Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) yöneticileri Ercan Karakaş, Aydın Cıngı, Erol Kızılelma ve Tülay Ateş; Hikmet Çiçek'in yazdığı ve Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basılan “Fetö’nün Solcuları” kitabında isimlerinin “Abant Müdavimleri” olarak geçirilmesinin hedef gösterme olduğunu belirterek, "Özür dileme erdemini dahi göstermeyeceği anlaşılan yazar, editör ve yayıncı kuruluş ile yargı önünde hesaplaşacağız" ifadelerini kullandı
Kitabın iftira niteliğinde “kirli” ifadeler içerdiğini belirten yöneticiler, "Bırakınız 'müdavim' olmayı, dincilik eksenli tarikat ve cemaatlerle en ufak bir ilişki imasını, yaşamımız boyunca benimsemiş bulunduğumuz değerlerle ve dünya görüşümüzle çelişen ve bizleri lekeleyen bir hakaret sayarız" ifadelerini kullandı. 4 ismin yaptığı ortak açıklama şu şekilde:
"Hikmet Çiçek adlı zatın, bir süre önce, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basılmış olan “Fetö’nün Solcuları” adlı kitabı, bizlere yönelik iftira niteliğinde “kirli” ifadeler içermektedir.
Bizlere, yazar tarafından Abant Toplantıları’nın “müdavimleri” listesinde yer verilmiş. TDK sözlüğüne göre “müdavim”, “bir yere sürekli giden (kimse), gedikli” olarak tanımlanıyor. Yazar, bizi hiç ama hiç gitmediğimiz bir toplantı dizisinin “müdavimi” olarak tanıtıyor. Bırakınız “müdavim” olmayı, dincilik eksenli tarikat ve cemaatlerle en ufak bir ilişki imasını, yaşamımız boyunca benimsemiş bulunduğumuz değerlerle ve dünya görüşümüzle çelişen ve bizleri lekeleyen bir hakaret sayarız.
Esasen, kurucusu olduğumuz ve uzun dönem başkanlığını ve yöneticiliğini yaptığımız SODEV’in varlık nedeni ve üyesi olduğumuz CHP’nin doğrultusu, bizlere yöneltilen yakıştırmalarla asla bağdaşmaz.
Yazar, sahibi olduğu iddiaların asılsız olduğu kanıtlanınca, şimdi de sözcüklerin anlamlarını kendine göre eğip bükerek, editörü aracılığıyla yaptığı düzeltmelerde “Abant müdavimliği” nitelemesini, bir “sembol” gibi kullandığını ve o toplantılara gitmemiş olsak da “yetmez ama evetçi” veya “kullanışlı aptallar” olarak Cemaat’in emellerine hizmet etmiş olduğumuzu öne sürüyor. Bunu da, demokratikleşme talebine yönelik, Fethullahçılıkla hiçbir ilintisi bulunmayan ve 300 kadar aydının imzasına açılmış tek bir bildiri üzerinden yapma sığlığını gösteriyor.
Öncelikle, sözcüklerin anlamını yazarın kendi değil sözlük belirler. Öte yandan, bizim 2010 referandumu sürecindeki muhalif tutumumuz ve tüm “Cemaat” girişimlerine karşı net duruşumuz yazılarımızla ve eylemlerimizle sabittir. Yazarın ve editörünün öznel sözcük yorumu, onu okuyanları bizi bir dönemin “Fetö hayranı” sanmaktan gerçekten alıkoyabilecek mi? Bu sorumsuzca itibarsızlaştırma girişiminin hesabı verilmelidir.
Öte yandan, FETÖ’nün açılımının “Fethullahçı Terör Örgütü” olduğu herkesin malumudur. Bu örgütçe düzenlenen toplantıların “gediklisi” listesinde adı geçen kişilerin de, yazara göre, söz konusu terör örgütünün “en azından” destekçisi konumunda olmaları gerekir. Bu da ağır ve nefretle reddeceğimiz bir suçlama ve hedef göstermedir. Birbirinden farklı yüzlerce insanı tümüyle aynı anlayışta gören ve herkese kara çalma eyleminde bulunan zat, ne kadar çok sayıda insanı haksız zan altında bırakırsa o kadar çok sayıda kişiden tepki alarak reklamını yapacağını düşünmüş olmalı. Özür dileme erdemini dahi göstermeyeceği anlaşılan yazar, editör ve yayıncı kuruluş ile yargı önünde hesaplaşacağız."
Macit Koper ve Sefa Feza Arslan da tepki gösterdi
Öte yandan kitapta adı geçen oyuncu, senarist Macit Koper ile Prof. Sefa Feza Arslan da kitaba tepki gösterdi. Koper Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "'Fetönün Solcuları' kitabındaki iftiraya itiraz eden 48 kişi, ortak bildiri yayınlamış.. keşki orada adı geçen 300 kişiye ulaşmaya ve onları da bildiriye ortak etmeye çalışsalardı.. genelde bu işler böyle yapılır.. neyse, ben 49.. isteyen devam etsin.." dedi.
Arslan ise Koper'in yaptığı paylaşıma yanıt vererek, "Çok haklısınız hocam. Ben de 50. olayım. Ben de çok şaşırdım. Aralarında tanıdığım insanlar da var üstelik. Hatta ben konu ile ilgili bir yazı da yazmıştım" ifadelerini kullandı.
TIKLAYIN - ‘FETÖ’nün Solcuları’ kitabına 48 kişiden tekzip: Bir kez bile katılmadığımız Abant Toplantıları’nın ‘müdavimi olduğumuz’ yalanıyla hedef gösterildik!