23 Kasım 2024 00:35
T24 Haber Merkezi
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, davası görülmeye başlanan "yenidoğan çetesi"ne ilişkin, "Bu çeteyi çökertmekle kendi kötülerimizi, çürük elmalarımızı ayıkladık. Sağlık sisteminde ne kadar varsa bunların hepsinin peşine gidiyoruz, gitmeye de devam edeceğiz." dedi.
A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Memişoğlu, yenidoğan çetesine 'insanlıktan nasibini almamışlar çetesi' dediklerini belirtti.
Yenidoğan çetesine ilişkin hem üzüntüsünü hem de kızgınlığını dile getiren Memişoğlu, 2016'da yapılan soruşturmanın İl Sağlık Müdürlüğünce kapatıldığı iddialarını belgelerle yalanladı.
Ekim 2016'da İstanbul Sağlık Müdürü olduğunu ve bu soruşturmanın aynı yıl ocakta başladığını anlatan Memişoğlu, "Diyorlar ki 'Müdür oldu, bu soruşturmayı kapattı, 2016'dan beri bunu biliyorlardı.' Bu tamamen yalan ve iftira. Bu soruşturma bakanlık tarafından, bakanlığın baş denetçileri tarafından yapılan, Ocak 2016'da başlamış bir soruşturma. Bu soruşturma neticesinde müfettiş görevlendiriliyor." dedi.
Müfettişin soruşturma yaptığını, İstanbul'a gelerek hastaneleri denetlediğini, bilirkişiler vasıtasıyla rapor hazırlattığını belirten Memişoğlu, 17 Kasım'da da bu soruşturmayı bitirdiğini kaydetti.
Kendisinin "Soruşturma ne oldu?" diye bakanlığa bizzat sorduğunu söyleyen Memişoğlu, soruşturmanın sonuçlandığı ve herhangi bir suç unsuru ya da yapılacak bir işlemin olmadığı yanıtını aldığını ifade etti.
- "Dezenformasyon yapıyorlar, iftira atıyorlar"
Memişoğlu, "Benim üzüntüm şu; Bunu sanki bugünkü soruşturmayla berabermiş gibi algılatıp maalesef bir dezenformasyon yapıyorlar, iftira atıyorlar. Bakanlığın baş denetçileriyle, müfettişleriyle, kendisinin yaptığı bir soruşturmayı il müdürü nasıl kapatır? Benim dahilimde değil. Kapatma, il müdürünün yetkisinde değil. Bunu söylemek cahillik ve bize yapılan vicdansızlık." diye konuştu.
2016'dan sonra da müfettiş soruşturması haricinde şikayetler geldiğini kaydeden Memişoğlu, o şikayetlere de rutin denetimlerle bakıldığını belirterek, "İnsanlar şunu bilsinler. Organize suç örgütüyle bu işlemler yapılmış ve bu örgüt networkünü, sistemini maalesef kötülük üzerine kurmuş." dedi.
Çetenin kurduğu sistemle, denetlemeye gelinir gelinmez başka bir epikrizin gösterildiğine dikkati çeken Memişoğlu, "Hayatın olağan akışında sizin aklınıza gelmeyecek birçok parametreyi ve kötülüğü kullanmış organize suç örgütü, çete bu." ifadesini kullandı.
Memişoğlu, "Bunlara 'insanlıktan nasibini almamış çete' dememin sebebi bu tür olayları sabilere yapmaları. Bizi üzen de bu. Bunu bizim müdürlüğümüz boyunca çeşitli denetlemelere rağmen yakalayamadık. Neden? Çünkü organize bir çete bu." diye konuştu.
Yaklaşık 54 bin denetleme yapıldığını ama o denetlemelerde de bir türlü ne olduğunun çözülemediğini aktaran Memişoğlu, Mali Şube ile iletişime geçtiklerini, teknik takip için savcılığa yazı yazdıklarını ve dinleme kararı alındığını anlattı.
Bebeklerin öldürülebileceğine ihtimal vermediklerini ve olayı en başında dolandırıcılık olarak düşündüklerini kaydeden Memişoğlu, 20 Haziran 2023'te teknik takibe başlandığını ve dosyaya gizlilik kararı geldiğini hatırlattı.
"Bu bebekler ölürken siz ne yaptınız?" diyenler için de Memişoğlu, bebeklerin öldürüldüğünü kendilerinin 28 Haziran 2024'te öğrendiklerini kaydetti.
Memişoğlu, savcılık talimatıyla baskınlar yapıldığını da aktararak, "Gece, 25 Eylül'de bir anda sahaya çıkıp bütün hastanelere olağanüstü denetim yaptırttık çünkü savcılık 'Bize kanıt lazım.' dedi. Şu andaki tapelerin olduğu delilleri bizim denetlememiz vasıtasıyla elde ettiler." diye konuştu.
