Posta yazarı Oral Çalışlar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamasıyla yerel seçimlerde son bulan Cumhur İttfakı hakkında, "AKP ve MHP'nin köklü bir ayrılık yaşadığını inkar edemeyiz" diye yazdı. Çalışlar, "AK Partililerin, 'Tabanımız birbirine çok yakın', 'MHP ile ortak noktamız çok fazla' şeklindeki değerlendirmelerinin, konjonktürel olduğunu düşünenlerdenim" ifadesini kullandı.
Çalışlar'ın "AK Parti, MHP’yle nereye kadar..." başlığıyla (24 Ekim 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Devlet Bahçeli’nin, “Andımız” tartışmasında Bekir Bozdağ’ın “Kürt” kimliğini hedef alması, Cumhur İttifakı’ndaki çatlağın ana damarını gözler önüne serdi. MHP, farklı kimlikler konusundaki geleneksel milliyetçi-dışlayıcı tavrını, ilk yol ayrımında, sert şekilde ortaya koydu.
AK Parti, reformcu karakterinden uzaklaşıp, statükoya yaklaştığında, yanında MHP’yi buldu. Her iki siyasi akım; dışarıda, özellikle AB ile insan hakları, özgürlükler konusunda, ilişkiler bozuldukça, birbirlerine yaklaştılar. 15 Temmuz, bu ittifakı pekiştirdi. ‘Sorunumuz beka sorunu’ diyen, otoriterleşme ve popülizm ortak paydasında buluşan bir dil oluştu. Bu durum, MHP açısından, ‘kendi tercihlerinin ortağı tarafından da benimsenmesi’ anlamına geliyordu.
MHP’yi, otoriter bir ideoloji partisi, AK Parti’yi ise kategorik olarak yasakların mağdur ettiği bir geleneğin sözcüsü olarak tanımlamak mümkün. AK Parti’nin köklerinde, devletçi izler taşıyan Milli Görüş anlayışı bulunsa da, devletçilik ve yasakçılık gibi kavramlar, bu akımın ana çekirdeğinin gözünde-son birkaç yıl hariç- çok taraftar bulamamıştır.
AK Parti’nin, reformlara öncelik verdiği dönemde, en sert eleştiri ve muhalefet, Devlet Bahçeli’den geliyordu. Şimdi, Bahçeli’nin o dönemdeki konuşmalarını ortaya çıkaranlar, MHP liderini, sözünden dönmekle suçluyorlar.
Aslında MHP’de fazla bir değişimin olduğu söylenemez. Kürt meselesinden, azınlık haklarına, Alevi sorununa kadar bir dizi konuda, AK Parti “değişim” derken, MHP’liler ellerinde yumurtalarla protestoda bulunuyorlardı.
Reformdan bekaya
“Reform dönemi”nden, “beka dönemi”ne geçilmesi, iki parti arasındaki buzları eritti, bir hedef ortaklığı ve ortak bir düşünce dünyası oluştu. Seçimler açısından, bu ittifak, iki tarafa da yaradı.
Yerel seçimler gündeme gelirken, iki ortağın genetik kodlarını tetikleyen farklılıklar çoğaldı. İlk ayrılık, Adana ve Mersin gibi, MHP’li belediye başkanlarının bulunduğu yerler konusunda çıktı. Bahçeli, Adana’da, MHP adayını açıklayarak ve İstanbul’da aday çıkarmayacaklarını söyleyerek, bir uzlaşma önerdi. AK Parti kabul etmedi. Arkası geldi...
TV Net’te, Faruk Aksoy’un sunduğu “Karşı Karşıya” programında da, önceki gece, iki parti arasındaki gerilimin ciddi olduğuna işaret ettim.
AK Partililerin, “Tabanımız birbirine çok yakın”, “MHP ile ortak noktamız çok fazla” şeklindeki değerlendirmelerinin, konjonktürel olduğunu düşünenlerdenim. Çıkar temelli ortaklık arayışı tabii ki bitmez. Ancak, siyasi hedefler açısından köklü bir ayrılık olduğunu da inkar edemeyiz.