Selin GÜRSEL – Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA) - RÜYALARIN kişilik yapısına ve kişinin değer ölçülerine bağlı olarak değiştiğini ifade eden Prof. Dr. İlkay Kasatura, “Rüyalar psikolojide bir tanı aracı olarak önemli bir işleve sahiptir. Bilinçaltının önceden fark edilmesi ve tehlike sinyallerinin alınması kişinin geleceğini yönlendirmemiz konusunda biz rüya terapistlerine çok yardımcı olur” dedi.
Rüyaları ‘psikolojik dünyamızın uykuda devam etmesi’ olarak tanımlayan, rüyalar ve rüya terapisi konusunda açıklamalarda bulunan Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. İlkay Kasatura, “Bir çocuğu düşünelim. Anne ve babası tarafından arkadaşının yaş günü partisinde hediye olarak şekerleme vermesi isteniyor. Ama çocuğun kendisi bu hediyeyi vermek istemiyor. Ertesi gün kalktığında ise anne ve babasına ‘Fareler bütün şekerlemeleri yemiş’ diyor. Burada içerik çok açık. Vermek istemediği şekerlemeleri farenin yemesi ile istemediği bir şeyi yapmaktan kendince kurtulmuş oluyor. Tabi bütün rüyalar, çocuk rüyalarında olduğu gibi, içerik açısından bu kadar belirgin değil. Bazen gündüz yaşadığımız şeyleri düşünmeye ve sorularımızın cevaplarını bulmaya rüyamızda devam ederiz” dedi.
YARDIM ETMEK DAHA KOLAYLAŞIR
Rüya terapisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Kasatura, “Rüyalarımızda bilinçaltımızı ortaya koyuyoruz. Psikolojik şikayetlerle gelen kişilerin bilinçaltında bazı endişeleri, korkuları, kaygıları vardır. Eğer biz rüyalar yardımıyla bunları anlayabilirsek o zaman onları yönlendirmemiz ve o kişiye yardım etmemiz daha kolaylaşır. Bilinçaltının önceden fark edilmesi ve tehlike sinyallerinin alınması kişinin geleceğini yönlendirmemiz konusunda biz rüya terapistlerine çok yardımcı olur” dedi.
“FARKINDALIK YARATIYORUZ”
Rüya terapisi yapılan kişilerin ilk başta psikolojik şikayetleri için bir uzmana danıştığını belirten Prof. Dr. Kasatura, şöyle konuştu:
“Ben bugüne kadar ‘rüyalarımı yorumlayın’ diyerek başvuran bir kişiye rastlamadım. Kaygıyı çok abartılı yaşayan, depresif özellikleri olan kişiler zaten geldiğinde terapistin analitik bir yönelimi varsa, hastanın rüyalarını ve bilinçaltını araştırır. Orada kişinin tam fark edemediği konuları terapist fark eder ve o simgelerin ortaya çıkmasına yardımcı olur. Bunlar ortaya çıkarıldığında da hastayı toparlamak ve onda bu konuya dair bir farkındalık yaratmak daha kolay olur. Bu açıdan rüyalar bir tanı aracı olarak önemli bir işleve sahiptir. Rüyalardaki semboller her zaman çok farklı olabilir ve bu sembolleri çözümleyebilmek için de terapistle rüya gören kişinin birlikte adım atmaları ve o rüyaların neyle ilgili olduğunun görülmesi gerekir.”
RÜYALAR BİZİ DÜŞÜNDÜRMELİ
Rüyalarımız hakkında düşünmemiz gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Kasatura, “Bazen rüyalarda bir şeyi tam olarak yaşarız bazen de eksik kalır. Ama o eksiklik duygusu çoğu zaman hayatımızdaki olaylarla veya figürlerle alakalıdır. Ve bizi düşündürmelidir. Hangi rüyaların önemli olduğu bir tercih meselesidir. Kişinin önemli gördüğü şeylere, kişilik yapısına, kendi değer ölçülerine bağlı olan bir şeydir. Özellikle entelektüel kişilerde, hayata bakış çeşitlendikçe, rüyalardaki sembollerin karmaşası da yükselir” dedi.
RÜYA GÖRMEYEN İNSAN YOK
Herkesin mutlaka rüya gördüğünü dile getiren Prof. Dr. Kasatura, “İnsanlar arasındaki fark rüya görüp görmemelerinde değil, sadece o rüyayı hatırlayıp hatırlamamalarındadır. Hatırlamadığımız rüyalar, aslında unutmak istediğimiz ve aslında bilinçaltına attığımız şeylerdir. Kişi bilinçli olarak bazı şeyleri hatırlamak istemez ama rüyada bilinç zayıfladığı için ortaya çıkar. Bir deneye katılmış olsanız, gündüz olan olayların devam ettiğini ve uykuda düşündüğünüzü fark edersiniz. Bazı araştırmalarda deneklere uykudan 15 dakika önce bazı problemler veriliyor ve bunların çözümleri isteniyor. Birçok denek, rüyada problemler çözmeye devam ediyor ve cevaplarını veriyor” diye konuştu.
“MAHRUM KALDIKLARI ŞEYLERİ RÜYALARINDA GÖRÜYORLAR”
Rüyaların görünen ve gizli olarak iki içeriğinin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kasatura, “Görünen içerik, arzularımızın yerine getirilmesine bağlı olan bir şeydir. Kutuplarda yaşayan insanlar üzerinde yapılan deneylerde görülmüş ki, o kişiler mahrum kaldıkları şeylerin özlemini rüyalarında yaşıyorlar. Bol bol yiyecek yiyor, mektupların veya oraya gemilerin yaklaştığını geldiğini görüyorlar. Bazen ise rüyalar şekil değiştirmiş olarak ortaya çıkar. Mesela herhangi bir şeye karşı bir korku duyuluyorsa o korkunun bir yansıması olur” dedi.
GELECEĞİ DEĞİL BİLİNENİ GÖRÜYORUZ
Rüyalarda geleceğin görülüp görülemeyeceği hakkında da açıklamada bulunan Prof. Dr. Kasatura, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çok eski zamanlarda rüyaların bir kehanet özelliği olduğuna inanılmıştır. Ancak bugün modern bilim rüyaların kehanetle hiç alakası olmadığını ortaya koymaktadır. Çünkü rüyayı gören kişi aslında rüyanın gizli anlamının farkındadır. Mesela Amerika eski Başkanı Abraham Lincoln, katledilmesinden 2 gün önce bir rüya görmüş ve ‘Tabut içinde bir ceset ve başında bekleyen askerler gördüm. Rüyamda, kim bu, diye sordum, Amerika başkanı, dediler’ demiş. Ve 2 gün sonra da katledilmiş. Şimdi düz bir mantıkla bakacak olursak, bu rüya gaipten haber veriyor diye düşünebiliriz. Oysa belli ki Lincoln kendi etrafında olan tehlikelerin, kendisini öldürme girişimlerinden mutlaka haberdardı ve bu konuda bir korkusu vardı.”