Gündem

Son 10 yılda "suça sürüklenen çocuk" sayısında 2 kat artış yaşandı; uzmanı nedenlerini sıraladı

TÜİK verilerine göre, son 10 yılda suça sürüklenen çocuk sayısında 2 kat artış yaşandı

25 Eylül 2024 11:07

T24 Haber Merkezi

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Ayşe Mine İşler, çocukların suça sürüklenmelerinde etkin olan çevresel faktörlerin başında ailenin geldiğini belirterek, "Suç ve çocuk kavramı aslında yan yana gelmemesi gereken iki kavram. Ailede herhangi bir suç geçmişi varsa, alkol, uyuşturucu kullanan bir aile üyesi varsa, ailenin ekonomik anlamda geçim sıkıntısı varsa, çocuk, hem çocuk işçiliğine hem de suça sürüklenebiliyor" dedi. Öte yandan Sorunun çözümü noktasında çevresel faktörlere odaklanan müdahalelere ihtiyaç olduğunu belirten İşler, "Milli Eğitim Bakanlığı, risk bölgelerinde, yani suça sürüklenen çocuk sayısının daha yoğun olduğu bölgelerde koruma faaliyetlerini artırabilir" diye konuştu.

Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Ayşe Mine İşler, çocukların suça sürüklenmesinde bireysel ve çevresel faktörlerin etken olduğunu ve bu noktada hem ailelere hem de devlete görevler düştüğünü söyledi. Suç ve çocuğun yan yana gelmemesi gereken iki ayrı kavram olduğunu ifade eden İşler: "Ancak baktığınız zaman çocuğun içinde yaşadığı aile, bulunduğu sosyal çevre, okul ortamı, içinde yaşadığımız toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel değerleri, sosyal sorunlar, hepsi suç ve çocuk kavramını bir araya getiriyor ve çocuğu suça sürüklüyor. Bu noktada çocuğun suça sürüklenmesindeki etkenleri, bireysel ve çevresel olarak ikiye ayırabiliriz. Bireysel faktörde genelde fiziksel ve psikolojik faktörler ön planda ancak bunlar tek başına suçu oluşturmak için yeterli değil. Bu yüzden bizim için önemli olan çevresel faktörler" diye konuştu.

"En önemli sebep aile"

Çocuğu suça sürükleyen çevresel faktörlere değinen Ayşe Mine İşler en önemli sebebin aile olduğunu belirterek, nedenleri sıralardı. İşler, konuyla ilgili şunları söyledi:

"Çevresel faktörlerden kastımız da şu; çocuğun ailesi, yakın çevresi, okul ortamı, arkadaşları, yine içinde yaşadığımız toplumun sosyal sorunları ki, o daha büyük bir sistem etkili oluyor. Aile bu noktada oldukça önemli, çocuk aile içinde ihmal edildiyse, ebeveyn tutarsız disiplin davranışları sergiliyorsa, ya baskıcı ya da aşırı hoşgörülü bir tutum söz konusuysa suça sürüklenme olasılığı artıyor çocuğun. Bununla birlikte parçalanmış aileler, ailede herhangi bir suç geçmişi varsa, alkol, uyuşturucu kullanan bir aile üyesi varsa, ailenin ekonomik anlamda geçim sıkıntısı varsa çocuk hem çocuk işçiliğine hem de suça sürüklenebiliyor. Bu noktada aileyi en önemli sebep olarak koyabiliriz."

"Sosyal medyanın etkisi oldukça fazla"

"Bu teknolojik aletleri, sosyal medyayı ya da içerikleri ne şekilde kullandıkları önemli. Çok şiddet içerikli uygulamalar söz konusuysa, vakitlerini bunlarla geçiriyorsa, çocuklar için olumsuz rol modeller teşvik edip, şiddete meylettirebilir. Bu noktada ebeveynlerin kontrolü oldukça önemli. Yani çocuk tableti ne kadar kullanıyor? Nerelere giriyor? Neleri izliyor? Bunları iyi takip etmek gerekiyor. Sosyal medyanın, bu dijital içeriklerin etkisi oldukça fazla."

