanmamış ve genel bir açıklama ile geçiştirilmiştir. Bu durum kiliselerde karışıklık yaratmıştır.

Bu durumda Derneğimiz, camilere uygulanan kısıtlama kurallarını referans alarak kendi tavsiyelerimizi oluşturarak kiliseler ile paylaşmıştır. Derneklere getirilen faaliyet yasaklarının kilise derneklerini de kapsayıp kapsamadığı uzun süre belirsiz kalmıştır. Daha sonra bilgi edinme kapsamında sorulan soruya İçişleri Bakanlığı İstanbul İl Sivil Toplumla İlişkilere Müdürlüğü’nün 24.12.2020 tarihli cevabında Kilise derneklerinin de yasak kapsamında olduğu belirtilmiştir. Ancak Camiler bu kapsam da değilken kiliselerin bu kapsama alınması eşitlik ilkesine aykırıdır ve ayrımcılık içermektedir.

Aynı şekilde İstanbul Esenyurt İlçesinde 3 kilisenin pandemi önlemleri çerçevesinde faaliyetlerinin durdurulması da endişe vericidir. Pazar günleri kilise görevlilerinin internet yayını yapabilmesi için kısıtlı izin verilmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde zaten dezavantajlı olan Hristiyanlar pandemi döneminde daha da ağırlaşmış bir dezavantaj yaşamaktadırlar.

Raporda, şu tavsiye ve önerilerde bulunuldu:

Hükümet veya kamu kuruluşlarının Protestan toplumunu ilgilendiren konulardaki çalışmalarında toplumumuzla diyalog halinde olması, önyargıların aşılmasına ve sorunların çözülmesine katkı sunacaktır. Yaşanılan tecrübeler göstermiştir ki, iletişim kanalları açık olduğunda birçok sorun hızlıca çözüme kavuşturulmuştur.

Şikâyet konusu olan suçlarda cezasızlık ciddi bir endişe ve güvensizlik kaynağıdır. Var olan yasaların yoruma açık olmayacak şekilde güncellenmesi, nefret söylemi ve nefret suçları ile ilgili yoruma açık olmayacak şekilde net ifadeler içeren yasal düzenleme yapılması sorunun çözümü için önemli bir adım olacaktır. Nefret söylemi ve nefret suçu ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirici, farkındalığı artırıcı kamu spotları hazırlanarak yayınlamak ise halkın eğitiminde ve kültür düzeyinde paradigma değişikliğinin önünü açacaktır.

Türkiye’de tarihsel olarak kilise binaları bulunmayan Protestan toplumu için ibadet yeri kurma sorunu, yıllardır devam eden ve bir türlü çözüme kavuşturulmamıştır. Hristiyanların da mescit benzeri küçük ibadet yerleri (şapel) kurabilmelerinin önü açılmalıdır. Belediyeler, Kültür Bakanlığı ve diğer resmi kuruluşlar, ellerinde bulunan ve amacı dışında kullanılan kilise binalarını en azından pazar günleri ve/veya dini bayramlarda kilise cemaatlerinin kullanımına açmalıdır. Yeni ibadet yerleri kurulması için arsa tahsisi vb. konularda kolaylaştırıcı tutum alınmalıdır.

Kilise derneklerinin yaşadığı sorunlar göz önüne alınarak, özellikle dini amaçla toplanma ve dini yayma, ibadet konusunda haklarının güvence altına alınması gerekmektedir.
Pandemi sürecinde uygulanan kısıtlamalarda Hristiyan vatandaşlarında durumları göz önüne alınmalıdır.

İnsan hakları eğitimi çerçevesinde, ilgili kamu görevlilerine din ve vicdan özgürlüğü hakkının içeriği konusunda eğitim verilmelidir.

Ajanlaştırma çalışmaları yerine açık iletişim kanalları açılmalıdır.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden Muafiyet Hakkı için kişinin beyanı esas alınmalıdır.

Yabancı uyruklu Protestan Toplumu üyelerinin büyük bir şok ile ani şekilde ülkemize sokulmama uygulaması kaldırılmalıdır. Herhangi bir suç iddiası olmadan, sadece dini inançlarından dolayı insanların maruz kaldığı bu durum sonlandırılmalıdır. Ülkemizde kalması uygun görülmeyen kişilerin objektif, hukuka dayalı, herkes için geçerli uygulamalara tabi tutulması gerekmektedir.