Gündem

Reza Zarrab: 'Suçu hükümete yık, tahliye edelim' dediler, kabul etmedim

Sabah gazetesine konuşan Reza Zarrab, yaptığı ticaretin yasal olduğunu öne sürdü

19 Nisan 2014 10:51

17 Aralık operasyonu kapsamında gözaltına alındıktan 40 gün sonra tahliye edilen, üç bakan ve oğullarıyla rüşvet ilişkisi kurduğu iddia edilen Azeri asıllı İranlı işadamı Reza Zarrab, Sabah gazetesine verdiği söyleşide, “Cezaevindeyken, 'Suçu hükümetin üstüne yık, tahliye kâğıdını göreceksin' garantisini verdiler. Kabul etmedim" dedi.

Sabah gazetesinin bugünkü (19 Nisan 2014) nüshasında yayımlanan, “Hükümeti suçla tahliye edelim” başlıklı söyleşi şöyle:

 

‘Hükümeti suçla tahliye edelim’

 

Uluslararası güç odaklarıyla Gülen örgütünün 17 Aralık'ta yaptığı darbe girişiminin baş kahramanı Reza Zarrab, sessizliğini Sabah'a bozdu. Zarrab "Cezaevindeyken, 'Suçu hükümetin üstüne yık, tahliye kâğıdını göreceksin' garantisini verdiler. Kabul etmedim" dedi.

Reza Zarrab adını sanatçı Ebru Gündeş'le yaptığı evlilik sonrası duyurdu. İranlı'ydı, altın ticareti yapıyordu. 17 Aralık 2013 sabahı yapılan polis operasyonunun merkezinde yer aldı. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğullarının da adının karıştığı operasyonda hapse atıldı.

Türkiye'nin İran'dan aldığı gaza karşılık sattığı altın ticaretine aracılık ederek, 87 milyar euroluk kara para trafiğini yönettiği, altın kaçakçılığı yaptığı, bakanlara yüklü miktarlarda rüşvet karşılığında kamudaki sorunlarının çözümü için kendisine imtiyazlar sağladığı iddia edildi. Cezaevine girdi, 70 gün hapis yattı ardından suç vasfının değişme ihtimali doğduğu gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu. Zarrab, 4 aydır sürdürdüğü suskunluğunu, SABAH'a bozdu.

Zarrab, 17 Aralık operasyonunun hükümete darbe yapmaya yönelik olduğunu bir kez daha kanıtlayan çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte Zarrab'ın o açıklamalarından satır başları:

 

Yatak odamdan aldılar

 

Cezaevindeyken, "Suçu hükümetin üstüne yık, tahliye kâğıdını göreceksin" garantisini verdiler. Kabul etmedim. Sabah 5 buçukta, en mahrem yerden, yatak odamdan alındım. Kapıda 20 kameramanı görünce, bunun bir darbe operasyonu olduğunu anladım.

 

Gana'dan gelen altın

 

Gana'dan gelen 1.5 ton altın vardı. Biz ithalat kısmında, gümrüğe başvuru yaptığımız zaman bu uçağın evrakının olmadığını öğrendik. İthalattan vazgeçtik. İfade almadılar, bir şey yapmadılar ama günlerce manşet oldu. Gümrüğe başvurduk. Bir soruşturma geçirdik ve mahkeme, herhangi bir kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs olmadığına, sahte evrak kullanılmadığına dair takipsizlik kararı verdi. Tüm amaç, algı yönetimi ve operasyonuydu.

 

Bakan'a saat

 

Bu saat nereden geldi? "700 bin liralık saat mi olur" dediler vs. Koskocaman 200 trilyonluk altın ticaretinin analizini herkes bırakmış, saat analizi yapıyorlar. Bakın saatle alakalı mahkemeye sunulan belgelerden sonra, o saati diline dolayan beyefendilerin nasıl bir özür dileyeceklerini çok merak ediyorum.

