BirGün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre Koç, 31 Mart verilerinden yola çıkarak 23 Haziran’da ortaya çıkabilecek tabloya ilişkin şu noktalara dikkati çekti:
Aday sayısının düşmesi önemli
31 Mart’ta İstanbul’da 8’i siyasi parti adayı, 24’ü bağımsız aday olmak üzere toplam 32 aday vardı. Ancak bazı adayların çekilmesi ile aday sayısı düştü. 23 Haziran’a 4’ü siyasi parti 17’si bağımsız olmak üzere 21 aday katılacak. Seçime katılmayan adayların 31 Mart’ta aldığı oy toplamı 90 bin civarında. Bu oyun 23 Haziran’da nasıl dağılacağı önemli. Seçim sonucunu etkileyecek faktörlerden birisi bu.
Hedefte 475 bin seçmen var
Seçim sonucunu katılım oranı etkileyecek. 31 Mart’ta oy kullanmayan seçmen sayısı 1 milyon 700 bin civarında. Katılımın 24 Haziran seçimindeki gibi olacağı varsayımıyla hareket ettiğimizde 23 Haziran’da sandığa gidecek ilave seçmen sayısı 475 bin civarında. Bu seçmenin sandığa gitmesi her iki aday açısından da önem taşıyor
Her ne kadar AKP’nin seçmen listesi üzerinden birebir çalışmayla bu seçmenleri ikna ederek 23 Haziran’da sonuç almayı hedeflediği konuşulsa da bu varsayım doğru çıkmayabilir.
Önemli bir bölümünün 31 Mart’ta sandığa gitmeyen “küskün” AKP seçmeni olduğu belirtilen bu seçmenlerin 23 Haziran’da Binali Yıldırım’dan yana tercih koyacağının garantisi yok. Bunun ötesinde 31 Mart’ta Yıldırım’a oy vermiş seçmenlerin bu kez tercihini değiştirmeyeceğinin de garantisi yok.
Yıldırım’ın işi kolay değil. Zira 24 Haziran’daki milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçiminde cumhur ittifakının oyu ile kıyaslandığında 400 bin civarında daha az oy aldığı görülüyor. Cumhur İttifakı ilçe belediye başkanlarından ise 38 bin 565 oy eksik aldı. Ekrem İmamoğlu ise 31 Mart’ta Millet İttifakı ilçe belediye başkanlığı toplam oyundan 407 bin 517 oy daha fazla oy aldı. İlçeler bazında bakıldığında da İmamoğlu’nun Cumhur İttifakı’nın kazandığı ilçelerde Millet İttifakı’nın ilçe belediye başkan adaylarına göre oransal olarak oyu daha fazla artırdığı görülüyor.
Buradan çıkarılabilecek muhtemel sonuçlar; İmamoğlu’nun şahsına oyların yaklaşık 400 bin olduğu görülüyor ve bu 400 bin oyu rakip seçmenden aldığı rahatlıkla söylenebilir.
"Mağduriyet" avantajı
Bu seçime damgasını vuracak en önemli unsurlardan birisi “mağduriyet” konusu. Cumhur İttifakı’na oy verenler arasında da mazbatası geri alınarak Ekrem İmamoğlu’nun mağdur edildiğini düşünenler olduğu biliniyor. Bunun yanı sıra Ekrem İmamoğlu’nun yıldızı 31 Mart gecesinden itibaren yıldızı parladı, tanınırlığı arttı.
Kürt seçmenin tavrı 23 Haziran sonuçları açısından önem taşıyor. 24 Haziran’da barajı aşması için “stratejik” oy kullanarak HDP’ye oy verenler olduğu gerçeğini göz ününde bulundurarak, partinin değil Demirtaş’ın oy oranını dikkate alarak bir değerlendirme yapılması gerekiyor. Bu değerlendirmeye göre HDP seçmenin yüzde 51’ inin 31 Mart’ta İmamoğlu’na oy verdiği söylenebilir. Sandığa gitmeyen seçmen içerisinde Kürt seçmenin 23 Haziran’da nasıl bir tavır sergileyeceği önemli.
Öğrencilerin gidişi etkiler
Üniversitelerin kapanması katılımı olumsuz etkileyecektir. Yaklaşık 500 bin üniversiteli gencin memleketlerine gidecek olması İmamoğlu açısından dezavantaj yaratabilir. Muhalefetin üniversiteli gençleri sandığa taşımak için bir organizasyon yapması önem taşıyor. Tek pusulayla sandığa gidilmesi nedeniyle geçersiz oy sayısında da azalma olacaktır. Geçersiz oyların AKP’nin kazandığı ilçelerde daha yüksek olması nedeni ile AKP lehine azalma olacağını söyleyebiliriz.
23 Haziran’da hiç öngörülemeyen bir tablo ortaya çıkabilir. Çünkü YSK’nin seçim iptali kararının seçmene etkisi tahmin edilenin de ötesinde olabilir. İmamoğlu’nun 31 Mart’ta aldığı “kişisel oy” dikkate alındığında kampanya sürecinde partinin değil adayın ön planda olmasının avantaj sağlayacağı rahatlıkla görülebilir.