HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, kendisinin de bulunduğu 2’si tutuklu 13 sanığın yargılandığı bir davanın iddianamesini kaynak göstererek “Canlı bomba Figen” başlığı atan Star gazetesine tepki göstererek, “Artık bu zihniyetten ahlak beklemek mümkün değil” diye konuştu.
Birgün’den Erk Acarer’e konuşan Yüksekdağ,” Başıma gelecek her şeyden, ‘yasal kılıfla’ saldıranlar sorumludur. Sorumluluk Star gazetesi ve Saraya aittir!” dedi.
Figen Yüksekdağ’ın açıklamaları şöyle:
- Güvenilmez polis fezlekelerinden cımbızla laf çekiyorlar
- Söz konusu ‘haber’ üç yıl önce açılmış bir davayı konu alıyor. Adana’da açılan Gezi davası. Gezi Direnişi’nden yaklaşık bir ay sonra açıldı. Kapsamlı ve planlı bir operasyon girişimi! Yaptığım basın açıklamalarından yola çıkmışlar. Savunulmayacak bir dava değildir! Ben sosyalist bir siyasetçi olarak Gezi Direnişi’nin bir parçasıydım. Polis fezlekelerinden kopyala yapıştır yapılmış. Savcılık iddianamesi de böyle hazırlanmış. Hukuk garabetinin nam saldığı, yargının bu denli baskı altına alındığı bir ülkeden söz ediyoruz. İddianame, fezlekelerden kopyalanarak üretilmiştir. Gerçeği yansıtmamaktadır.
- “Kısaca, ‘susturun, indirin, tutuklayın’ diyorlar. Dokunulmazlığını kaldırın! Ya öldürün ya da hapse atın. Başıma gelecek her şeyden, ‘yasal kılıfla’ saldıranlar sorumludur. Sorumluluk Star gazetesi ve Saraya aittir! Gittikçe alçalan bir iktidar var! Güven değil baskı ve zorbalık üzerine bir iktidar inşa etmek istiyorlar. Şirretlik üzerinden iktidarda kalıyorlar. Saray ‘benim için ölün ve öldürün’ diyor. Ölüm, savaş ve bunları kutsayan zihniyetten besleniyorlar. Bu zihniyetten ahlaki değerler beklemek mümkün değildir.
‘Darbe yapıldı’
- Dillerinin, davranışlarının, seviyelerinin alçalması gayrimeşru pozisyonlarından kaynaklanıyor.
- Artık Türkiye toplumu onlar tarafından güdülecek bir toplum değil. Türkiye toplumu seviye ve çıtasını yükseltti. Öte yandan yükselen bu toplum karşısında giderek alçalan ve seviyesizleşen bir iktidar var. Bizi yalnızlaştıramıyorlar artık. Nedeni bu. Bu toplum Gezi’yi ve 7 Haziran’ı ortaya çıkardı.Bizler ‘ölümler olmasın’ diye çok çaba harcadık. Yineleyelim, silahların konuşmadığı bir siyasal yaşam istiyoruz. ‘Polis, asker, gerilla ölmesin’ diyoruz. 8 Haziran’da böyle bir şans yakalamıştık. Saray darbesi nedeniyle bu şansı yitirdik. Saray demokratik, özgür, eşit bir ülke istemedi. Asker ve polis cenazelerini kullanmaya çalıştı.
‘HDP tek kalmamalı’
- Artık insanlar kuzu kuzu kendilerine biçilen kefene girmek istemiyor
- Asker ve polis ailelerinin verdiği bu tepkiyi çok değerli buluyorum. Bize ister oy versinler ister vermesinler, tüm bu olanları birlikte durduracağız. Bu savaşı HDP tek başına durduramaz. Farklı yerlerde dursak bile bu savaşa birlikte itiraz etmeliyiz. Farkındalar, 7 Haziran’da bize sadece Kürtler değil, yeni bir yaşam isteyen asker ve polisler de oy verdiler. Çünkü onlar bu savaşa ilk önce kendilerinin sürüleceklerini biliyorlardı. HDP’ye ölmeyelim ve öldürmeye gitmeyelim diye oy verdiler. 35 yıldır süren bu savaş bütün toplumu ilgilendiriyor.
‘Kararı çoktan vermişler’
- HDP barajın altında kalmış olsa bile bu savaş çıkarılacakmış. Savaş çıkarmadan başkan olamayacağını gören muktedir, bu kararı almış
- Savaş kararının saray karargâhında verildiğini anlamamız çok zaman almadı. Demek ki AKP’yi durdurmak için yüzde13 yetmiyormuş. Demokrasiyi yükseltmeli, oyumuzu yüzde 20 seviyesine çekmeliyiz!