 

Zafer Çağlayan'ın piyanosu

 

O saati Sayın Çağlayan'ın koluna Paralel mi taktı? Zarrab mı taktı, Sayın Bakan kendi mi taktı? Hepimiz göreceğiz. Piyanoyu da göreceğiz... Sadece bu ikisi değil, dosyadaki bütün detayların cevabını göreceksiniz. Gizlilik kalktığında er ya da geç, 2-3 ay sonra ortaya çıkacak.

 

Bakan Güler'e rüşvet iddiası

 

2006 veya 2007'de Türk vatandaşlığına geçtim. O dönemde İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ydu. 1984'ten itibaren Türkiye'de yaşayan bir insan olarak, ağabeyimin vatandaşlık alması sizce anormal bir şey mi? Kaldı ki ağabeyimin vatandaşlık başvurusu Sayın Güler'in bakanlığından önceki bir döneme dayanıyor. Kabulü, Sayın Güler'in olduğu dönem. Abimin şirketi geçen yıl en fazla büyüyen ihracatçı şirket ödülü aldı. Müsaade edin de bu adam da alsın artık vatandaşlık.

 

'Babek Zencani ile 4 dakika görüştüm'

 

"Bu 87 milyar euro rakamına gelince... Bunun araştırması o kadar basit ki. Bakın, İran'ın Türkiye ile yıllık ticaret rakamı 3.5 milyar eurodur. 87 milyar euronun birikmesi için 24 yıl İran'ın Türkiye'deki fonuna dokunmamış olması lazım.

 

Yaptığım ticaret yasal

 

Bu iddiaları ortaya atan insanlar, ya matematik bilmiyor, ya da algı yönetimi yapıyor. İllegal yollardan elde edilmiş para, kara para olur. Benim yaptığım tüm ticaret, bankalar üzerinden yapılmıştır. Devletin tüm kurumlarının denetimine açık yapılmıştır. 200 ton altın ihraç edip Türkiye'ye 25 milyar TL gelir sağladım. Cari açığın yüzde 15'ini ben kapattım. Babek Zencani'yle arkadaş da değilim ortak da. Toplam görüşmem, 4 dakikayı geçmez. İran'da hakkımda tutuklama kararı yok. Dilediğim zaman gidip gelebilirim. Orada şirketlerim var ve babam da şu an orada.

 

Miktar giderek artıyor

 

Gözaltına alındığımız gün Zafer Çağlayan'a verildiği iddia edilen rüşvet rakamı 50 milyon dolarlardaydı. Mahkemeye çıktığımızda 100 milyon dolar oldu. Tahliye olduk, 150 milyon dolar oldu. Herhalde ihtarname açılana kadar 1 milyarı bulur."

 

Ambargoyu delmedim

 

"Ben hiçbir zaman İran'a konulan ambargoyu delmedim. 1 Temmuz'da biliyorsunuz altına ambargo geldi. Sakıncalı bir ürün ilan edildikten sonra biz bu ticareti durdurduk, devam etmedik. "Geride kalmış bir ticaretin sorgulaması neden 17 Aralık'ta yapıldı" sorusunun cevabını ben de merak ediyorum. Bunun yanında herkes beni bu güne kadar medyadan gördüğü kadarıyla, 4-5 yıl önce Türkiye'ye yerleşip ticaret yapan bir insan olarak tanıyor. Oysa ben 1 yaşımdan beri (1984) Türkiye'de yaşıyorum.

 

Altın ticaretim tamamen yasal

 

"Yaptığım ticaret tamamen legal. Altında kaçakçılık mümkün değil. Çünkü altında vergi ve KDV yoktur. Mahkemeye çıktığımda, hâkim bana bu iddiayı yönelttiği zaman, altında KDV ve ÖTV olmadığını söyledim. O da şaşırdı, bilmiyordu bunu."

 

Tüm basın onun peşinde

 

Tahliye olduğu günden bugüne tüm medya kuruluşlarının peşinde koştuğu Reza Zarrab, telefonla ve yüz yüze yaptığımız uzun görüşmelerin ardından SABAH'ın röportaj talebini kabul etti. Zarrab'la, İstanbul Mecidiyeköy'deki ofisinde konuştuk.