Sözcü gazetesi yazarı Sultan Uçar, rektörlerin liyakatsiz atamalarla akrabalarını üniversitelerdeki görevlere atamalarını gündeme getirdi. Uçar, “Rektörlerin yaptığı liyakatsiz atamalar beşik ulemalığını 4 asır sonra geri getirdi. Beşik uleması neydi? Dünyadaki tahtları ve bahtları göbekleri düşmeden babadan oğula miras geçen imtiyazlı sınıftan başka bir şey değildi. Kundaktayken, alim olacaklarına hükmedildi. ‘Alimin oğlu alimdir' sözüyle mahdumlar doğmadan kutsandı. Şeyhülislamın, ana rahmine düşmemiş olası oğlu şeyhülislam olacaktı. Yetmedi, dünyaya gözlerini açtıkları an hazineden babalarının maaşı kadar maaş bağlandı. Saray üstüne saray, taht üstüne taht kuracak güce eriştiler.” Düşüncesini dile getirdi.
Uçar, "Gazi Yaşargiller eleniyor" ara başlıklı bölümünde “Güçlerini, oturdukları koltuktan alan yeni tür bir alim sınıfı türedi. Akademik yeterlilik, puan üstünlüğü, hak etme kriterleri, kendilerinin koltuklarını hak etme seviyeleriyle eşdeğerdir. Koltuklara haksız oturtulurken itiraz erdemi göstermeyen alimlerden, alim değil zalim çıkması kaçınılmazdır. 21. yüzyılın üniversite rasyonelliğine aykırı bu etik dışılık yüksek öğretimi ilim, irfan ve bilimden uzaklaştıran bir çukura çekiyor. Cumhuriyetin kurucu kadroları böyle kararlar alsalardı ne olurdu? Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, köylü çocuğu Gazi Yaşargil yerine oğlu Can Yücel'i yurt dışına burslu gönderseydi, dünya çapında bir beyin cerrahımız ve evrensel bir şairimiz de olmazdı. Bu erdemli davranışlar gösterilmemekte direnilecekse eğer o zaman beşik ulemalarına kızlar, torunlar, gelinler, damatlar, dünürler de hızla dahil edilip doğar doğmaz maaşa bağlanmalıdır!”görüşünü savundu.
Yazının devamı için tıklayın