Programda iddianamede yer alan ses kayıtlarından örneklere de yer veren Memişoğlu, 3-4 kişi haricinde şüphelilerin dinlenildiğini bilen kimse olmadığını belirtti.
Toplumda yanlış algı oluşturulmaya çalışıldığının, bunun oluşmaması gerektiğinin altını çizen Memişoğlu, "Bizim sağlık sistemimiz dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birisi. Yenidoğancılarımız da dünyanın en başarılı yenidoğancılarından birisi. Benim üzüntüm, bahsettiğim bu çetenin bununla ilgili güven konusunu düşürmesidir." ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, "Bu çeteyi çökertmekle kendi kötülerimizi, çürük elmalarımızı ayıkladık. Sağlık sisteminde ne kadar varsa bunların hepsinin peşine gidiyoruz, gitmeye de devam edeceğiz." dedi.
Türkiye'de prematürelerin yaşama oranının yüzde 95'in üzerinde olduğunu kaydeden Memişoğlu, bu oranların dünyadaki en gelişmiş ülkelerin standardı olduğunu vurguladı.
Memişoğlu, 9 Mayıs'ta dosyadaki gizlilik kararının kalktığını belirterek, haziran sonunda illiyet bağının incelenmeye başlandığı bilgisini verdi.
Müfettişlere 9 Mayıs'ta polis kayıtlarıyla tapelerin verildiğini anlatan Memişoğlu, "Biz 3 Eylül 2024'te bütün belgelere ulaşıp, 16 Eylül'de bebeklerin ihmale bağlı öldüklerini bilirkişilerle ilk defa Sağlık Bakanlığı olarak kamuoyundan hemen önce öğreniyoruz. Yani biz burada beklemiyoruz bunları, bebekleri seyretmiş gibi algı yaratılıyor, onun için söylüyorum." dedi.
Memişoğlu, "Hemen 16 Ekim'de iddianame de yayınlanıyor. 18 Ekim'de biz bunları raportör gelir gelmez, çünkü bakanlık da inceliyor, teftiş kurulu bakıyor 5 bin sayfalık dosyaya. 18 Ekim 2024'te kapatma kararı alındığı gün kapatıyoruz bütün hastaneleri." ifadelerini kullandı.
112 sistemiyle ilgili soruları da yanıtlayan Memişoğlu, 112'nin tamamen elektronik sistemle ve kontrollü çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:
"112 sistemimizde herhangi bir suistimal bulunamadı. Çok istisnai, çok organize bir suç örgütü bu. Bunu sağlık sisteminin geneline değerlendirmek hata. Kötü niyet. Aramızda çürükleri her zaman bulacağız ve olduğu zaman bunların cezasını vereceğiz."
Memişoğlu, "Orada bebek ölürken hangi vicdan onu seyredebileceğimizi düşünüyor? Hırsızı arsızı bırakmışlar, katili bırakmışlar, bu çeteyi ortaya çıkartan, gece gündüz çalışan insanlara iftira atıyorlar." diye konuştu.
Hukuksuzlukla, haksızlıkla, illegaliteyle hayatı boyunca uğraştığını, bundan sonra da uğraşmaya devam edeceğini belirten Memişoğlu, "İnsanlara şunu söylüyorum; Kim olursa olsun, bu kadar iyi bir sağlık sistemi sunan, bu kadar iyi altyapısı olan bir sağlık sisteminde bu tür illegaliteleri, kötü örnekleri temizliyoruz biz. Temizlemeye de devam edeceğiz, işte örneği bu." dedi.
Sağlık Bakanlığının davayı takip etmediği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Memişoğlu, "Ya, imkanı var mı? Yani bu kadar bu çetenin peşine düşmüş, uğraşmışız, çeteyi yakalatmışız. Oraya siyasi gösteriş için gelenler, bizim bu sürecin hiçbirisinde yoklar." yanıtını verdi.
Yaşanan süreç sonrası istifa etmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmelerle ilgili düşüncesi sorulan Memişoğlu, "Vallahi herhalde bunu (çeteyi) yakalattığım için istifa istiyorlar. Etmeyeceğim tabii ki. Öyle bir şey yok." yanıtını verdi.
Hastanelerdeki teknolojik altyapılara dikkati çeken Memişoğlu, "Şehir hastanelerine gittiğiniz zaman hayal bile edilemezdi bunlar. Sağlık yatırım altyapıları. Bunların altlarına kuluçka merkezleri kuracağız. Aynı zamanda bunlarda bilim de üretir hale geleceğiz. Bunlarda araştırma yapıp, yeni malzemeler üreteceğiz, hedeflerimiz bu. Bunlar bazıları için tehlikeli hedefler ama biz başaracağız." dedi. (AA)
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|
'Görünmeyen Cemaat: Mürideler'in yazarı ve ‘Kızıl Goncalar’ dizisinin danışmanı Filiz Gazi, tarikatlarda kadınlara biçilen hayatları anlattı |
© Tüm hakları saklıdır.