22 Ekim 2024 10:05
T24 Haber Merkezi
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "yenidoğan çetesi" skandalıyla ilgili açıklamasında, ilk ihbarın Mart 2023'te Sağlık Bakanlığı'na ulaştığını, 5 Mayıs'ta emniyeti devreye soktuklarını söyledi. "25 Eylül 2023'te anlık olarak olağanüstü denetim yapıyoruz. Dosyaların birçoğu bu aşamada elde edilmiş oluyor. Bebek ölümlerinden şüphelilerin sorumlu olduğu kanaatini içeren tıbbi mütalaa 16 Eylül 2024'te savcılığa gönderiliyor. Savcılık 16 Ekim 2024'te iddianamesini bitiriyor. Biz de 18 Ekim'de hastanelerin ruhsatlarını iptal ediyoruz ve kapatıyoruz" diyen Memişoğlu, deliller toplandıktan sonra 26 Nisan 2024'te yapılan operasyon ile "yenidoğan çetesi"nin çökertildiğini bildirdi. Memişoğlu, "İhbarı alıp denetimlere gittiniz ama ölümler devam ediyor. Bu engellenemez miydi?" sorusuna, "Bize bu bebeklerle ilgili 'ölüm anlamında' herhangi bir bilgi verilmedi, zaten dosya gizli" yanıtını verdi. Memişoğlu'nun açıklamaları, "İlk ihbarın yapıldığı Mart 2023'ten, 'çete çökertildi' denilen 26 Nisan 2024'e kadar geçen sürede yenidoğan çetesi bebekleri öldürmeye devam mı etti?" sorusunu gündeme getirdi.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Anadolu Ajansı'nın sorularını yanıtladı. Bakan Memişoğlu, Türkiye'yi sarsan "yenidoğan çetesi" soruşturmasıyla ilgili, "5 Mayıs 2023'te emniyeti devreye sokuyoruz ve yardımcılarıma 'Emniyet ve savcılık ne isterse 7/24 bununla ilgili destek verin' dedim. 25 Eylül 2023'te anlık olarak olağanüstü denetim yapıyoruz. Dosyaların birçoğu bu aşamada elde edilmiş oluyor. Bebek ölümlerinden şüphelilerin sorumlu olduğu kanaatini içeren tıbbi mütalaa 16 Eylül 2024'te savcılığa gönderiliyor. Savcılık 16 Ekim 2024'te iddianamesini bitiriyor. Biz de 18 Ekim'de hastanelerin ruhsatlarını iptal ediyoruz ve kapatıyoruz" şeklinde konuştu. Memişoğlu, deliller toplandıktan sonra 26 Nisan 2024'te yapılan operasyon ile "yenidoğan çetesi"nin çökertildiğini bildirdi.
Sağlık Bakanı Memişoğlu, özel sağlık tesislerinin denetimlerini revize edeceklerini, bu konuda yeniden bir yapılanmaya gideceklerini açıkladı.
Memişoğlu, "Biz, sağlıkta çürük elmaları ayıklamak yetkisindeyiz, kararlılığındayız ve bu konuda hiç kimseye taviz veremeyiz. Böyle çeteler varsa bunların üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Kim olursa olsun gitmeye devam edeceğiz. Çünkü sağlık her şeyin üstünde" dedi.
Memişoğlu, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na ait Avcılar Hospital'ın da soruşturma kapsamında ruhsatının iptal edilmesini hatırlatarak, "Bakanımın da arkadaşımın da hastanesini kapattım. Eğer gereklilik varsa kardeşim de bakanım da arkadaşım da olsa onu yerine getiririm" ifadelerini kullandı.
Çetenin nasıl ortaya çıkarıldığı ve yaşanan süreç hakkında bilgi veren Bakan Memişoğlu, 18 aylık soruşturma sürecini ayrıntılı olarak anlattı. Memişoğlu, yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:
"28 Mart’ta Sağlık Bakanlığımıza iletiliyor. İstanbul İl Sağlık Müdürü’ne de iletiliyor. Teftiş kurulundan teftiş bekleniyor, İl Sağlık Müdürü gereğini yapmak üzere harekete geçiyoruz. Talimat yazıyoruz bununla ilgili. Talimat neticesinde şu görülüyor. Denetlemeleri yapıyoruz ama burada bazı şüpheler var bunları delillendiremiyoruz.
