İSTANBUL, (DHA)- BAHÇEŞEHİR Üniversitesi (BAU) Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ulaş Sunata, yüksek sayılarda mülteci kabul eden komşu ülkelerin son dönemde Suriye sınırlarını kapatma yoluna geçtiğini belirterek, “Türkiye Avrupa\'ya açılan coğrafya olarak mülteci akınına Avrupa\'nın özel hassasiyet göstermesine sebep vermekte. Geri kabul antlaşması ve yine bunun diğer uzantılarıyla Avrupa ve toplumsal kabul anlamında yaşadığı güncel sıkıntılara ekonomik krizin eklendiği Türkiye, aynı zamanda ülkenin daha fazla mülteci alamayacağına dair bir sinyal veriyor. Bilindiği üzere Suriye sınırını duvar ile kapattık. İdlib\'ten olası bir göç hareketinin insani boyutlardan ziyade daha çok güvenlik ve politik tartışmalar içinde geçeceğini öngörüyorum” ifadelerini kullandı.
Kariyerini göç üzerine çalışmalarla şekillendiren ve 17 yıldır bu konuda birçok faaliyetin altına imza atan Sunata, “Suriye\'deki savaş ve sonuçlarının 7 yılı aşkın zamandır gündemde olduğunu ve yine uzun bir süre gündemden inmeyeceğini vurgulayarak, \"Şu anda Suriye içinde kalmayı tercih eden ve yerinden edilmiş önemli bir nüfusun olduğu İdlib, tüm dünyanın gözü önünde saldırılar ve çatışmalar içinde. Dünyada Suriyeli mültecilerin önemli çoğunluğu başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerde de yaşamlarını sürdürmekte. Suriye\'den gelen mülteci akınına uzun süre açık kapı politikası uygulayan Türkiye, 2015\'in başında dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi olma durumuna geçti. Türkiye\'de şu anda kayıtlı 3,5 milyonunun üzerine geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli var\" açıklamasında bulundu.
Sınırların kapatılmasıyla göçlerin önlenemeyeceğini ifade eden Doç. Dr. Sunata, “Bu her zaman böyle olmuştur. Göçler akışını yeni rotalarla bir şekilde gerçekleştirir. Ülkemiz, gelen ve gelmesi potansiyel mülteci örüntüsünü değerlendirerek göç coğrafyasına dair yeni sınıflandırmalar üzerinden mültecilere statüler tasarlayabilir” dedi.
“SURİYELİLER EKONOMİK YÜK OLARAK ALGILANMAYA BAŞLANDI”
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ise, “Ülkemiz, 3.5 milyon Suriyeli sığınmacının temel ihtiyaçlarını karşılamak ve onların sosyal uyumu için kaynaklarını kullanma sürecinde muhtelif sıkıntılar ile karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
Iraklı, Afgan ve Afrika kökenli mültecilere de kaynak ayırmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Narlı, “Yeni bir göç dalgası ve bu göçmenlerin barınma ve uzun dönemde sosyal uyumu için yeni kaynaklara ihtiyaç var. Suriyeli göçmenlere ilişkin algı değişimi, “ensar-muhacir anlayış”ı ve “Müslüman kardeşlerimize destek yaklaşımında” değişim gözlenmekte ve Suriyeliler ekonomik yük olarak algılanmaya başlamıştır. Suriyeliler ile ilgili negatif algı güçlenmektedir. Bu koşullarda yeni bir Suriyeli göç dalgası toplum üzerinde olumsuz etkide bulunup, Suriyeliler ile ilgili hoşnutsuz tutumu güçlendirebilir” şeklinde konuştu.
(FOTOĞRAF)