"Çocukları okul sistemi içinde tutmamız gerekiyor"

"Bizim, çocukları okul sistemi içinde tutmamız gerekiyor. Eğer çocuk okul sisteminin dışına itilirse, okuldan kaçarsa, disiplin cezalarıyla okuldan uzaklaştırılırsa, okul başarısızlığı düşmüşse, yine bu çocukların suça sürüklendiğini görebiliyoruz. Arkadaş çevresi oldukça önemli çünkü özellikle ergenlik döneminde bir gruba ait olma ihtiyacı dolayısıyla çocuklar sapma davranışında bulunabiliyorlar. Bu noktada ailelerin çocuklarının kimlerle iletişim içinde olduğunu takip etmesi, öğretmenlerin okul içinde bunları takip etmesi oldukça önemli. Okuldaki rehberlik servislerine burada önemli işler düşüyor. Yine sosyal hizmetinin geliştirilmesi, önleme noktasında önemli bir adım olabilir."

"Son 1 yılda 10,7’lik düşüş söz konusu"

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda suça sürüklenen çocuk sayısında 2 kat artış yaşandığını söyleyen Ayşe Mine İşler, "Ancak şunu da ekleyelim; 2023 ile 2022 yılı kıyaslandığında yüzde 10,7’lik bir düşüş söz konusu. Bunda da uygulanan sosyal politikaların, çocuk koruma sisteminin, çocuk adalet sisteminin koruyucu-önleyici hale getirilmesinin etkisi var. Ancak yine de sayı fazla. 2023 yılında 178 bin çocuk suça sürüklendiği iddiasıyla güvenlik birimlerince isnat edilmiş. İşlenen suçlara baktığınızda da yaralama, hırsızlık, madde kullanmak, satmak ve tehdit gibi suçlar ön planda."

"MEB çocuk sayısının daha yoğun olduğu bölgelerde koruma faaliyetlerini artırabilir"

Sorunun çözümü noktasında çevresel faktörlere odaklanan müdahalelere ihtiyaç olduğunu belirten İşler, "Bunun için sosyal politikaların sadece çocuk odaklı değil, çocuğu yaşadığı çevre içinde, ailesiyle, okuluyla, arkadaşlarıyla, bulunduğu gelişim dönemiyle ele alması gerekiyor. Bu noktada aile danışmanlık sistemlerini güçlendirebiliriz, sosyal hizmet merkezlerinin tanıtımını daha fazla yapabiliriz, bu merkezlerin sayısını arttırabiliriz ki, aileler çocuk yetiştirme konusunda en azından danışmanlık alıp yönlendirilmelere tabi olabilsin. Bununla birlikte okulların son derece önemli olduğunu söyledik. Milli Eğitim Bakanlığı, risk bölgelerinde, yani suça sürüklenen çocuk sayısının daha yoğun olduğu bölgelerde koruma faaliyetlerini artırabilir. Bunun için çocukları, boş zaman etkinliklerini değerlendirecek faaliyetlere yönlendirebiliriz. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde sanata, kültüre, spora yönlendirmek, önleme noktasında oldukça önemli bir faktör, risk faktörlerini de azaltır. Aynı zamanda çocuk koruma sistemimizle, çocuk adalet sistemini birbirine entegre edip koruyucu faktörleri artırmamız gerekiyor, bununla birlikte de suça sürüklenen çocukların rehabilitasyon sürecini doğru bir şekilde yönlendirip en azından yeniden suç işlemelerini önlememiz gerekiyor. Bu nokta da sosyal hizmet uzmanlarına ve psikologlara önemli görevler düştüğünü söyleyebiliriz." (DHA)

 

Kızılcık Şerbeti’nin iftiracı “deli kadınları” iş başında; Sönmez ve Pembe’ye sevgili adayı yok mu?