Kültür-Sanat

Refik Anadol çevre odaklı çalışmalarıyla BM İklim Zirvesi'nde olacak

"Her ne kadar dijital dünyayı seven, zahiri gerçeklikle derdi olan biri olsam da fiziksel gerçekliğimizin yok olmasını tahmin edemiyorum, böyle bir gerçekliği kabul edemiyorum. Gerçek anlamda mücadele etmenin tek bir yöntemi doğayı korumak"

07 Ocak 2025 11:16

Güncelleme: 07 Ocak 2025 11:25

Tamamı yenilenebilir enerji kaynaklarıyla oluşturulan çevre odaklı yeni bir projeyi hayata geçiren yeni medya sanatçısı Refik Anadol, çalışmalarıyla bu yıl Kasım ayında Brezilya'da düzenlenecek BM İklim Değişikliği Zirvesi'ne (COP30) katılacağını söyledi.

Anadol'un yakın zamanda duyurduğu ve yapay zeka dil modeli olan "Yaşayan Ansiklopedi: Büyük Doğa Modeli / Living Encyclopedia: Large Nature Model (LNM)" adlı yeni projesi, doğaya dair devasa büyüklükte bir veri seti barındırıyor. Sette yer alan 500 milyondan fazla veri hem ilgili kurumlardan hem de Amazon Ormanları gibi doğal ortamlardan elde edildi.

Dünyanın ilk yapay zeka sanatları müzesi "Dataland"in ilk projesi niteliğindeki LNM, doğaya dair zengin bir dijital bilgi arşivi sunarken aynı zamanda kullanıcıların, bu verilerle sanatsal bir deneyim yaşamalarını sağlıyor.

"Araştırma", "yaratma" ve "rüya" olmak üzere üç farklı şekilde kullanılabilen dil modeli, oluşturulmasından itibaren tüm süreçlerin yenilenebilir enerji kaynaklarıyla gerçekleştirilmesi dolayısıyla benzerlerinden farklı bir özellik taşıyor.

Doğayla olan ilişkisinin çocukluk yıllarına dayandığını ve doğanın kendisi için her zaman ilham kaynağı olduğunu anlatan Anadol, "Büyüdükçe ve sanatçı olarak doğayı daha iyi anladıkça onun sonsuz bir ilham kaynağı olduğunu fark ettim. Doğa, Monet gibi birçok klasik sanatçının da ilham kaynağıydı. Bu, bilim insanları için de geçerli. Doğayı mantık çerçevesinde ele aldığımızda, elimizdeki en değerli şey olduğunu düşünüyorum. Tüm bunlar doğaya saygı ve sevgimi artırdı." dedi.

Son 10 yıldır yapay zekayla ilgilendiğini ve çalışmalarında bu teknolojiye yer verdiğini belirten Anadol, yapay zekanın getirdiği kolaylıkların doğayı desteklemesi gerektiğini vurguladı.

Büyük yapay zeka şirketlerini, doğayı yeterince merkeze almamakla eleştiren Anadol, projelerinde bilinçli olarak doğayı odağa koyduğundan bahsetti.

Yapay zekayı kullandığı son eseriyle doğaya dair bir dijital hafıza oluşturduğunu kaydeden Anadol, "Doğayı anlamak ve bütünlüğünü kavrayabilmek için gereken bilgi, bilim ve deneyim muazzam bir seviye. Binlerce yıldır var olmamıza rağmen hala doğayı tam anlamıyla anlamadığımızı fark edersek, yapay zeka gibi belki insanlığın evrimleşebileceği yeni bir dönemde, doğa gibi en önemli tarafımızı atlamak, bana çok garip geliyor." diye konuştu.

