Gündem

Şebnem Korur Fincancı'dan hakkındaki iddialara yanıt: İşkenceye uğrayanın adresini sormadığım için hedef gösteriyorlar

"Bu saldırılar benim dışımdaki insanları korkutmaya, sindirmeye ve bu alandan uzaklaştırmaya yönelik"

13 Şubat 2024 10:57

140 Journos tarafından hazırlanan "Adnan" belgeselinde, 1999 yılında Adnan Oktar'ın örgütüne yapılan operasyonun ardından yaşananlar ele alındı. Belgeselde, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın, örgüt üyelerinin gözaltı sürecinde maruz kaldıkları işkenceye dair hazırladığı raporlar öne çıkarılarak, cemaatin sonraki güçlenme sürecinin sorumlusu olarak Fincancı gösterildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hakkındaki iddialara yanıt verdi.

TIKLAYIN - Adnan Oktar Örgütü'nün eski üyesi, Şebnem Korur Fincancı'yı hedef aldı: Dünyanın pek çok ülkesinde bu tür iddialarla on yıllardır karşılaştım!

Bianet'ten Ruken Tuncel'e konuşan Fincancı, "İşkenceye uğrayanın adresini sormadığım için hedef gösteriyorlar. Ama Sokrates’in dediği gibi ben bir at sineğiyim, devletin sırtındaki at sineği olduğum için rahatsız oluyorlar" dedi.

"Devletin aracı olmadığım için hedefi oluyorum"

Adli tıp uzmanlarının asıl sorumluluğunun işkenceyi bilimsel yöntemlerle  görünür kılmak olduğunu söyleyen Korur Fincancı sözlerine şöyle devam etti: "Bu, sadece basın açıklamaları yaparak veya mağdurun yanında durarak değil, aynı zamanda muayene ederek ve varsa işkenceyi belgeleyerek gerçekleştirilir. Devlet, bu bağımsız rolü nedeniyle adli tıp uzmanlarını düşman olarak görebilir ve onları kriminalize etmeye çalışabilir. Yıllar boyunca hiçbir zaman boyun eğmeyen ve devletin üzerinde bir "at sineği" gibi rahatsızlık veren insan hakları savunucuları, işkence mağdurlarının yanında durmaya devam edecektir."

"Hukukta, bireyler kendi eylemleriyle değerlendirilir"

Suçlamada kızı ve eşi de konu edilen Şebnem Korur Fincancı, hukuk fakültesinde ders vermiş birisi olarak damadının ablası aracılığıyla Adnan Oktar ile bağ kurulmasını haksız ve yanıltıcı olarak değerlendirdi. Hukukun temel ilkesine göre, bireyler kendi eylemleriyle değerlendirilmesine dikkat çekerken, aile bağları üzerinden yapılan bu tür varsayımlar, bireysel sorumluluk ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini söyledi. Hukuk eğitimi vermiş biri olarak, her bireyin kendi eylemleri temelinde değerlendirilmesinin önemine ve suç isnatlarının kişisel eylemlere dayanması gerektiğine dikkat çekti.

"Korkmayacağımı biliyorlar"

Saldırıların kendisine yönelik olmadığını belirten Fincancı, "Benim korkmayacağımı, ısrarımdan vazgeçmeyeceğimi devlet de devletin aparatları da çok iyi biliyor. Bu saldırılar benim dışımdaki insanları korkutmaya, sindirmeye ve bu alandan uzaklaştırmaya yönelik. Bu nedenle adli tıp alanında çok fazla insan çıkmıyor" dedi.

 

TIKLAYIN - 140journos'a tepki yağdı: Adnan Oktar’ın emniyet, siyaset ve yargı içinde kollandığına değinilmemiş, tüm suçların sebebi yaşamını işkenceyle mücadeleye adayan Fincancı gibi gösterilmiş; yanındayız!

TIKLAYIN - Adnan Oktar davasını DGMde izleyen gazeteci Pelek: Davayı bitiren Fincancı’nın raporu değil, tehdit edilen mağdurların şikayetlerini çekmesi