Tam 11 ay önce 301 madencinin öldüğü Soma'daki maden faciası ile ilgili dava bugün yapılacak ilk duruşma ile başlayacak. Sekizi tutuklu 45 sanığın yargılandığı davanın iki hafta sürmesi planlanıyor.
Tutuklu sanıkların "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
Soma'da bir yandan adalet aranıyor, diğer yandan facianın ardından geride kalan işçilerin hak mücadeleleri ve kaygıları sürüyor.
Rengin Aslan'ın BBC Türkçe'de yayımlanan haberine göre, ilçede bugün dilden dile dolaşan bir rakam var: 2831. Bu 301'den sonra bir halkın zihnine kazınmış ikinci sayı. Çünkü geçen yılki facianın ardından Kasım ayında 2831 madenci işten çıkarıldı.
Son işsizlik maaşı önümüzdeki ay
Madencilerin çoğu, aralarında facianın da yaşandığı Eynez ocağı da olmak üzere, Soma Holding’e bağlı ocakların kapatılması sonucu işsiz kaldı.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından Soma Holding'e ait mal varlıklarının satışının ardından, öncelikli olarak işçilerin kıdem tazminatları ödenecek.
Ancak tazminatların ödenmesi işsizliğe çare değil. Soma'da yaklaşık 17 bin işçi var ve bunların yaklaşık sekizde biri işsiz.
2831 madencinin işten çıkarılması ise onların aileleriyle birlikte 10 bin kişiyi etkileyecek. Bu da Soma nüfusunun yüzde 10'u demek.
Bu madenciler önümüzdeki ay son kez işsizlik maaşı alacaklar. Yani bir dönemin kapanacak, yeni bir dönem başlayacak.
Soma Belediyesi Özel Kalem Müdürü Hakan Aydın, "30 Mayıs'tan sonra işsizlik maaşı da biteceği için ekonomi daha da daralacak. Şu an kimse farkında değil. Bu işsizlik maaşı kesildiğinde bütün sektörler etkilenecek" diyor.
'Ömür boyu işsiz kalmayacaklar'
Soma'da gözler bir yandan kapanan ocakların yeniden açılması ve yeni yatırımlar yapılmasında ama kaygılar baki.
Maden-İş Sendikası Soma Şube Başkanı Recep Satır, Soma A.Ş'ye ait iki ocağın, Atabacası ve Işıklar'ın, açıldığını ancak Eynez ocağının açılıp açılmayacağının bilinmediğini söylüyor ve ekliyor:
"Açılsa da kafamızda soru işaretleri var. Bu kaza neden kaynaklandı?"
Recep Satır işsiz madencilerin ise "Ömür boyu işsiz kalmayacaklarını" söylüyor ve sözü başta tepki çeken Yırca Köyü'ndeki termik santral projesine getiriyor:
"Kolin santral yapacaktı. Ben Soma'da köylünün arkasındayım. Ama bir yandan bir firmanın istihdam sağlamasını da istiyorum. Ben imza verenlerden biriyim. Bu imzamın arkasında dururum. İşsiz arkadaşlarımız en azından inşaatta çalışmaya başlarlar. 6 ay sıkıntılı geçecek. Bir A firması, bir B firması gelip de yatırım yaparsa işsizlik azalacak."
'Burada 19. yüzyıl koşulları yaşanıyor'
Öte yandan başka şehirlerden gelen işçilerle madenlerde bir sirkülasyon sağlanıyor.
Soma'da hukuki süreçleri yakından takip eden Sosyal Haklar Derneği'nin Soma temsilcisi Kamil Kartal, "Burada bir gençleştirme süreci yaşanıyor. Kıdemi yüksek olan işçileri tasfiye ediyorlar. İmbat'ta madende ortalama 300 civarı işçi sirküle ediliyor. Emekli olup ayrılan var, hasta olup ayrılan var, kazalanıyor madenci, dolayısıyla uzun süreli istirahatler yaşanıyor. Onlar işten çıkarılıyor. Burada 19. yüzyıl koşulları yaşanıyor. Maden kültürü olan bölgelerden dayıbaşları vasıtasıyla mesleği bilenler getiriliyor, kimi barakalarda kalıyor" diyor.
