*Orhan Gökdemir
Sinan Oğan 1969’da Azerbaycanlı bir ailenin çocuğu olarak Iğdır'da dünyaya geldi. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümü mezunu olduktan sonra aynı üniversitede “Azerbaycan'da Ekonomik ve Mali Sektörün Yapısal Analizi” başlıklı tezi ile yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Yani Azerbaycan’a bağlılığı sanılanın ötesindeydi. Bu tutkusu onu MHP’ye taşıdı. 2011 Türkiye genel seçimlerinde MHP'den Iğdır milletvekili seçildi. Birkaç yıl sonra partisinden ihraç edildi. Dava açtı, kazandı, geri döndü. İki yıl sonra tekrar ihraç edildi, MHP kapısı artık tamamen kapanmıştı.
Eğitimi kadar uluslararası faaliyetleri de Azerbaycan etrafında dolaşıyor. Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’nde doktora çalışmasını tamamladı. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırma görevlisi, Azerbaycan Devlet Ekonomi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve dekan yardımcısı olarak görev yaptı. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bir süre önce Ebulfez Elçibey ile görüştü. Kim adına ve neden, bilinmiyor. Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği’nden kopması sonrasında bir süre Elçibey'in cumhurbaşkanlığı ofisinde çalıştı. 1992-2000 yılları arasında MİT’e bağlı olarak çalışan TİKA’nın (Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) Azerbaycan temsilcisi oldu. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Rusya-Ukrayna Araştırmaları Masası başkanlığı yaptı. Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezini (TÜRKSAM) kurdu. TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu'nda Avrasya'ya Bakış isimli dış politika içerikli bir haftalık programın yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendi. Metzamor Nükleer Santrali'nin kapatılmasına yönelik faaliyetleri koordine eden bir “sivil girişim” kurdu ve koordinatörlüğünü yaptı. Santral, Ermenistan’ın Türkiye sınırı yakınlarında.
Payız is coming, Erdoğan’a gülücük
Bu kıyıda köşede kalmış adam son seçimde Cumhurbaşkanı adayı olunca birdenbire ünlendi. Ata İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayıydı. İlk muhalefeti muhalefete oldu. Muhalefetin “Baharlar gelecek” kampanyasına göndermeyle “Payız is coming” dedi. ‘Payız’, Azerbaycan Türkçesinde ‘sonbahar’ anlamına geliyordu. Oğan, muhalefet kazanırsa bahar değil sonbahar geleceği kanısındaydı.
Bu yarı Azerice yarı İngilizce gönderme rastlantı değildi. Oğan’ın kimi desteklemesi gerektiğini kulağına Azerbaycan’dan fısıldamışlardı. İBB Meclisi İYİ Parti Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan, durumu şöyle ifade etti; “Sinan Oğan’dan fazla beklentiniz olmasın. Aliyev ne derse onu yapar.” Sadece bir ima değil bu, Oğan Aliyev’in Türkiye temsilcisi rolündeydi.
Bu çalışmalarından dolayı Aliyev tarafından zaman zaman ödüllendirildi. Mesela 2011 yılında bir törenle kendisine Azerbaycan’da daha çok sanatçılara verilen “Terakki (İlerleme) Madalyası” verildi. Bu madalya 2006 yılında Azerbaycan Devlet Şirketi SOCAR Yönetim Kurulu Üyelerinden Süleyman Gasimov’a da verilmişti. Gasimov, 2011 yılında “Şöhret” (Şeref) Madalyası da aldı. Ülküdaşlarının deyişiyle Sinan Oğan Rusya üzerinden Azerbaycan’a ya da Azerbaycan üzerinden Rusya’ya bağlı.
Tanrı SOCAR’ı korusun (!)
Azerbaycan-Türkiye ilişkisi söz konusu olur da SOCAR olmaz mı? SOCAR, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi’nin İngilizce yazılışının baş harflerinden oluşuyor. Şirketin kökenleri esas olarak, Sovyet Azerbaycan’ında kurulan devlet şirketi Azerneft’e dayanıyor. Sovyetler Birliği’nin çözülüşü ile beraber, şirket sadece ismini değil, misyonunu ve organizasyonunu da baştan aşağı değiştiriyor.
SOCAR’ın operasyonlarının merkezi Azerbaycan olmakla birlikte, şirket başta Türkiye olmak üzere, Ukrayna, Romanya, Gürcistan, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, İngiltere, Singapur, Rusya ve İsviçre’de de faaliyet yürütüyor. Bu operasyonların başlıcaları petrol ve doğalgaz arama, petrol ve doğalgaz çıkarma, ham petrol işleme, petrokimya ve enerji taşımacılığı olarak özetlenebilir.
Şirketin özellikle de Azerbaycan sınırları içerisindeki petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinden, Total, BP, Chevron ve Lukoil gibi uluslararası petrol tekelleri ile ortaklıkları bulunuyor. SOCAR’ın dünya çapında 100 bine yakın işçisi bulunuyor.
SOCAR’ın ülkemizdeki faaliyetleri, SOCAR Türkiye şirketi üzerinden yürütülüyor. Bu şirketin hali hazırda birçok alanda yatırımları bulunuyor. Bu yatırımlar arasında Türkiye’nin tek petrokimya tesisi, ülkemizin ham petrol işleme kapasitesinin yaklaşık yüzde 25’ini elinde bulunduran bir rafineri ve Ege Bölgesi’nin en büyük entegre liman işletmesi bulunuyor. Azerbaycan’dan Türkiye ve Avrupa’ya doğalgaz akışını sağlayan TANAP’ın da önemli ortaklarından birisi olan şirket, aynı zamanda Bursa ve Kayseri’deki gaz dağıtım şirketlerinin de çoğunluk hisselerine sahip. Bu illerdeki şirketler aracılığıyla 1,5 milyonu aşkın aboneyi elinde bulunduruyor. Şirket bunların dışında, sigortadan fibere, depolamadan akaryakıt dağıtıma ve rüzgâr enerji santrallerine kadar bir dizi alanda faaliyet yürütüyor. SOCAR’ın tüm bu yatırımları 20 milyar doları aşıyor. Türkiye’de şirket bünyesinde 5 binin üzerinde emekçi çalışıyor.
SOCAR’ın Türkiye’deki faaliyetleri, 2008 yılında Petkim’in çoğunluk hisselerine sahip olmasıyla başlıyor. Türkiye’nin tek petrokimya tesisi olan Petkim, bu tarihten önce devlete aitti. Özelleştirme AKP iktidarının genel bir politikası olmakla birlikte, bu petrokimya devinin Azerbaycanlı şirkete devri siyasi bir karar olarak hayata geçmişti.
SOCAR’ın AKP ile ilişkileri, Türkiye ve Azerbaycan’daki zengin sınıfların ortaklığının bir parçası ve uzantısı olarak okunmalı. Bu bağlamda, ilişkilere başlangıçtan itibaren stratejik bir değer atfedilmiştir.
soL'da yayımlanan yazının tamamını okumak için tıklayın.