Star gazetesinin kültür sanat yazarı Bedir Acar, 'Çekmeceler' filminin muhafazakâr toplum yapısına değinmediğini belirterek, "Filmde, muhafazakar kitlenin yüzünü kızartacak pek çok sahne var ama filmin odağında ‘muhafazakarlıktan kaynaklanan’ bir durum söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
Bedir Acar'ın 'Bu kimin çekmecesi' başlıklı yazısı şöyle:
'Bu kimin çekmecesi'
Yönetmenlerin iddia ettiği gibi ‘gittikçe muhafazakarlaşan toplum’ yapısının neresine değiyor bu film anlamış değilim.
Geçen hafta vizyona giren Çekmeceler, ‘tabuları yıkan film’ olarak lanse edilse de bir grup ‘marjinal’in etrafında şekilleniyor. Toplumun hangi katmanına dokunduğu belirsiz olan filmden sosyolojik okuma çıkarmak zor.
Zenne’nin yönetmenleri M. Caner Alper ve Mehmet Binay ikilisinin yeni filmi ‘Çekmeceler’i basın lansmanında izlemiştim. Gösterim öncesinde, film ve karakterler hakkında bilgi veren, özenle hazırlanmış kataloğa göz attım. Profesyonelce düşünülmüş PR çalışması olan katologda yönetmenlerin şu cümlesi dikkatimi çekti; ‘Toplumun çok hızlı değişen ve gelişen yapısının içinde korkulan, örtülen ve konuşulmayan konular üzerine tartışırken bir yandan da ülkemizin her geçen gün muhafazakar bir yapıya doğru sürüklenmesi bizi kadın cinselliği konusunda Çekmeceler filmine götürdü.’
Altı çizildiği haliyle memlekette ‘Muhafazakar bir sürükleniş’ söz konusu ise eğer, bu rüzgar, yönetmenleri neden ve nasıl ‘kadın cinselliğine’ sürüklemişti; Biraz da bu merakla Çekmeceler’i izlemeye koyuldum.
Marjinal, travmatik
Çekmeceler, kız çocuk ve ergen cinselliğinin neresinden tutacağını bilemeyen, ikisi de oyuncu anne-baba ve tek kız çocuklarının etrafında dönen bir hikaye. Filmin sonunda anlayacağımız üzere, kendi cinselliğiyle ilgili saplantıları da olan babanın obsesif korkuları, büluğ çağından itibaren kızının ruhunda derin yaralar açar. Karısının ‘namussuzluğunun’ kızına da sirayet edeceğinden korkan baba, çocuğunun doğal seyirde gelişmesi gereken cinsel uyarımlarının önünü kesmeye çalıştıkça, bataklık derinleşir.
Filmdeki ailenin yaşam biçimi ve çevredeki insanlar asla ‘muhafazakar’ değil, hatta marjinal bireylerden oluşan gökkuşağı gibi renkli bir kalabalık... Bu marjinal klanın Türk toplumunun hangi katmanına tekabül ettiğini çözmek ise pek mümkün değil. Gece kulüpleri, uyuşturucu, cinsel saplantılarla boğuşan marjinal tipler, kendi bedenine zulmedenler... Kim bu insanlar? Çekmeceler filmi kimi anlatıyor? Sanat dünyası desen değil, genel ahlak kurallarından bıkmış usanmış, toplum dışılığı yaşama biçimi olarak seçmiş lümpenler desen o da değil...
Filmde, muhafazakar kitlenin yüzünü kızartacak pek çok sahne var ama filmin odağında ‘muhafazakarlıktan kaynaklanan’ bir durum söz konusu değil. Olsa olsa, hasta ruhların çırpınışları olarak okunabilir Çekmeceler...
Hangi sosyolojik okuma
Yönetmenlerin iddia ettiği gibi ‘gittikçe muhafazakarlaşan toplum’ yapısının neresine değiyor bu film anlamış değilim.
Başrollerinde Ece Dizdar, Taner Birsel, Tilbe Saran ile Nilüfer Açıkalın’ın yer aldığı Çekmeceler, kurgusu, başarılı oyunculukları, tempolu anlatımıyla çıtayı bir hayli yukarıda tutan bir film. Anne-babanı sahne sanatçısı olmasından faydalanarak parlak, göz alıcı renkler ve kıyafetlerle görsel bir zenginlik de sağlanıyor.
Ancak, ‘kız çocuk cinselliğine korkusuz bakış, tabuları yıkan film’ gibi süslü laflarla lanse edilen, ‘Bazı çekmeceler kilitlidir, nedenler ve cevaplar orada gizlidir’ gibi beylik laflar eden filmin hangi toplumsal tabuyu yıktığı belli değil. Her toplumda böyle sapkın insanlar olabilir ama buradan bir prototip çıkarıp, toplumsal bazda sosyolojik bir okuma yapabilmek zor. Bu haliyle ‘marjinal’leşen filmin çekmecesinden çıkan bu ‘kirli çamaşırı’ kimin sahipleneceği, sahiplenen olmadığı takdirde kime maledileceği ise muamma...
Lakin bir şey var; Toplumun giderek muhafazakarlaştığından dem vuran yönetmenlerimiz çıplaklık konusunda son derece cesur/frapan, ‘tasarlanmış’, pornografiden beri olmayan, artı 18 yaş sınırında bir film yapmış...