(...)İstanbul Polisi, Beyoğlu gibi hem de bir muhtemel suç merkezini, kötü niyetlilere, sabıkalılara, uyuşturucu bağımlıları ve sarhoşlara terk eden, adeta "Gelin burda cirit atın, canınız isterse, tepeniz atar, kızarsanız hatta adam öldürün size engel olan çıkmaz" dercesine, meydanı o kahrolası canilere boş bırakan İstanbul polisi, 22 yaşında ve hayatının ve umutlarının baharındaki, anne ve babası daha mürüvvetini görmenin sevincini bile yaşamamış gencin, iki şişe bira için iki uyuşturucu bağımlısı, iki sarhoş tarafından öldürülmesinden bir nebze de olsa, sorumlu mudur, değil midir?.
Bu sorunun da yanıtını iyi düşünün..
Dün ve evvelki gün yazıp, sorduklarımın yanıtlarını da..
Hukukçu, güvenlikli olmanız gerekmez.
Elini vicdanının üzerine koyan bir "İnsan" olarak düşünün, Sevgili Okurlar!.
***Oto yollara "polis maketleri" koyan İçişleri Bakanım!.
Caddelere ve meydanlarımıza da "Gerçek polisler" koyun!.
Koyun ki, suç önlensin.
Asıl mesele suçluyu yakalamak değil, suçu engellemektir, çünkü!.