Spiegel Online haber portalında pazar günü yer alan Henrik Müller imzalı yorumda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasa değişikliği referandumu öncesinde Türkiye'de ekonomik krizi engellemek için ekonomiye müdahale ettiği, ancak bu "riskli oyununun" faturasını er ya da geç halkın ödeyeceği savunuluyor. "Erdoğan'ın riskli oyunu" başlıklı yorumda şu satırlar dikkat çekiyor:
"Erdoğan'ın şu sıralarda izlediği ekonomi politikası, popülist liderlerin izlediği tipik bir siyaset. Geçmişte ülkeyi uzun vadeli olarak ileriye götürecek çalışmalarda bulunurken, şimdi kısa vadeli etkiler ön planda yer alıyor, yan etkiler ve oluşabilecek maliyetlerden ise hiç söz edilmiyor. Ancak bir gün fatura gelecek. O zaman da para birimini stabilize etmek ve mali durumu düzeltmeye çalışmaktan başka bir seçenek kalmayacak. Tasarruflar ve yüksek faizler ekonomiyi durma noktasına getirecek, işsizlik artacak ve bunun sonucunda da halk arasında huzursuzluk baş gösterecek. Siyasi ilişkiler de istikrarsızlaşacak. Latin Amerika yıllar boyunca bu tür popülizm döngüleri yaşadı. Durum, Türkiye'nin de bundan muaf kalmayacağını gösteriyor.”
Berliner Morgenpost gazetesinde yayımlanan yorumda Türk istihbarat servisleri tarafından hazırlanan ve Almanya'da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a muhalif isimlerin yer aldığı iddia edilen liste ele alınıyor:
"Türkiye Cumhurbaşkanı ‘gururlu Türk veya terörist' ayrımı ile yeni bir anlaşmazlık yarattı. Ama bunu bilerek yaptı. Zira yaşanan gerilim ‘terörle mücadele' ilan edilmesine yardımcı oluyor. Bu, Erdoğan'ın ‘endişe duyulan bir dönemde güçlü bir adam' olarak iktidarını genişletebilmesi için de bir bahane olarak kullanılıyor. Erdoğan'ın bu stratejisi Türkiye'nin sınırlarını aştı… Türk istihbaratının emrinde çalışanlar, (sözde) ‘teröristlerin' isimlerinin yer aldığı listeyi yanlışlıkla veya saflıkla değil son derece bilinçli bir şekilde Alman kurumlarına verdi. Berlin polisinin cumartesi akşamı açıkladığı gibi 25 değil, 60 Berlinlinin adının yer aldığı bu liste ile Erdoğan buraya da anlaşmazlık tohumlarını ekmiş oldu. Buradaki Türklerin de ‘güçlü bir adam' dileği ile Erdoğan'ın anayasa değişikliği planlarını onaylaması öngörülüyor. Bu haince bir hesap. Bu demokrasi düşmanı. Bu insanları hor görüyor. Geriye sadece Türklerin çoğunun bunları görerek, Erdoğan'a hayır demesini ümit etmek kalıyor.”
Welt am Sonntag gazetesindeki yorumda ise Suriye'nin İdlib vilayeti yakınlarında kimyasal silahla düzenlendiği iddia edilen saldırıya yanıt olarak ABD'nin Humus yakınlarında bir hava üssünü hedef alan saldırısı işleniyor:
"Siyasi eylemler konusunda bir usta olan ABD Başkanı Donald Trump'ın verdiği operasyon emri ile Suriye'deki hareket seçeneklerini nasıl etkileyeceğini tam olarak düşünmediğinin birçok işareti var. Zira Trump'ın bu adımıyla stratejik durumu değiştiren ve ileride dikkate almak zorunda kalacağı kriterler oluştu. Rusya ile ilişkilerdeki ilkbahar havasına ne olacak? İlk etapta yine soğuk rüzgarlar esecek… Ama esas soru Trump'ın Suriye'de ne yapacağı. Esad yine zehirli gaz kullanırsa ne olacak? Ülkeye yine Amerikan füzeleri mi gönderilecek?... ABD bu soruna ne kadar çok dahil olursa, Rusya ile karşı karşıya gelme riski artıyor… Geçen perşembe gününden bu yana, Obama'yı da atıl durumda bırakan Suriye çıkmazında temelde değişen pek bir şey yok: Suriye için hâlâ elle tutulur bir çözüm görünmüyor.”
Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung'da da aynı konu ele alınıyor:
"Trump bu sefer Twitter mesajı göndermedi, bu sefer vurdu. Gönderilen 60 Tomahawk füzesi gerçeğe alternatif değildi, bu füzeler Suriye hava kuvvetlerinin yüzde 20'sini tahrip etti. Trump gerçek bir hamle yaptı ve böylelikle dünya siyasetinde oynanan satrancın gidişatı değişti. Trump artık iç ve dış politikada yeni bir durumla hareket edecek. Bu nedenle, göreve gelmesinin 77'inci günündeki bu icraatı hâlâ yeni sayılan ABD Başkanı için "belirleyici bir gün” olacak.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Jülide Danışman