Siz rutin denetimlerle ve incelemelerle delilleştiremediğiniz bazı şeyleri nasıl yaparsınız, Emniyet’ten 5 Mayıs 2023’te yardım istiyoruz. Mali şubeden baş komiser bir arkadaşı çağırıyoruz, biz bunu delillendirmek istiyoruz, bir şüphe var, bu şüphe ne? Biz diyoruz ki madem polis delille ispata dayalı, mahkemede bir kurumu kapatacaksanız, doktorun doktorluğunu iptal edeceksiniz elinizde somut deliller olması lazım. Biz bunun olması için emniyeti devreye sokuyoruz.
Emniyet şunu yapıyor: 20 Haziran 2023’te Cumhuriyet Başsavcılığından teknik fiziki takip ve telefon dinlemesi için izin alıyor. Emniyet bunları dinlemek için 20 Haziran 2023’te hakimlerden izin alıyor.
4 Eylül 2023’te emniyetin yolsuzluk büro amirliği tarafından savcılığa bildirimde bulunması isteniyor. Bu yaklaşık 300 kişi dinlenme izni alınarak dinlenmeye başlıyor.
4 Eylül 2023’ten itibaren bizle birlikte irtibata geçerek bunların dinlenmesi başlıyor. Biz bu hastanelere 25 Eylül’de anlık olarak olağanüstü bir denetim yapıyoruz.
28 Eylül 2023’ten bizim komisyonu oluşturmamızın en büyük sebebi toplanan dosyaların inceleme süreci var, inceleme sürecinde hepsi delil ve somut bilgiler bulmaktı bizim açımızdan.
Ellerine verilen zarflar kapalı zarflar, hangi hastaneye gideceğini de bilmiyor. Araçlara bindikten sonra kişinin nereye gideceği belli oluyor. Bu çete olabilir, içimizde birileri de olabilir diye hep düşündüğümüz için bunları hastanelere kimin nereye gideceğini belli etmeden denetimleri yaptık.
Bebeklerin ölüm anlamında bize herhangi bir bilgi verilmiyor, dosya gizli savcılıkta. Sağlık Bakanlığı’na bize bebeklerle ilgili durumlardan çok bizim gidip o durumları tespit etmemiz isteniyor. Dosyada tamamen gizlilik var. Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Ekim 2023’te Bakanlığımıza ‘ben soruşturma yapıyorum, sen dosyalar üzerine inceleme yap diyor.’ 5 Aralık 2023’te de Sağlık Bakanlığımız müfettişleri görevlendiriliyor.
Halen daha haksız kazanç, çetenin para kazanma üzerine olduğu Başsavcılık tarafından biliniyor, bize bildiriliyor. Bakanlık müfettişleri denetim raporlarını inceliyor. 16 Şubat 2024’te de kendi kanaatini delil olmak üzere savcılığa rapor şeklinde veriyor. Bizim müfettişlerimiz savcılıktan 'belge varsa paylaşın' diyor. Savcılık 'hayır' diyor, 'gizlilik kararım var'; teftişteki arkadaşlarla paylaşmıyorlar.
26 Nisan 2024’te savcılık talimatıyla polis baskın yapıyor. 41 kişiyi gözetim altına alıyor önce, sonra bunlardan 22’sini tutukluyor. Operasyonu savcılığın yürüttüğü aşama esas o aşama. Savcılık 'ben delilleri elde ettim' dediği andan itibaren, 'bunlarla ilgili iddianame oluşturun' dediği andan itibaren bunlara baskın yapılıyor.
9 Mayıs 2024’te savcılık gizlilik kararını kaldırıyor. Bu sefer 3472 sayfa polis fezlekesi, savcılık ifadeleri, MASAK raporlarının hepsini incelemek üzere bizim müfettişlerimize veriyorlar. İlk aşamada müfettişlerimiz bunların hepsini inceliyor.
28 Haziran 2024’te bütün deliller toplanmış, çeteye baskın yapılmış, bu konuda tutuklamalar olmuş olduktan sonra, sadece 28 Haziran’da bize diyor ki savcılık; 'bebek ölümleri ile şüpheliler arasında illiyet bağı var mı' diye teftiş heyetimize yazı yazıyor. Savcılık bize soru soruyor. 3 Eylül 2024’te kasetler jandarma kriminal büro tarafından çözümlenerek bize geliyor.
Savcılık 16 Ekim 2024’te iddianamesini bitiriyor. Biz de 18 Ekim 2024’te hastanelerimizin ruhsatlarını iptal ediyoruz ve kapatıyoruz."
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|
© Tüm hakları saklıdır.