Gündem

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayatını kaybetti

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, siyasi suçlulara ilaç verildiği iddialarıyla gündeme gelen Hamide Zekeriya İtil (HZİ) Vakfı'nın kurucu başkanıydı.

17 Kasım 2024 19:27

T24 Haber Merkezi

Türkiye'nin ilk kadın Sümerologu, "Son Sümer Kraliçesi" ismiyle anılan, Sümerolog, arkeolog ve dilbilimci Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayatını kaybetti.

Mersin'in Mezitli ilçesindeki özel bir hastanede rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören 1914 doğumlu Sümerolog ve akademisyen Çığ, yoğun bakıma alındı ancak doktorların müdahalesine rağmen hayatını kaybetti.

Çığ'ın vefat haberini ise yazarı olduğu Kaynak Yayınları duyurdu.

Türkiye'nin ilk, dünyanın da en önemli Sümerologlarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayatını kaybetti.

Vefat haberini Çığ'ın yazarı olduğu Kaynak Yayınları sosyal medya hesabından duyurdu.

Yayınevinin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye'nin aydınlanma mücadelesinin yorulmak ve yaşlanmak bilmeyen değerli bilim kadını, son Sümer Kraliçesi, değerli yazarımız Muazzez İlmiye Çığ'ı kaybettik. Ailesinin, okurlarının ve ülkemizin başı sağolsun"

TIKLAYIN - Yaşadım Demek İçin | Büşra Sanay sordu, 109 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ, tarihsel yolculuğunu anlattı: Bir şeyler değişecek, değişmek zorunda!

Bakan Ersoy'dan başsağlığı mesajı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çığ için sosyal medya hesabından başsağlığı mesajı yayımladı. Ersoy, mesajında şunları kaydetti:

"Ömrünü insanlık tarihinin en eski izlerini aydınlatmaya adamış değerli bilim insanımız, araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacaktır. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Türk bilim dünyasının başı sağ olsun."

Muazzez İlmiye Çığ kimdir?

Anne ve babası Türkiye'ye göç etmiş Kırım Tatarları olan Çığ, I. Dünya Savaşı'nın başlamasından birkaç hafta önce, 1914 yılında Bursa'da doğdu.

1919'da, beş yaşındayken, Yunan Ordusu'nun İzmir işgali sırasında, öğretmen olan babası ailesini Çorum'a taşıdı. Çığ burada ilköğrenimini tamamladı ve Fransızca ile keman dersleri aldı. 1926'da Bursa Kız Muallim Mektebi'ne girdi ve 1931'de mezun oldu.

1936'da Ankara Üniversitesi'nde Hititoloji bölümünde eğitimine başladı ve 1940'ta mezun oldu. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde çalışmaya başlayan Çığ, Sümer, Asur ve Hitit uygarlıkları üzerine uzmanlaştı. Özellikle Sümer tabletlerinin çözümlenmesi ve yayınlanmasında önemli katkılarda bulundu.

Muazzez İlmiye Çığ, aynı zamanda laiklik ve kadın hakları savunucusuydu. Çalışmaları ve yazılarıyla tanınan Çığ, birçok kitap ve makale yayımladı.

Muazzez İlmiye Çığ'ın en önemli eserlerinden biri, Sümer tabletlerinin çözümlenmesi ve yayınlanması üzerine yaptığı çalışmalar.

Özellikle "Sümerlilerde Tufan, Tufan Hikayeleri ve Nuh Tufanı" adlı kitabı büyük ilgi gördü. Bu eser, Sümer mitolojisi ve kültürü hakkında derinlemesine bilgi sunar ve Çığ'ın uzmanlık alanındaki önemli katkılarından biri olarak görüldü.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, siyasi suçlulara ilaç verildiği iddialarıyla gündeme gelen Hamide Zekeriya İtil (HZİ) Vakfı'nın kurucu başkanıydı. Kardeşi Turan İtil de yönetimdeydi.  Gazete Duvar'da yer alan habere göre, Muazzez İlmiye Çığ, vakıfla ilgili işkence iddialarına ilişkin net bir açıklama yapmazken, “Biz vakfı açtıktan sonra bir taraftan araştırmalar yürüyordu, bir taraftan da dışarıdan hasta alıyorduk. Orada laboratuvar var, ucuza çalışıyoruz, millet bayılıyordu. Bir alt katı da tutmuştuk, her şey çok güzel gidiyordu. Fakat arada bir kulağıma dedikodular geliyordu" ifadelerini kullanmıştı. 

Türk Tabibleri Birliği üyesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Şahin, 12 Eylül’ün 30. yılı nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yayın organına yayınlanan yazısında HZİ Vakfı’nın “insanlık ve etik dışı araştırmalar yaptığını" belirtmiş ve işkence iddiaları ile ilgili görüştüğü bazı tutukluların bunu teyit ettiğini aktarmıştı. 


"David Beckham ve Mozart da 'tourette'
sendromundan muzdaripti" 


Seda Bakan ve Zafer Algöz, Takıntılar'ı anlattı