Maden-İş Sendikasının altında yer alan ve genelde madencilerin gittiği kahvede konuştuğum Hakan da özellikle Yozgat ve Keşan'dan madencilerin getirildiğini söylüyor. Kendisi de Zonguldaklı. Memleketinden gelenler olup olmadığını sorduğumda, 13 Mayıs'tan sonra 500-600 kişinin de oradan geldiğini belirtiyor.
Hakan sekiz yıl önce gelmiş buraya. Eynez ocağında işten çıkarıldıktan sonra iş bulabilen şanslı madenciler arasında. O da kapanan Eynez ocağının açılma ihtimaline getiriyor sözü ve pek çok kişinin dile getirdiği kaygıları tekrarlıyor:
"Orası yine açılacak. Şimdi millet oranın sahibi değişsin yeniden madene girer. Ama zihniyet değişmezse bu olaylar yine olur."
'Aynı tas aynı hamam'
Oğlu Uğur Çolak'ı 13 Mayıs'ta kaybeden eski madenci İsmail Çolak ise bu işin yakın takipçilerinden.
Faciadan sonra bir şey değişip değişmediğini sorduğumda, "Aynı tas aynı hamam. Çalışma şartları değişmedi, basit kurallar değiştirildi. Çok işe az ücret ödeniyor. Sürekli üretim, tek dertleri o. Halen daha bazı ocaklarda, yanan yerlerin tahkimatının yenilendiğini biliyoruz"diyor.
İsmail Çolak da ocakların açılmasını ama madenciliğin iş sağlığı ve işçi güvenliğine ilişkin kurallara uyularak yapılması gerektiğini söylüyor:
"Biz ocakların kapatılmasını istemiyoruz. İşçinin onuruyla gururuyla çalışabileceği, çocuğuna helal bir rızık götürebileceği imkanlar ve can güvenliği sağlansın, ILO (Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmelerine uyulsun."
'Sığınma odası her yere kurulur'
Geçen hafta TBMM'de kabul edilen yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nda sığınma odaları da maddelere eklendi. Ancak odaların hangi madenlere kurulacağı ile ilgili yönetmelik bir yıl içinde düzenlenecek.
Görüşlerini aldığım madenci Tevrat Çün, sığınma odasının her madene kurulabileceği ve kurulması gerektiği kanısında:
"Kömürlü bölgeye olmaz dediler. Oysa, taşlı bölgelerimiz de var bizim. Sağlam bir sürü bölge var. Neden her madene kurulmasın? Bazen doğa acımasız davranıyor, biz ondan bir şey aldığımızda o da bizden bir şey almaya çalışıyor. Açtığımız yeri kapatıyor ama bunun taş kısmı var. O hiçbir şekilde baskı yapmıyor. Nasıl açtıysan öyle kalıyor. Oraya alıp oraya sığınma odasını yerleştirebilirsin."
'Altı ölüm, üstü zulüm'
Soma'da konuştuğum psikolog Çiğdem Yumbul ise bu kasabada en çok duyduğu sözün, "Altı ölüm, üstü zulüm" olduğunu söylemişti. Burada konuştuğum herkes durmadan, bir şekilde bu anlama gelebilecek hikayeleriyle dertlerini anlatıyor.
İlçede madencilerin kafasındaki sorular bitmiyor. Ama belki de çalışma koşullarını en iyi 40 yaşında, adını vermek istemeyen bir madenci özetliyor:
"Bu yaşıma geldim, kaç yıldır kazma sallıyorum hâlâ madende ekmek üzerine yağ sürüp yiyorum, reva mı?"