Son dönemde Türkiye siyasetinin en çok konuşulan isimlerinden biri olan Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, mevcut koşulları ‘ihtilal’ dönemlerine benzetti. Saadet Partisi'nin İstanbul'da düzenlediği iftarda, Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu tablonun ‘bugüne kadar ülkenin hiç karşılaşmadığı bir nokta’ olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, “İhtilal dönemlerinde asker idareye el koyar; hukuk da ihtilaflar da sona erer. Biz şimdi böyle bir noktaya bizi yönetenler tarafından getirilmiş isek, tuz kokmuşsa; bu işi çözmek o kadar da kolay değildir” ifadelerini kullandı.
24 Haziran’da gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde Saadet Partisi’ne yönelik büyük bir ‘teveccüh’ olduğu değerlendirmesinde bulunan Karamollaoğlu, “İnşallah milletimizin iradesi bu seçimden müspet olarak tecelli edecek, çünkü toplumumuzun çok çeşitli kesimlerinden, geçmişte bazen barışık, bazen küskün, bazen ihtilaflı olduğumuz, bazen birbirimize tepki gösterdiğimiz kesimlerde müthiş bir teveccühün doğduğuna şahit oluyorum” dedi.
"Bizim sevgimiz, muhaliflerimizi kucaklayacak kadar büyük"
Seçimlerde Saadet Partisi'nin TBMM’de grup kuracak milletvekili sayısına ulaşacağını söyleyen Karamollaoğlu, Meclis’e girdikten sonra zorunlu olmasalar dahi ‘muhalefetle’ birlikte çalışacaklarını, denetlenir olacaklarını belirterek, yapacakları ilk 'icraat'ı da şöyle anlattı:
“Önce biz bu ülkenin tüm insanının kucaklamaya, farklı siyasi kanaatleri olan insanları bağdaştırmaya, barıştırmaya mecburuz. Bizim sevgimiz, muhaliflerimizi kucaklayacak kadar büyük. Bunu herkes bilsin. Bu olmadan huzur olmaz.”
"Doların yükselmesi heyheylenerek, meydan okuyarak çözülmez"
Türk Lirası'nın ABD Doları karşısındaki değer kaybına da değinen Saadet Partisi lideri, "Dolar aldı başını gidiyor, hükümet şaşkın, ne yapacağını bilmiyor. Doların tek başına yükselmesi mana ifade etmez, geri plandaki hadiseleri, gelişmeleri idrak edemiyorsanız doların yükselişini bugün engelleseniz yarın yine başınıza bela olur. Bu, heyheylenerek, meydan okuyarak çözülemez. Sonunda mecbur kalırsınız gider sizi ezmek isteyenlere mahkum olduğunuzu deklare edersiniz" diye konuştu.
"Milletin iradesine ipotek koymak kimseye yakışmaz”
Saadet Partisi, İstanbul Şişli’deki bir otelde düzenlenen iftarla İstanbul milletvekili adaylarını tanıttı. İran Başkonsolosu ve Pakistan Konsolosu’nun yanı sıra, Bangladeş ve Eritre’den siyasetçiler ve parti üyelerinin katıldığı iftarda konuşan Karamollaoğlu, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemi ‘korkutucu’ olarak nitelendirdi.
Sözlerine, “Korkutucu bir dönemden geçiyoruz. Zor bir dönemden geçiyoruz, bu seçimler ülkemiz için hayati ehemmiyet taşıyor. Huzur içinde yapılmasını, seçim neticelerine herhangi bir şaibenin karışmamasını niyaz ediyoruz. Milletin iradesine ipotek koymak veya herhangi yollarla o iradeyi yanlış istikamette etkilemek aslında kimseye yakışmaz” diye başlayan Saadet Partisi liderinin konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:
-İnşallah milletimizin iradesi bu seçimden müspet olarak tecelli edecek, çünkü toplumumuzun çok çeşitli kesimlerinden, geçmişte bazen barışık, bazen küskün, bazen ihtilaflı olduğumuz, bazen birbirimize tepki gösterdiğimiz kesimlerde müthiş bir teveccühün doğduğuna şahit oluyorum. En çok da insanımız adalet, hukuk üzerinde duruyor. Bir ülkede huzur ve barış olacaksa ancak adalet kabil manada sağlanırsa temin edilebilir. Bundan dolayı herkes adaletten bahsediyor ve gösterilen teveccühten şunu anlıyorum ki, bu noktada genel bir kanaat oluşmuş. Bu beni hem ümitlendiriyor hem de bir miktar endişeye sevk ediyor. Seçime giderken böyle laflar etmek doğru değil biliyorum ama benim endişem kazanırsak yükleneceğimiz yükün ağırlığını acaba kamil manada idrak edebiliyor muyuz, edemiyor muyuz? Elbette iktidara gelen herkes çaba içine girer ancak o mesuliyeti tam idrak etmek, tabloyu iyi okumakla mümkün.
