Türkiye'nin bölgede kilit bir ağırlığa sahip olduğunu düşünen Alman yetkililer, Erdoğan'ın önümüzdeki süreçte atacağı adımların da büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.
Cumhurbaşkanı Steinmeier'in Erdoğan ile en üst düzeyde temasta bulunması, beklentileri iletmesi, Almanya'nın politikalarının devamlılığı açısından önemli görülürken aynı zamanda Erdoğan'ın vizyonu, atmaya hazırlandığı adımlar hakkında ilk elden bilgi edinmesinin de iki ülke arasındaki işbirliği için önem taşıdığı düşünülüyor.
Suriye Almanya için neden önemli?
Şam'ın Türkiye destekli HTŞ tarafından ele geçirilmesi ve Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye'de yaşanması muhtemel gelişmeler Avrupa'da en çok Suriyeli mülteciyi ağırlayan Almanya tarafından da büyük bir dikkatle izleniyor.
Aşırı sağın güçlendiği, Almanya için Alternatif'in (AfD) oy oranlarını arttırdığı Almanya'da düzensiz göçün önlenmesi, Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
23 Şubat'taki erken genel seçimlere geri sayımın başladığı Alman siyasetinde göç kaynaklı tansiyon gün geçtikçe tırmanıyor.
Bu nedenle Almanya açısından Suriye'de istikrarın sağlanması, siyasi geçiş sürecinin tüm etnik ve dini grupların katılımıyla sürdürülmesi, Suriyeli sığınmacıların gönüllü geri dönüşleri için gerekli koşulların sağlanması büyük önem taşıyor.
Berlin, Suriye siyasetinde olumlu gelişmelerin yaşanması durumunda, Almanya'da suç işlemiş veya oturum hakkını kaybetmiş Suriye vatandaşlarının ülkeye iade edilmesini sağlayacak bir işbirliği için de şimdiden zemin yokluyor.
Zaten bu nedenle Ankara-Berlin hattındaki diplomasi trafiği de yeniden hız kazandı. Çünkü Türkiye'nin izleyeceği politikalar, sadece Suriye'nin geleceği açısından değil, Almanya siyasetinin de geleceğini etkileyebilecek bir potansiyele sahip.
Berlin'in Ankara'dan beklentileri
Almanya, Suriye'nin yeniden bir şiddet sarmalına sürüklenmemesi için kapsayıcı bir diyalog süreciyle siyasi istikrarın tesis edilmesini, Avrupa'ya yeni göç dalgalarını tetikleyecek gerilimlerden kaçınılmasını istiyor.
Berlin bu nedenle özellikle Suriye'de Türkiye destekli silahlı gruplar ile Ankara'nın PKK'nın Suriye uzantısı olarak nitelendirdiği YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında gerilimin tırmanmasını önlemeye yönelik girişimlerde bulunuyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, 20 Aralık'ta Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan ile bir araya gelerek Suriye'de barış ve istikrarın tesisini sağlayacak süreç ve izlenecek adımları masaya yatırdı.
Bu ziyareti sırasında Ankara'ya Suriye'nin kuzeydoğusundaki gerilimi tırmandırmaktan kaçınma beklentisini iletirken "Kürtlerin güvenliği özgür ve güvenli bir Suriye için hayati öneme sahip" mesajını verdi, Fidan'ın da bu görüşü paylaşmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bununla birlikte Baerbock, Türkiye'nin Suriye kaynaklı güvenlik kaygılarının "meşru" olduğunun da altını çizdi, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ihlal etmeden Türkiye'nin ve Suriye'nin diğer komşularının güvenliğinin nasıl sağlanabileceğini konusunda yoğun görüşmeler yürütüldüğünü kaydetti. Baerbock, "milislerin silahsızlandırılması ve gelecekteki ulusal güvenlik yapısına entegre edilmesinin" önem taşıdığına vurgu yaptı.
Baerbock bu ay başında da Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile birlikte Şam'a gitti, dün Suriye'de geçiş dönemin cumhurbaşkanı ilan edilen HTŞ lideri Ahmed Şara ile görüştü.
Almanya'dan SDG'ye ilk ziyaret dikkat çekmişti
Bu süre zarfında Berlin aynı zamanda Türkiye destekli silahlı gruplar ile ana omurgasını PKK'nin Suriye uzantısı YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında gerilimin düşürülmesi için de yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü.
Örneğin Alman Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Özel Temsilcisi Tobias Tunkel, 22 Aralık'ta SDG komutanı Mazlum Abdi ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, "Kobani'de yükselen tansiyon ve bu tansiyonu düşürmek için atılması gereken acil adımları" ele aldıklarını duyurdu.
Görüşme sonrasında açıklama yapan Tunkel, "SDG ve Türkiye destekli güçler arasındaki gerginliğin tırmanması siviller için bir felaket olur" dedi, bunun Suriye'de istikrarın tesisi çabalarını da zora sokacağı uyarısında bulundu.
Tunkel, ayrıca Ocak'ın ilk haftasında SDG Dış İlişkiler Sorumlusu İhlam Ahmed'i Berlin'de ağırladı.
Ahmed'e Suriye'nin kuzeydoğusunda gerilimin düşürülmesi ve sivillerin korunmasının büyük önem taşıdığını aktaran Tunkel, ayrıca IŞİD'in yeniden canlanmasının "ne pahasına olursa olsun engellenmesi gerektiğini" iletti. Alman yetkili ayrıca Suriye'de kapsayıcı bir çözüm için SDG'nin Şam ile diyalog kurma taahhüdünü memnuniyetle karşıladıklarını duyurdu.
Bu temaslarının ardından Tobias Tunkel başkanlığındaki bir heyet uzun yıllar aradan sonra bizzat Suriye'ye, Kürtlerin kontrolündeki bölgeye iki günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.
SDG Komutanı Mazlum Abdi ile görüşmesinde çekilen fotoğraf paylaşan Tunkel, "Suriyeli Kürtlerin hak ve menfaatleri en iyi şekilde Şam ile kurulacak bir Suriye içi diyalogla korunabilir" açıklamasını yaptı.
19 Ocak tarihli açıklamasında Tunkel, Mazlum Abdi ile SDG ve HTŞ liderleri arasındaki doğrudan temaslarda ele alınması gereken acil konular hakkında konuştuğunu aktararak şunları kaydetti:
"Şimdi Suriye'nin kuzeydoğusu için değişim, bölünme ve ayrışmanın üstesinden gelme, yoksulluğu aşma ve Suriye'de müreffeh bir Kürt bölgesi inşa etme fırsatı doğuyor. Bunun için de şimdi başlaması gereken ulusal diyalogda Kürtlerin güçlü bir sesle temsil edilmeleri gerekiyor. IŞİD'e karşı devam eden mücadelede yanlarında olacağımız güvecesini verdik. Birleşik, kapsayıcı yeni bir Suriye'nin inşasına yönelik büyük çabaya ortak olmak istiyoruz."