Gündem
Deutsche Welle

Spiegel: Avrupa Türkiye üzerindeki etkisini kullanmalı

Alman basını Türkiye-AB ilişkileri ve Ludwigshafen'de bir çocuğun Noel pazarına saldırı düzenlemeye çalıştığı iddialarıyla ilgili yorumlara yer veriyor.

18 Aralık 2016 21:50

Haftalık Der Spiegel dergisinin son sayısında 'Kırmızı Çizgi' başlığıyla yayımlanan yorumda AB-Türkiye ilişkileri ele alınıyor. Yorumda AB'nin Türkiye üzerindeki etkisini daha iyi kullanması gerektiği belirtilerek şu görüşlere yer veriliyor:

"Avrupa Birliği Türkiye konusunda üç konuya yoğunlaşmalı: İlki, Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesi. Türk ekonomisi sendeliyor, işsizlik son yedi yılın en yüksek oranına ulaştı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç olmadığı kadar Avrupa ile ticarete muhtaç. AB bu noktada Türk işletmelere ürünlerini ihraç edebilmeleri için kolaylık sağlayabilir ve karşılığında hükümetten insan hakları konusunda ödün vermesini talep edebilir. İkincisi vize politikası liberalleştirilebilir. Son yıllarda AB, Sırbistan, Meksika ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarına vize zorunluluğunu kaldırdı. Türk turistlerin kıtaya seyahat edip, akrabalarıyla buluşmaları, konferanslara katılmaları AB'nin çıkarına. Vize politikasının gevşetilmesi Türklere şu mesajın verilmesini sağlar: Sizlerle hükümetiniz konusunda farklı fikirdeyiz ancak size kapımız açık, hoşgeldiniz. Üçüncüsü ise ölüm cezasının kırmızı çizgi olması. 15 Temmuz'daki darbe girişiminden bu yana Erdoğan ölüm cezasını yeniden yürürlüğe koyma fikrine yakınlaştı. Eğer bu olursa AB Türkiye ile üyelik müzakerelerini dondurmamalı, hemen kesmeli."

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yer alan Türkiye ile ilgili yorumun başlığı, "Avrupa gizliden gizliye başarısının tadını çıkarıyor." Yorumda Türk hükümetinin anayasa taslağını sunduğunu, anayasanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gücünü artırmayı öngördüğünü ancak idam cezasının yer almadığı belirtiliyor:

"Anayasa taslağında bir nokta dillendirilmiş değil: Ölüm cezası. Garip. Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partililerin uzlaşması anayasayı referanduma sunmak değil miydi? Türk medyasının neredeyse tamamı kurnaz bir biçimde bu konuda sustu. Anayasa taslağında kaybolan ölüm cezası onlar için yazmaya değer değildi. Avrupalı diplomatlar da bu konuda susuyor ama başka bir nedenden dolayı. Gizliden gizliye başarılarının tadını çıkarıyorlar. Öncelikle her yanlış sözcük bu durumu yok edebilir. AB Türk hükümetine her düzlemde ölüm cezasının yürürlüğe konulmasının üyelik müzakerelerinin sonu olacağını belirtti. Hatta Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakerelerin hemen durdurulmasını talep etti. Bu durum AB Komisyonu ile kararlaştırılmıştı, Ankara üzerindeki baskıyı artırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kendine özgü üslubuyla tepki gösterdi. Erdoğan Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin kararının kendisini zerre kadar ilgilendirmediğini belirtti ve bununla kendi inisiyatifi yeniden kazandı."

Welt am Sonntag ise Almanya'nın Ludwigshafen kentinde 12 yaşındaki bir çocuğun Noel pazarına bombalı saldırı düzenlemeye çalıştığı iddialarına yer veriyor. Alman basını Irak kökenli Alman vatandaşı olan çocuğun IŞİD tarafından eyleme azmettirildiği iddialarına yer vermişti. Welt am Sonntag'ın konuyla ilgili yorumu şöyle:

"Şu ana dek bilinenler, bu korkunç tahmini doğrulamaya yetmiyor. Bu saldırı planının arkasında terör örgütü IŞİD'in olduğu tahmin ediliyor. Çocuklar da örgüt tarafından eğitiliyor ve uzaktan yönetiliyor. IŞİD teröristleri tarafından yapılan bu soğukkanlı hesap, Avrupa'daki adli makamlarca tahayyül edilebilir bir durum değil. Gelecek haftalarda Ludwigshafen'daki olayın yeniden kamuoyunun gündemine gelecek olması, bir kez daha ne kadar şanslı olunduğunu gösteriyor. Terörün eğittiği insanlar, çocuk olsun ya da olmasın, aramızda yaşıyor."

Ludwigshafen'da yayımlanan Rheinpfalz gazetesi de aynı konuyla ilgili bir yoruma yer veriyor:

"Başarısızlıkla sonuçlanan, Ludwigshafen'daki Noel pazarına düzenlenmesi planlanan çivili bomba saldırısı Almanya genelinde geniş yankı buldu. Çünkü bir çocuk bu saldırıyı planlıyordu. Yetersiz bilgi spekülasyonlara malzeme veriyor. Ülkemizdeki yabancılar, Müslümanlar, göçmenler ile ilgili tartışmalarda Irak kökenli Alman çocuk hızlı bir biçimde kullanıldı. Sağ cephe bu vakayı Müslümanların toplumumuz için bir tehlike oluşturduğunun kanıtı olarak görüyor. Sosyal medyada 'terör çocuğu' şeklinde nefret tartışmaları alevlendi. 12 yaşındaki bir çocuk gerçekten de terörist olarak görülebilir mi? Bunu artık hiç kimse sormuyor."

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle