Sözcü yazarı Sultan Uçar, Türkiye’deki yüksek öğrenimin geldiği noktaya dikkati çekti. Üniversite sayısındaki artışla birlikte tez sayısındaki artışa da dikkati çeken Uçar, “İntihal oranı hesaplanıp, bastırılıp, pizza siparişi gibi kargodan tez teslimatı yapılıyor” diye yazdı.
Türkiye’deki yüksek öğrenimin geldiği noktayı, “Atanmış rektörler, hısım akraba akademisyenler, işsizlik garantili gereğinden fazla öğrenci sayısına bakılınca Türk yükseköğretim sisteminde gerçekten de çok ciddi bir ‘keyfiyet' sorunu var. Türkiye'deki her 3 üniversiteden 1'ini hâlâ bilimsel yayını ‘sıfır' olan 68 rektör ve tek bir yayını dahi atıf alamayan 72 rektör yönetiyor” ifadeleriyle eleştiren Uçar, yazılan tez sayısının yıllar geçtikçe nasıl artış gösterdiğine şöyle dikkati çekti:
“Bilimsel araştırma rekoru mu kırıyoruz yoksa Türkiye'de bir tez yazma fabrikası mı kuruldu?”
“YÖK'ün kurulduğu 1982'de yılda 487 tez yazıldı. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar bu sayı 14 bin 443 yüksek lisans ve doktora tezine çıktı. İktidarın sözde reformlarıyla 2019 yılında bir anda yılda 75 bin 625 tez yazıldı. Sonra 2020'de 39 bin 635'e, 2021'de 42 bin 736 derken 2022'nin Ocak ayında 248'i yüksek lisans, 54'ü doktora, 40'ı tıpta uzmanlık, 3'ü sanat, 6'sı diş hekimliği 351 tez daha bir ayda jüriden geçti. Bilimsel araştırma rekoru mu kırıyoruz yoksa Türkiye'de bir tez yazma fabrikası mı kuruldu?”
“Sermayesi öğrenci olan yıllık 300 milyon lira cirolara çıktığı iddia edilen tez pazarı gerçeğiyle acil yüzleşilip, intihal yani aşırma/bilimsel hırsızlık ve akademik unvan gaspı durdurulmalıdır” diyen Uçar, "Türkiye artık parayı bastıranın hukuk, öğretmenlik, ekonomi, mühendislik, tıp gibi ihtisas meslekleri dahil her alanda yüksek lisans ve doktora tezi yazdırabileceği bir ülke oldu” dedi.
“İntihal oranı hesaplanıp, bastırılıp, pizza siparişi gibi kargodan tez teslimatı yapılıyor” diyen Uçar kimliğini gizleyerek aradığı bu merkezlerden biri ile yaşadığı deneyimi şöyle aktardı:
“Tez yazdırmak isteyenler internetten istediği şirketi seçiyor. Yasal işlem yapılmayan tıkır tıkır işleyen bir tez borsası kurulmuş. Sayıları tam bilinmese de bu işi yapan 50'den fazla şirket var. Onlardan birkaçına sadece, ‘Merhaba' dedim, birkaç saniyede dönüldü. Ekiplerinde 30 kişilik doktor, doçent hatta profesör olduğunu iddia edip, jüriden geçme garantisi verdiler. ‘Öğretmenim, duyulursa atılırım’ dedim. ‘Gizlilik prensibimiz, korkmayın hocam’ diye cesaretlendirdiler. ‘Sahte, intihal tezlerin bilim insanı niteliğindeki düşüşe etkisini kanıtlamak istiyorum’ gibi yaptıkları yasa dışı işi hatırlatan bir tez konusu söyledim. Asgari ücretten düşük, 4 bin 100 liraya yazacaklarını söyleyip, ‘Niteliksizliği kanıtlarız’ dediler.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
