Sözcü gazetesi yazarı Necati Doğru, "Türkiye gerçekten Afganistan'a 'dostluk-kardeşlik eli uzatmak' istiyorsa asker değil Yunus Emre, Mevlana Celalettin Rumi, Hacı Bektaş Veli'de somut ifadesini bulan 'Anadolu Müslümanlığını' götürebilir." görüşünü savundu.
Doğru yazısında, "ABD ile 20 yıl süren savaş Taliban'ı 'Selefi Müslümanlığının' her iyi şeyden nefret, her yeniliğe düşman, hoşgörüye kapalı, sevgiyi unutmuş ve tüm varlık enerjisini 'kinden-nefretten- öldürmekten-şiddetten- onlar şeytan biz melek diye ayırıp bölmekten' alan kültürel yapılanmaya itti. Yüzü görünen kadını kırbaçladı. Kız çocuklarını okula sokmadı. Kadına peçe ile burka, erkeğe takke ve sakal mecburiyeti koydu. Cuma namazı sonrası cemaatin de katılımıyla toplu idamları ve el-kol kesmeleri, en korkunç işkenceleri ceza hukuku haline getirdi. Yanında erkeği olmayan kadını sokağa çıkartmadı. Ezan okunurken namaz vakti esnafa dükkan kapatma mecburiyeti koydu. Radyoda müziği yasakladı. Televizyonu kaldırdı. Şii mezhebinden olanları Sünniliğe geçme mecburiyeti koydu. Şimdi ABD çekildi. Afganistan Taliban'ın." ifadesini kullandı.
Doğru şu düşünceleri kaydetti:
"Anadolu Müslümanlığı: Hoşgörü. Sevgi. Cömertlik. Nefis terbiyesi. Birlik. Beraberlik. Ama bana göre Anadolu Müslümanlığı ile yeniden tanışmaya sadece Taliban'ın değil bizim de çok ihtiyacımız var. Hatta Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus'un yanı sıra 15. yüzyıl başlarında kendisi aslında bir İslam alimi olan fakat sonradan “İslam teolojisinin köşe taşı Cehennem kavramını reddederek” bütün insanların dinleri ne olursa olsun eşit olduklarını ilan ettiği için Serez Çarşı'sında idam edilen Şeyh Bedrettin'i de öneririm."