RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, seçime 48 saatten az zaman kala Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yalnızca bir televizyona konuk olması, bunun karşılığında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise 24’ten fazla kanalda konuşmasına tepki gösterdi. Taşçı, “Türkiye yayıncılığı açısından utanç verici bir durum” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere 48 saatten az zaman kala 24 farklı kanalda aynı anda canlı yayında konuk olurken, aynı saatlerde Millet İttifakı’nın adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise yalnızca Fox TV yayınında yer aldı. Buna karşın Erdoğan’ın katıldığı yayınlardan yalnızca 4’ü rating sıralamasında ilk 100’e girerken, Kılıçdaroğlu’nun katıldığı yayın ise Erdoğan’ın konuk olduğu programları geride bırakarak 4’üncü sırada yer aldı.
Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’dan 30 kat fazla izlendiğine dikkat çeken RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, “Bu duruma ilişkin kanuni olarak yasaktır diyebileceğimiz bir tablo yok ancak, RTÜK’ün görevleri arasında, kendi özel yasasıyla yayıncılıkta sağlıklı rekabet ortamının sağlanması da var” dedi. “Türkiye yayıncılığı açısından utanç verici” değerlendirmesinde bulunan Taşçı, şunları söyledi:
“Yayıncılığın getirildiği durumu gözler önüne seriyor”
“Tabii ki yayıncıların kendi editoryal tercihleri olabilir ama bu tercihin 24 kat fazla olması bile aslında Türkiye’de yayıncılığın getirildiği durumu gözler önüne seriyor. Bu da aslında bu iktidar döneminde son 22 yılda inşa edilmiş olan medya düzeninin çöküşünü de gösteriyor. Bu benim sadece kişisel görüşüm değil. Geçtiğimiz yıl Erdoğan, bu medya bizim sesimizi duyuramıyor demişti. 24 kanal canlı yayın yapıyorsunuz ve hala sizin sesinizi duyuramamasından yakınıyorsunuz. Burada bir itiraf var. Yani inşa etmeye çalıştıkları medya düzeninin çöktüğünü bize gösteriyor.
“AKP medya düzeninin göstergesi”
Yazılı ve görsel yayıncılıkta yüzde 95 oranında medya kontrolünüz altında ama buna rağmen yakınıyorsanız dönüp inşa ettiğiniz bu düzene bakmanız gerekiyor.
Diğer yandan tüm halkın vergileriyle yayın yapan ve apayrı statüsü bulunan TRT’ye baktığımızda da eşitsizlik var. Geride bıraktığımız 41 günlük sürede Erdoğan’a ayrılan süre 48 saat 45 dakika 53 saniye. Kılıçdaroğlu’na TRT Haberde verilen süre 32 dakika 23 saniye. Oysa TRT’nin her yurttaşa eşit mesafede durması gerekiyor. Bu bile aslında bütün kamu yayıncısıyla özel yayıncılarla birlikte tam anlamıyla AKP medya düzeninin inşa edildiğinin göstergesi.”
RTÜK Üyesi Tuncay Keser de şu ifadeleri kullandı:
“TRT'nin tek kanal olduğu döneme geri döndük.. Çok kanal var ama tek kanallı Türkiye'deyiz. 24 kanal tek yayın...Seçim döneminde hergün, günde bir kaç kez 16-17 kanal Cumhurbaşkanının programlarını canlı yayınladı. Canlı yayınlar sırasında, terör örgütü yöneticilerinin seslerinin milyonlarca kişiye dinletilmesine bile tanık olduk. Dezenformasyon için özel hazırlanmış montaj videolar sürekli canlı yayında gösterildi. Dün akşam tek yayının 24 kanaldan ortak verilmesi, seçim dönemi yakınlarındaki adaletsizliğin zirve noktası gibi görünüyor. Hukukun askıya alındığı bir dönemde etik tutum beklemek fazla iyimserlik olacaktır. Seçim dönemi yayınları için "tarafsızlık ve fırsat eşitliği"nin gözetilmesi kararı alan Yüksek Seçim Kurulu, ne de bunun takibini yapması gereken RTÜK görevini yaptı. TRT yönetimi kendi yasasını hiçe saydı. Bu tablo Türkiye'nin demokrasi, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğünde getirildiği 'Tek sesli Türkiye' fotoğrafıdır.”