T24
Dünya Bankası verilerine göre dünya genelindeki kadınların yüzde 35’i, hayatlarının bir döneminde partnerlerinin cinsel/fiziksel ya da partnerleri olmayan kişilerin cinsel saldırılarına maruz kalıyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 39’a kadar çıkıyor ve kadınların yarısına yakını bu durumu çevreleriyle paylaşmaktan çekiniyor. Bunun toplumsal nedenleri olduğu gibi, şiddetin paylaşılmaması ve yetkili merciilere bildirilmemesinin sebeplerinden biri de mağdurların mevcut yasaları ve haklarını bilmemesi. Yasaları tam olarak bilmeyen sadece mağdurlar da değil. Avukatların büyük bölümü de kağıt üzerindeki mevcut yasaları, mevzuatları ve uluslararası sözleşmeleri bilmedikleri için uygulamadaki sıkıntıları çözmek adına adım atamıyor.
“Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi” projesi de tam da böyle bir ihtiyaçtan ortaya çıkmış. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Sabancı Vakfı’nın desteği ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ortaklığıyla hayata geçirdiği proje; 4 ilde, adli yardım listesine kayıtlı 100 kadın avukata verilen, ‘kadının insan haklarına ilişkin uluslararası standartları ve ulusal mevzuatı’ içeren 2’şer günlük eğitimleri kapsıyor. Eğitimlerin İstanbul ve Bursa ayakları tamamlandı bile.
“Bu eğitimi aldım, çünkü güçlenmem gerekiyor”
Sabancı Vakfı’nın ev sahipliğinde, projenin tanıtılması için düzenlenen kahvaltıda İstanbul’daki eğitime katılan bir avukat da var, Demet Ayça Tuna. “Bu eğitimi aldım, çünkü güçlenmem gerekiyor” diye söze başlıyor ve sonrasında babasının aile içindeki ‘sorgulanamaz otoritesi’ne baş kaldırarak nasıl küçük yaşta ‘feminist’ olduğunu anlatıyor. Babasına sorusu, “Neden sen hayır deyince hayır oluyor da, biz evet deyince evet olmuyor” olmuş, sonrasında da sorularının devamı gelmiş. Eğitimlerde daha önce bilmediği birçok şeyi öğrenmiş, “Daha önce İstanbul Sözleşmesi’ni kullanmıyordum mesela” diyor.
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi olarak anılan ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin ilk imzacılarından biri olsa da, beraberinde getirdiği yükümlülüklerin iç hukuktaki uygulamaları konusunda sıkıntılar hâlâ baki. Mor Çatı gönüllülerinden avukat Perihan Meşeli de, İstanbul Sözleşmesi’nin devleti uygulama konusunda yükümlü kıldığını ancak ‘hâkimlerin bile konudan haberdar olmadığını’ söylüyor. Mor Çatı’nın projesi, bu açıdan avukatların elini güçlendiriyor. Avukat Demet Ayça Tuna da buna dikkat çekerek, “Eğitimden sonra hâkimlere karşı daha ısrarcı oldum. Daha önce bu kadar mücadeleci değildim, bilgilendikçe güçleniyorum” diye anlatıyor.
"Eşitliğin esas unsuru haklarını bilmek, ulaşabilmek"
Sabancı Vakfı'nın da hibe programı kapsamında projeye destek olmasının arkasında aslında 'kadınların birbirleriyle güçlenmesinin' önemine olan inançları yatıyor. Vakfın Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, dünya ve Türkiye'de kadınlara yönelik şiddet istatistiklerini paylaşıyor ve "Eşitliğin esas unsuru haklarını bilmek, ulaşabilmek" diyor.
Projenin koordinatörlerinden Mor Çatı’dan Aslı Elif Sakallı da, şiddete maruz kalan kadın ve çocukların ‘nitelikli destek’ aldıkları zaman şiddetten kaçma kararlılıklarının arttığını, şiddetten daha çabuk uzaklaştıklarını söylüyor. Kadın ve çocuklara verilen adli desteğin ‘niteliğini’ artırabilmek için de proje kapsamında adli yardım bürolarında görev alan avukatlara odaklanmışlar. Avukatların, uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatı daha iyi öğrenmesinin yanı sıra, konuyla ilgilenen avukatlar arasında bir iletişim ve dayanışma ağı oluşturulmasını da amaçlamışlar. Eğitimlere katılan kadın avukatlar, hem mevzuatı ve sözleşmeleri öğreniyor hem de birbirleriyle ve konu hakkında çalışma yapan sivil toplum örgütleriyle iletişim kuruyor.
“Kanundaki tedbirleri avukatlar da bilmiyor, bilmeyince de karar alınması için hâkimlere ısrarcı olamıyorlar”
İstanbul Sözleşmesi’nin yanı sıra avukatların üzerinde durdukları bir diğer başlık da 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun. Kanunda, ‘ısrarlı takibin’ suç olarak tanımlanmaması gibi bazı eksiklikler olduğunu kabul ediyor ama asıl sorunun uygulamada olduğuna dikkat çekiyorlar. Bunu aşabilmek için de eğitim şart. Perihan Meşeli, “Kanun içindeki tedbirleri avukatlar da bilmiyor, bilmeyince de karar alınması için hâkimlere ısrarcı olamıyorlar” diyor.
Sabancı Vakfı’nın desteğiyle hayata geçirilen projenin İstanbul ve Bursa ayakları tamamlandı. Eskişehir ve Trabzon’daki eğitimler de ilerleyen günlerde gerçekleştirilecek. Trabzon Barosu Adli Yardım Bürosu’na kayıtlı kadın avukatlara yönelik eğitimin tarihi belli, 26-27 Nisan.
Türkiye'deki hukuk fakültelerinde toplumsal cinsiyet dersi yok, barolar kendi inisiyatifleriyle ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmelerle ilgili eğitimler düzenlese de projenin katılımcıları bunların çoğu zaman eksik kaldığını düşünüyor. Mor Çatı'dan Aslı Elif Sakallı'nın sözleri de mağdur ya da avukat, kadınların hakları için mücadele vermesinin, haklarını bilmesinin önemini bir kez daha gösteriyor:
"Kadınlar haklarını mücadeleyle aldılar, şimdi ise bunlar esnetilmeye çalışılıyor ya da uygulamada görmezden gelinerek yok sayılıyor. Hep tetikte olmak lazım."