Deniz Çarşafgibi*
Warner Bros'un en cüretkar DC projesini hiçbir risk almadan çekme kararı, filmin cesur olmasındansa vasat olmasını tercih etmesi, böylesi bir malzemeyle harika bir PG-17 film çıkabilecekken PG-13 tercihi,Suicide Squad'ın (Gerçek Kötüler) ölü doğan bir proje olmasına sebebiyet veriyor.
Haftasonu vizyona girecek Suicide Squad hakkında çok fazla olumsuz eleştiri var. Hatta eleştirmenlerin ortalamasını alanRotten Tomatoes'un kapatılması için DC fanları imza kampanyası bile başlatmış durumda. Eleştiriler çok ağır ve filmin eleştirildiği kadar kötü olma ihtimali yok gibi. En azından ben öyle düşünerek filme gittim. Fakat yanılmışım, bazı ağır olduğunu düşündüğüm eleştiriler bile filme, olabildiğince nazik davranmış. Suicide Squad, konusu fragmanlarda yansıttığının ötesine gidemeyen, aksiyon sahnelerinde bile standardın altında kalan bir yapım. Tabii filmin içerisinde ufak tefek olumlu yanlar da var. Önce bu ufak parıltılardan başlayalım:
Harley Quinn
Margo Robbie cast edildiğinde filmi taşıyacak yetenekte olmadığı, fragmanlardaki tavırlarının Harley Quinn karakterine yakışmadığı konuşuluyordu fakat Margo Robbie'nin oyunculuğu da Harley Quinn de bu filmde çok başarılı. Tabii ki karakterinin nasıl Harley Quinn olduğunu anlatan sahneler çok zayıf, flashbackler bize hiçbir mantıklı açıklama sunmuyor ve karakterin seksüelliği fazla ön plana çıkarılmış ama onun dışında harika bir karakter olduğunu söyleyebiliriz. Kendisinin ayrı filmi çıkacağı söylentileri vardı umarım gerçekleşir. (filmin yazarı ve yönetmeni Ayer ya da Synder olmasın tabii ki)
Amanda Walker
Amanda Waller'ı canlandıran Viola Davis, oyuculuğuyla karakterinin davranışlarını mantıksız bile olsa seyirciye kabul ettirmeyi başarıyor. Filmin şaşırtan, seyircinin ilgisini çeken karakterlerden biri oluyor. Özellikle filmin başında donuk kalsa da bunun daha çok kurgu ile alakalı olduğunu söyleyebiliriz.
Filmin sanat yönetimi de başarılıydı. Harley Quinn'in beyzbol sopaları, silahları, filmin tüm renkleri doğru seçimlerdi. Ve evet olumlu noktalar burada son buluyor.
Filmle ilgili en büyük sorun tabii ki senaryo boşlukları ve 'kahramanlarımızın' karakter dışı davranışları ama benim en çok takıldığım;
JOKER
Sinemada birçok Joker izledik ve hepsi kendisine belli bir hayran kitlesi yaratmayı başardı. Hiç kötü bir Joker tasfiri izlemedik, ta ki bugüne kadar. Bu filmdeki Joker, tartışmasız izlediğimiz en kötü Joker. Mafya babası izleniminde fakat bir mafya babası olabilmek için fazla deorganize. Ne yaptığı, amacının ne olduğu belli değil. Jared Leto'nun oyunculuğundan çok bu sorunun yönetmenlikte ve senaryoda olduğu açık. Leto kendisine ne verildiyse onu iyi oynamış fakat kendisine verilen Joker sadece stil olarak yazılmış. Mesela 'Joker neden böyle davranıyor?'un cevabını Ayer'in bile bildiğini sanmıyorum.
Joker gibi ikonik bir karakteri bile sinemaya yansıtma konusunda sıkıntı çeken bir yapımın, diğer karakterlerin hakkını vermesi tabii ki beklenemez. Deadshot ve Diablo için bir hikaye kurulmaya, karakterlerine yön verilmeye çalışılmış fakat bu sahneler de tahmin edilebilir ve zayıf, dolayısıyla başlarına ne geleceğini çok da umursamıyoruz.
Gelelim, filmi izlerken eğlenen ve pek sorgulamayan insanları bile isyan ettirecek noktaya;
Senaryo Boşlukları
Film, bir gün içerisinde geçiyor. İntihar Manga'sı bir gün içinde oluşturuluyor, karakterler birbirleriye o gün tanışıyor ve göreve çıkıyor. Bu görev sırasında duyduğumuz bazı mantıksız cümleler; 'arkadaşlarıma bunu yapmana izin veremem', 'ailem için her şeyi yaparım' (daha bugün tanıştınız, ne ara aile oldunuz?).
Hadi filme karakterler arası bağı oluşturmak için böyle cümleler gerekiyor. Hadi 'Metta human' olmamasına rağmen filmin çekilebilmesi için Harley Quinn'e ihtiyaç var ve onun bu takımda kendisine yer bulmasına da göz yumduk. Ama filmin sonundaki bir sahneye göz yumamayız. Kilit bir sahnede kahramanlarımızdan biri o kadar karakter dışı bir hareket yapıyor ki... isyan etmemek mümkün değil. Spoiler olmaması için buraya yazmıyorum fakat eminim izlediğiniz anda hangi sahneden bahsettiğimi anlayacaksınız (Martha sahnesi bile daha mantıklı).
Diyaloglardan da yeri gelmişken bahsetmek istiyorum. Will Smith gibi karizmatik bir oyuncunuz var, Joker gibi tarihin en iyi villianı elinizde ve filmden çıktığınızda aklınızda kalan bir tek replik bile yok. Diyaloglar üzerine o kadar düşünülmemiş ki direkBatman: The Dark Knight Rises'dan bire bir replik bile çalmışlar.
Yeniden Çekimler/Kurgu
Biliyorsunuz Warner Bros. filmin daha hafif bir tona sahip olması için yeniden çekimler sipariş etti. Bu yeniden çekimlerde espirili sahneler eklenirken, kurgu da daha hareketli olması için fragmanları kurgulayan ekiple yeniden elden geçirildi. Filmi bir oda dolusu geekle izlememe rağmen, cılız kıkırdılar duyduğumu belirtmeliyim. Kurguda nerelerin kesildiği belli oluyor, özellikle giriş kısmı bu yüzden de aksıyor fakat komik olması gereken ek sahneler hangileri anlamak gerçekten güç. Komedi anlamında da filmin geçer not almadığın söyleyemeyiz.
Fantastic Four'a kıyasla nasıl olmuş?
Üzülerek söylüyorum ki bu filmi karşılaştırabileceğimiz tek süperkahraman filmi son çekilen Fantastic Four. Suicide Squad'ın DC'nin muhtemelen en kötü filmi olduğunu başlıkta da yazmıştım. Asıl soru, gelmiş geçmiş en kötü çizgiroman uyarlaması olup olmadığı. Bence cevap, Harley Quinn farkıyla hala Fantastic Four. Bu arada Fantastic Four aynı zamanda sıkıcı da bir film, Suicide Squad'da ise, ara ara karşımıza çıkan bazı kareler ilgiyi tutmayı başarıyor ve Harley Quinn demiş miydim? Harley Quinn..
* Bu yazı Sanatatak.com'da yayınlanmıştır