Suriye’de 7 günlük ateşkesin sona ermesinin hemen ertesinde ülkeden yine çatışma haberleri geliyor. Berliner Zeitung yorumunda bu durumun Suriye halkı için hayırlı olmadığı görüşünü savunuyor:
“Suriye’de tarafların üzerinde uzlaştığı ateşkesin hazin bir biçimde sona ermesinden sonra bölgesel güçler İran, Suudi Arabistan, Türkiye ve Suriye'de savaşan taraflar yine devreye girdi. Bunlar silah sevkiyatlarını yeniden iyice artırarak bu kanlı savaşın yeni evresini açmış olacaklar. Ve sonu gelmeyen çatışmalardan helak olan sivil halk Suriye cehenneminde yıllarını geçirmek zorunda.”
Südwest Presse adlı gazetenin aynı konudaki yorumunda ise şu görüşleri okuyoruz:
“Süper güçler her ne kadar sorumluluğu birbirinin üzerine atmak istese de, onlar açısından Suriye’de ateşkesin başarısız kalmasının yarattığı imaj kaybı çok büyük. Zira görünen o ki onların Suriye’de savaşan taraflara gerçekten sözlerini geçirme gücü kalmamış gibi. Bu nedenle ateşkesin başarısız kalması ertesinde bölgesel güçler İran, Suudi Arabistan ve Türkiye yine devreye girdi. Önümüzdeki yıllarda da olan yine Suriye halkına olacak.”
Rheinpfalz gazetesinin Suriye’ye yönelik yorumu ise şöyle;
“Bir hafta süren nispeten sakin ateşkesin ardından Suriye’nin yeniden kanlı bir nefret ve ölüm ortamına düşme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Sonuçta Amerikalılar ile Rusların güçlükle oluşturdukları işbirliğinin de daha tam başlamadan sona erdiği söylenebilir. Birlikte terör milislerine karşı durmayı hedefliyorlardı. Amerikalılar ile Ruslar arasındaki güven durumu zaten pekiyi değildi, şimdi tamamen ortadan kalktığından yola çıkılabilir.”
Mannheimer Morgen gazetesi de Suriye'de ortaya çıkan durumu yorumunda irdeliyor:
“Suriye'de ateşkesin bu defa tutacağına sadece müzmin iyimserler ihtimal verebilirdi. Ortadoğu'nun savaş alanlarındaki gerçekler farklı görünüyor. Süper güçler ABD ile Rusya'nın iç savaşa askeri olarak dahil olmasıyla birlikte her şey daha da kötüye gitti. ABD ile Rusya'nın ortak iş yapmaları mümkün değil, çünkü savaş hedefleri farklı. O nedenle IŞİD'e karşı mücadelede bile işbirliği içinde olamıyorlar. Bu durumda daha bir haftalık geçmişi bulunan yeni barış planı da tarih oldu. Bu da kimseyi şaşırtmıyor, zira ABD ile Rusya arasındaki güvensizlik atmosferi daha ağır basıyor.”
Frankfurter Rundschau gazetesi BM’nin mültecilere ilişkin açıklamasını ve Midilli’deki mülteci kampında çıkan yangını yorum sütunlarına taşımış:
“Eğer 193 üye ülke BM’nin mülteciler ve sığınmacılara karşı daha iyi bir tavır alınması için yayınladığı bildirgede gerçekten ciddiyseler o zaman yardım arayanların durumunda yakında iyileşme olacak demektir. Yapılması gereken ne kadar iş olduğunu bazı haberler ortaya koyuyor. Ürdün 70 bin Suriyeli mülteciyi daha ülkeye kabul etmek istemiyor, çünkü zaten yeteri kadar mülteciye ülkede oturma imkânı tanıdığını belirtiyor ve kendisinden çok daha varlıklı ülkelerin daha az sayıda mülteciyi ülkelerine kabul ettiklerine işaret ediyor. Hollanda gibi AB ülkeleri, mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak için kalkınma fonlarından para alıyorlar. Ancak mültecilerin ülkelerinden kaçış nedenleri ile mücadeleye harcanması için ayrılan fonlarda bu paraların eksikliği çekiliyor. Ve Yunanistan’ın Midilli adasındaki binlerce sığınmacı kampta çıkan yangın sonucu başını sokacak bir yerden mahrum kalıyor. Bu tür haberler Almanya Kalkınma Bakanı Gerd Müller’in haklı olarak yeni bir küresel sığınmacı politikası talep etmesine yol açıyor. Bu sefaleti kulağa hoş gelen birkaç açıklama ve bildirge ile yok etmek ise mümkün değil.”