"Sağlam duran neredeyse hiçbir uzvumuz kalmadı"
-Şu anda karşı karşıya olduğumuz tablo, bugüne kadar ülkemizin hiç karşılaşmadığı bir nokta. İhtilal dönemleri bilinir, asker idareye el kor, hukuk da ihtilaflar da sona erer. Biz şimdi buna tabi olmadan böyle bir noktaya bizi yönetenler tarafından getirilmiş isek, tuz kokmuşsa bu işi çözmek o kadar da kolay değildir. Sağlam duran neredeyse hiçbir uzvumuz kalmadı. Adalet felç, eğitim işlemez halde, sağlıkta ciddi tereddütler var, dış politika keşmekeş, insanlar emniyette endişe ediyorlar. Parlamento görev yapamıyor. Bir kişiye kalmışız. Eh muhterem arkadaşlarım, bir kişiyle ülkenin bütün problemlerini çözmek akla ziyandır.
"Farklı siyasi kanaatleri olan insanları bağdaştırmaya, barıştırmaya mecburuz"
-Seçime giderken şu taahhütümüz geçerli, önce biz bu ülkenin tüm insanının kucaklamaya, farklı siyasi kanaatleri olan insanları bağdaştırmaya, barıştırmaya mecburuz. Bizim sevgimiz, muhaliflerimizi kucaklayacak kadar büyük. Bunu herkes bilsin. Bu olmadan huzur olmaz.
"Cumhurbaşkanı olacak ama ona hem yol gösterecek hem denetleyecek meclis de olacak"
-Ama hemen bunun arkasından bu ülkenin tek adamla değil, ehil kadrolarla yönetilmesine ihtiyaç var. Kuvvetler ayrılığın üzerinde ısrarla duruyoruz. Cumhurbaşkanı olacak ama ona hem yol gösterecek hem de denetleyecek bir meclis de olacak. Adalet ise bu ikisinin de etkisinde kalmadan fonksiyonunu sürdürecek. Bu olmadan ülkeler biz istesek de istemesek de otoriter rejime evrilir. Tedbir alınmazsa bu işin sonu sevsek de sevmesek de diktatörlüğe gider. Biz bunu şimdiden kesmek mecburiyetindeyiz.
-Bu seçime giderken temel vaatlerimizin başında kuvvetler ayrılığını tesis etmek geliyor. Mecbur olmamamıza rağmen bu görev bize verildiği takdirde mecliste muhalefetle birlikte çalışacağız, kendimizi denetleteceğiz. Eğer denetleme olmazsa şeffaflık olmaz, o olmazsa insanlar halının altında, perdenin gerisinde öyle oyunlara girerler ki, kimse bunun farkına varmaz. Bugün ülkemizde hem yolsuzluk hem de israf zirveye çıkmış diyoruz. Biz diyoruz, biz dinliyoruz. İnsanlar arasında adaletle hükmedilmezse kargaşa meydana gelir. Bundan dolayı kuvvetler ayrılığının arkasında denetlemeyi ve adaleti üstün tutmayı getirirken liyakata önem veriyoruz. Güzel ahlaka önem veriyoruz. Keyfilikten uzak durmaya, planlı ve programlı çalışmaya mecburuz.
