Gündem

'Suriye’de özerk bir Kürt bölgesi kurulmasını istemiyoruz'

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Libya ve Suriye krizlerinin karşılaştırılamayacağını savundu

31 Temmuz 2012 09:43

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Libya ve Suriye krizlerinin karşılaştırılamayacağını savundu. Suriye’de özerk bir Kürt bölgesi kurulmasına karşı çıktı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon dün bir günlük kısa bir ziyaret için İstanbul’daydı... Türk yetkililer ve iş çevresinden isimlerle bir araya geldiği yoğun programı öncesinde kısa bir soru-cevap seansı için üç gazeteci ile bir araya geldi. Milliyet'teki haber şöyle;

Philip Gordon’un Türkiye ziyaretinde ilk gündem maddesi Suriye. Türkiye ve ABD’nin Suriye’de benzer çıkarları olduğunu ve çok yakın çalıştığını anlatan Gordon “Suriye’de politik bir geçiş için Şam’a baskı uyguluyoruz. Esad gittiğinde -ve gideceğine güveniyoruz- istikrarlı, katılımcı ve demokratik bir Suriye kurulması için muhalefete destek oluyoruz” dedi.

 

Suriye ve Libya bize göre aynı değil

 

Ancak isyanın 17’nci ayına giren Suriye’de muhalefete verilen desteğin yeterli olup olmadığı tartışma konusu... Libya’da birkaç hafta içinde operasyon düzenleyen uluslararası camianın Suriye’de çok daha temkinli hareket etmesi soru işaretleri yaratıyor. ABD Başkanı Barack Obama, Mart 2011’de Libya operasyonunu “Bazı ülkeler başka yerlerdeki mezalimlere göz yumabilir. ABD bunu yapamaz” diye savunmuştu. Libya’da o sırada 8 bin kişi ölmüştü. Suriye’de bu sayı 20 bine ulaştı.

Philip Gordon’a ABD’nin, Libya ve Suriye’de neden farklı taktikler izlediğini sorduğumuzda, Obama yönetiminin daha önce benzer sorulara verdiği yanıtı yineledi. ABD’nin Esad rejimine finansal ve diplomatik baskı uygularken muhalefete desteği artırdığını söyledikten sonra iki durumun çok farklı olduğunu savundu.

 

Annan Planı masada ama Şam uygulamıyor

 

Gordon, “Libya’da operasyon düzenlenmesi Suriye’de aynısının yapılacağı anlamına gelmiyor. Libya’da Kaddafi insanları öldürmekle tehdit ediyordu, Arap Birliği müdahale ve uçuşa yasak bölge talep ediyordu, Birleşmiş Milletler’den tüm gerekli önlemlerin alınması için karar çıkmıştı, NATO’da bu kararı uygulamak için en iyi yolun askeri müdahale olduğu yönünde konsensusa vardı” dedi.


 Annan Planı’nın hala masada olduğunu ancak uygulanması gerektiğini söyleyen Gordon, “Suriye’de amaca ulaşmak için en iyi yolu bulmak adına çalışmaya devam ediyoruz. Bir vakada askeri güç kullanılmış olması dünyadaki tüm çatışmalarda aynısının yapılacağı anlamına gelmiyor” diye ekledi. Libya ve Suriye’deki siyasi değilse de insani durumun neredeyse aynı olduğunu hatırlattığımızda “Aynının tanımı konusunda hemfikir değiliz” dedi.

 

Kuzey Suriye’de özerk Kürt bölgesi istemiyoruz

 

Suriye’de Esad sonrası dönemde nasıl bir ülke olacağını konuşurken konu Suriye’nin kuzeyinde kontrolü ele geçiren Kürt gruplara geldi. Philip Gordon, “Suriye’nin kuzeyinde PKK bağlantılı Kürtler, Kuzey Irak’takine benzer bir otonomiden bahsediyor. ABD bunu kabul edilebilir buluyor mu” sorusuna şu yanıtı verdi:  “ABD, Kürtler konusunda iki konuda çok net konuşabilir. Suriye’de muhalefetin katılımcı olması gerektiğini söylerken Suriye’de Esad’a karşı meşru grupların sesinin duyulması gerektiğini düşünüyoruz ve buna Kürtler de dahil. Bununla ilgili bir şüphe yok. Bununla birlikte bir konuda daha aynı derecede net düşünüyoruz: Suriye’nin geleceğinde otonom bir Kürt bölgesi görmüyoruz. Birleşik bir Suriye görmek istiyoruz. Hem Suriye’deki Kürtlere karşı hem de Türkiye’deki muhataplarımıza özerklik ya da ayrılıkçılığa doğru hiçbir hareketi desteklemediğimizi açıkça ilettik. Bunun kaygan bir zemin olduğunu düşünüyoruz.”

 

Türk uçağını Esad rejiminin düşürdüğünü biliyoruz

 

Suriye’den konuşurken Haziran ayında Suriye açıklarında düşen Türk jeti ile ilgili spekülasyonlara da değindik. Philip Gordon, “Düşen uçak konusunda çok açık davrandık. Olaydan iki gün sonra yayınladığımız açıklamada müttefikimizin yanında olduğumuzu, Suriye rejiminin uçağı düşürerek iki Türk pilotun ölümüne neden olmasını kınadığımızı söyledik” dedi. “Uçağın Suriye tarafından düşürüldüğünü doğruluyor musunuz” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bildiğimiz bunun Suriye tarafından gerçekleştirilen bir şiddet eylemi olduğu. Bakın böyle durumlarda asla yaşanan şeyle ilgili yüzde 100 bilgi sahibi olamayız. Ancak anladığımız kadarıyla durum Suriye’nin uyarıda bulunmadan bir Türk uçağını düşürdüğüdür. Bu oldukça açık gözüküyor. Bu da rejimin insan hayatını görmezden gelmesini ve öldürme merakını bir kez daha kanıtlıyor.”

 

Heybeliada ziyareti konusunda...

 

Okulun açılmasını savunuyoruz. Bununla ilgili Türkiye’de de son dönemde çok daha fazla tartışma var gibi gözüküyor. Bunu cesaretlendiriyoruz. Ancak sorularınızı Patrikhane ya da Türk hükümeti daha iyi yanıtlayacaktır. Üzerine uzun süre çalıştığım bir konu. Daha önce okula bireysel ziyarette bulunma imkanım da olmamıştı. Ziyaretime bunun ötesinde bir anlam yüklenmemeli.

 

İran konusunda..

 

Türkiye ile koordine şekilde çalışıyoruz. İran’ın nükleer silah geliştirmemesinin ve uluslararası camiaya sorumluluklarını yerine getirmesinin her iki ülkenin de çıkarına olduğunu düşünüyoruz. Sorunun diplomatik yollardan çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Ergenekon davası konusunda... Devam eden davalarla ilgili yorum yapmayacağım. Bunlar zor ve komplike vakalar. Genel bir kural olarak ortaklarımızı kanuni süreç, yasaların üstünlüğü, şeffaflık ve cevap verilebilirlik ilkelerine uymaları için teşvik ediyoruz.

Malatya’ya yerleştirilen radar konusunda... Philip Gordon’dan bu konuda bilgi alamadık. “Kürecik bir Amerikan üssü mü?” sorumuza “Size verebileceğim bir cevap yok” diye yanıt verdi. “Kaç Amerikan askeri var? İncirlik’le aynı statüde mi” diye ısrar edince sessiz kalmayı tercih etti.