Utrecht'te düzenlenen silahlı saldırı ve Chemnitz kentinde bir Alman vatandaşının bıçaklanarak öldürülmesi olayında tutuklanan zanlılardan birinin yargılanmasına başlanması Alman basınının yorum konularını oluşturuyor.Hollanda’nın Utrecht kentinde bir tramvayda düzenlenen, üç kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırı sonrasında Türkiye doğumlu zanlı gözaltına alındı. Saldırının nedeni hakkında henüz bir açıklama yapılmadı. Savcılık terör saldırısı ve kişisel hesaplaşma dahil bütün seçeneklerin üzerinde durulduğunu açıkladı. Badische Zeitung saldırıyı şöyle yorumlanıyor:
"Geert Wilders’in (saldırıdan sonra) açıkça terörden söz eden ilk kişilerden biri olması tesadüf değil. Hollandalı sağ popülist, yaşanan olayla, İslam’a karşı savaşını kendince haklı çıkarıyor. Ancak Wilders bu söylemini Utrecht’ın belediye başkanına ve hatta Başbakan Mark Rutte’ye dayandırabiliyor. Siyasetçilerin, eldeki veriler net bir açıklama yapmaya olanak tanımadan beyanlarda bulunabileceklerine inanmalarının faturası, bir kez daha önümüze çıkıyor. Her ne kadar medya bu tip açıklamaları alelacele bekliyor olsa da, dikkatli olmak daha akıllıca olurdu. Araştırmalar olayın bir terör saldırısı olduğunu ortaya koyarsa, önemli bir tartışma için yeterince zamanımız olacak: Özgür bir toplum, sahip olduğu değerlerden vazgeçmeden nasıl terörün karşısında durabilir?"
Südkurier gazetesi ise Utrecht saldırısıyla ilgili yorumunda intikam sarmalı tehlikesine vurgu yapıyor:
"Avrupalılar yine bir terör alarmı ile irkildi. Hollanda’nın büyük kentlerinden Utrecht’te bir tramvay içinde patlayan silah ölümlere neden oldu. İslamcıların yeni bir saldırısı mı bu? Yoksa özel sebepleri olan kişisel bir intikam vakası mı? Olayın arka planı henüz netleşmiş değil. Açık olan şey ise Avrupalıların tedirginliğinin nedensiz olmadığı. Yeni Zelanda’da aşırı sağcı birinin Müslümanlara yönelik kitlesel katliamının ardından Batı ülkeleri intikam saldırılarına karşı hazırlıklı olmalı. Tam da bu yüzden teröristlerin mantığına kapılmamak çok önemli. Christchurch saldırganının amacı tüm dünyadaki militan Müslümanları, kanlı bir cevap vermeleri için provoke etmekti. Kurduğu bu tezgah asla karşılığını bulmamalı. Tüm güvenlik önlemlerinden daha da önemlisi bu kısır döngüden çıkabilmek. Yeni Zelandalıların yaptığı gibi. Orada yas insanları bölmüyor, köken ve inançlarından bağımsız olarak bir araya getiriyor. Ne muazzam bir mesaj!"
Alman basınının geniş yer verdiği bir başka konu ise Chemnitz kentinde geçen yıl bir Alman vatandaşının bıçaklanarak öldürülmesi olayında tutuklanan zanlılardan birinin yargılanmasına başlanması. Frankfurter Allgemeine Zeitung Chemnitz davasını yorumlarken, özgürlüklerin belli bir grubun ayrıcalığı olmadığı mesajını veriyor:
"Bir şiddet olayının ardından topluca yas tutmanın her bireyin hakkı olduğu ancak bunun bir kışkırtmaya dönüşmesinin haklı olamayacağı tartışma götürmemeli. Diğer yandan sözüm ona en yüksek etik değerlerle, özellikle eski adıyla Karl Marx şehrinde, genel anlamda da Doğu Almanya’nın tamamında yaşayan zavallı kardeşleri yargılamak da doğru değil. Eski Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nden kalan mirasla, kibirli bir özgürlük tanımı arasında çok da bir fark yok. Batı değerleriyle yoğrulmuş kamuoyunun sürekli olarak, düşünce özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve seçim hakkının ne olduğunu hatırlaması gerekiyor. Her zaman doğru tarafta olan iyiler ve diğer tarafta yer alan kötüler...Böyle bir şey yok. Chemnitz bunu da işaret etmeli."
Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumu ise şu şekilde:
"Daniel H. 2018'in Ağustos ayında, bir bıçaklı saldırıyla Chemnitz’de öldürüldüğünde sadece bu şehirden değil ülkenin tamamından öfkeli sesler yükseldi. Şimdi bu öfke yeniden kabarabilir, zira olayla ilgili Suriyeli zanlının yargılanmasına başlandı. Kızgın kitleler bağımsız hukuk devletine, onun vereceği karara güvenebilir. Ancak Pro Chemnitz isimli halk hareketinin Facebook sayfasına baktığımızda başka bir manzara ile karşılaşıyoruz. Orada biri, zanlı için idam talep ediyor. Bir diğeri beraat kararı çıkması halinde 'bir şeyler olacağı' tehdidinde bulunuyor. Daniel H.‘nin ölümü bir kez daha ırkçılık ve nefret adına suistimal edilmekte. Chemnitzliler önümüzdeki mayıs ayında belediye meclisi seçimleri için sandığa gidecek. Pro Chemnitz de bu seçimlere katılıyor. Görünen o ki yaratılan nefretin ardında bazı hesaplar var."
dpa /ET, HT
© Deutsche Welle Türkçe