"Dolar aldı başını gidiyor, hükümet şaşkın, ne yapacağını bilmiyor"
-Bizim ufkumuz bu arkadaşların rüyalarında göremeyeceği kadar geniş. Biz sadece ülkemizin, içinde yaşadığımız bölgenin, İslam aleminin, ezilen ülkelerin değil, Avrupa’nın, Rusya’nın, Çin’in de belirli bir insalık anlayışına gelmesine özen göstereceğimize, yeri geldiğinde önderlik edebileceğimize inanıyoruz. Bu bizim tarihimizde var.
-Ekonomide özellikle çok ciddi adımlar atmak mecburiyetindeyiz. Dolar aldı başını gidiyor, hükümet şaşkın, ne yapacağını bilmiyor. Doların tek başına yükselmesi mana ifade etmez, geri plandaki hadiseleri, gelişmeleri idrak edemiyorsanız doların yükselişini bugün engelleseniz yarın yine başınıza bela olur. Bu, heyheylenerek, meydan okuyarak çözülemez. Sonunda mecbur kalırsınız gider sizi ezmek isteyenlere mahkum olduğunuzu deklare edersiniz.
-Elbette diğer ülkelerle irtibat geliştireceğiz ama şahsiyetli bir politika izleyeceğiz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok, sömürü bizim tarihimizde yazmaz. Biz adaletle hükmederiz. Biz zenginliklerimizi paylaşmaktan zevk alırız.
"Son 90 yıllık birikimimiz bu iktidar zamanında tarihe karıştı"
-Ülkemizdeki tarımı, hayvancılığı, çiftçimizi yeniden ayağa kaldırmaya mecburuz. Türkiye’yi ayağa kaldıracak olan bu ikisidir. Karnını doyurmaktan acizse başka sahada ben varım demesinin kıymeti olmaz. Son 90 yıllık birikimimiz bu iktidar zamanında tarihe karıştı. Sümerbank’ın yerine AVM’ler, yüksek binalar inşa edildi. Günahtır. Erbakan Hocamız zamanında inşa, ihya edlen tesisleri sattılar, yok ettiler. Teknoloji değişti, şartlar değişti; 2-3 sene biz ülkeyi kalkışa geçirmeye hazırız.
-Milli gelirin artışını biz borca dayalı olarak gerçekleştirmek istemiyoruz. Habire dönüp atıfta bulunuyorlar milli gelire, yav Allah’tan korkun, borcunu biraz daha artırırsan biraz daha artacak. Bugün başımıza gelen bela, sizin borca dayalı ekonomi politikası izlemenizden kaynaklanıyor.
"Bir tüccarın, sanayicinin gösterdiği feraseti devleti idare ederken gösteremiyorsunuz"
-Bu yapılan inşaatların hangisinin fizibilite etüdü var, birini gösterin hiç olmazsa! Bir tüccarın, sanayicinin gösterdiği feraseti devleti idare ederken gösteremiyorsunuz. Yazıklar olsun size! Dolar 5 liraya çıkıyorsa sizin yüzünüzden geldi, siz bu ülkeyi ete muhtaç hale getirdiniz!
"Bir metalde yorgunluk varsa o metal kullanılamaz artık"
-Bugün bu ülkeyi yöneten arkadaşlarımız bu işi artık götüremiyorlar. Kendileri de kabul ettiler. Bu arkadaşlarımızda metal yorgunluğu var. Üniversiteden yeni mezun mühendise sorun, ne olduğunu söyler. Bu iktidara da birinin söylemesi lazım. Hastalığı fark etmişler, onun ne olduğunu bilmiyorlar. Bir metalde yorgunluk varsa o metal kullanılamaz artık. Eriteceksin, kalıba dökeceksin, bir de ağır yükte kullanacaksan iyice döveceksin. Bir mola versek gelecekte daha başarılı oluruz deseler, belki de başarılı olabilirler. İnsanlar ancak iktidardan çekilince hatalarını görebilirler. Şimdi göremezler, gösterilmesinden de rahatsızlık duyarlar. Ama inşallah milletimiz bu arkadaşlara 24 Haziran’da gösterecek! Hem cumhurbaşkanlığını alacağız hem de Meclis’te işleri onlar için zorlaştıracak bir grubumuz olacak!