İklim kriziyle dijital ortama aktarılan varlıklar

Fiziksel dünyaya olan saygısının sonsuz olduğunu, bununla birlikte dijital dünyanın aynı bilgiyi farklı bir veri şeklinde, aynı anda, birçok kişiye demokratik bir şekilde ve hemen hemen herhangi bir limit olmadan ulaştırabildiğini ifade eden Anadol, "Büyük veri yığınlarının yeni kütüphaneler olduğunu öngörebiliriz. Dolayısıyla kurumlar, kuruluşlar, ülkeler, belgeler ve herhangi bir şekilde dijitalleştirilebilecek tüm belgelerin dijitalleşmesini çok mantıklı buluyorum." sözlerini sarf etti.

İklim krizi sonucu birçok ülkenin varlıklarını dijital ortama aktardığını hatırlatan Anadol, bu tür dijital ansiklopedik çalışmalar sayesinde iklim krizi sonucu yitirilen değerlerin en azından dijital ortamda varlıklarına devam edebileceklerine değindi.

Kaybolan ülkelerin dijital ortama aktarılan verileriyle bir çalışma yapılabileceğini dile getiren Anadol, şöyle devam etti:

"Birleşmiş Milletler ile yaptığımız proje aslında biraz buydu. Hatta Dünya Ekonomi Forumu’nda mercanlar, yağmur ormanları odaklı çalışmalar bunun örneklerindendi. Dijitale kaydedilen doğa unsurlarının çoğu gerçek dünyada yok oluyor. Bu çok üzücü bir gerçeklik. Her ne kadar dijital dünyayı seven, zahiri gerçeklikle derdi olan biri olsam da fiziksel gerçekliğimizin yok olmasını tahmin edemiyorum, böyle bir gerçekliği kabul edemiyorum. Gerçek anlamda mücadele etmenin tek bir yöntemi doğayı korumak."

Yapay zekanın enerji yükü

Yapay zeka teknolojilerinin büyük bir enerji tüketimi olduğunun altını çizen Anadol, projelerini yenilenebilir enerjiyle gerçekleştirmek için bir yıl boyunca çalıştıkları ve kullanıcıların yaptıkları araştırma sonunda karbon ayak izlerini görebilecekleri bilgisini paylaştı.

Dünya teknoloji devlerinin çevre hassasiyeti konusunda henüz gerekli adımları atmadığı tespitini paylaşan Anadol, "Bir sanatçı olarak etki yaratabiliyorum. Bu da doğa üzerine bir aktivizm olarak nitelendirilebilir. Mesela Google ekibiyle birlikte oturduk, konuştuk. Dünyada gerçekten de hiçbir şekilde doğaya zarar vermeden bu yapay zeka ağı nerede eğitilebilir sorusunu sorduk. Zorladık ve onların böyle bir ortam, böyle bir alan yaratmasını sağladık." dedi.

COP30'a davet edildi

Anadol, bu yıl 20-24 Ocak'ta yapılacak Dünya Ekonomik Forumu'na katılacaklarını ve açılış seremonisindeki ana konularının buzullar olacağını; mercanlar ve yağmur ormanları gibi farklı başlıklar altında doğanın güzelliklerini ve kırılganlıklarını göstermeyi amaçladıklarını söyledi.

Çevre hassasiyetleri sayesinde Birleşmiş Milletler ile pozitif bir ilişki kurduklarını aktaran Anadol, "BM çok ciddi bir destek arıyor. Bizim gibi alanda öncü ve teknolojiyi doğaya dair konularda iyi biçimde kullanabilen kişilere ihtiyaçları var." değerlendirmesinde bulundu.

Son çalışmalarında Amazon Ormanları'nın önemli bir yeri bulunduğunu aktaran Anadol, bu yıl kasım ayında Brezilya’da gerçekleşecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 30. Taraflar Konferansı'na (COP30) davet edildiklerini ve zirveye katılacaklarını bildirdi. (AA)


Hayatınızın aşkını bakteriler seçiyor olabilir mi; bilim insanı Ali Rıza Akın anlatıyor | Bakterin Kadar Yaşa

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir