Dünya

Suudi Arabistan'ın idam ettiği Şeyh Nemr kimdir?

Nemr, “Allah yolunda cinayetin” teşvik edilmemesi gerektiğini söylüyordu

03 Ocak 2016 14:48

Suudi Arabistan, dün 47 kişiyi idam ettiğini duyurdu. Başı kesilerek idam edilenler arasında, krallığı eleştirmesiyle bilinen muhalif Şii din adamı Şeyh Nemr de vardı. Peki, İran'ın öldürülmesine sert tepki verdiği Şeyh Nemr kimdir?

Gerek sınırları içinde, gerekse Yemen’de insan hakları ihlalleriyle gündemden düşmeyen Suudi Arabistan, “krallığın düşmanı” ilan ettiği kişileri öldürmeye devam ediyor. Geçen yıl 157 idam cezasını infaz eden, yeni yıla ise 47 kişiyi idam ederek başlayan Suudilerin öldürdükleri arasında Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr de bulunuyordu.

Krallığı sıklıkla eleştiren muhalif din adamı Şeyh Nemr’in “terörizm” suçlamasıyla idam edilmesinin ardından, başta Şiiler olmak üzere, insan hakları örgütleri ve din adamlarından eleştiriler geldi. En sert tepki ise İran’a aitti. Peki, İran’ın, idam edilmesi durumunda Suudi Arabistan’ın bedel ödeyeceğini vurguladığı Şeyh Nemr kimdir?

Radikal’den Neşe İdil’in haberine göre, 1959‘da, Suudi Arabistan’ın doğusundaki Bahreyn sınırına yakın konumda yer alan Katif kentinde doğan Şeyh Nemr, uzun yıllar Tahran ve Suriye’de bulundu. Suud ailesini eleştiren ve ülkede seçim yapılması çağrısında bulunan Nemr, Şii ayetullahların şiddeti yüceltmemesi gerektiğini savunuyor ve “Allah yolunda cinayetin” teşvik edilmemesi gerektiğini söylüyordu.

 

Otoriteler silahların savaşından kazanır

 

Nemr, savunduğu üzere şiddete teşvik eden açıklamalar yapmaktan uzak duran bir isim oldu. Öyle ki, 2011’de tutuklanmadan önce BBC’ye konuşan din adamı, “Otoriteye karşı, silahlar yerine kelimelerin konuşmasını destekliyorum. Kelimenin silahı kurşunlardan daha güçlüdür, çünkü otoriteler silahların savaşından kazanır” demişti. Buna rağmen, tutuklanmasının ardından Nemr’e “isyana teşvik“ suçlaması yöneltilmişti.

 

Cezaevinde şiddet gördü

 

Filistin’i destekleyen ve Müslüman ülkelerin İsrail ve ABD’ye “bağımlı olmaması” gerektiğini savunan Nemr,  2003 ile 2008 arasında, Riyad karşıtı vaazları ve protestolara katılımı nedeniyle sekiz kez tutuklandı. Nemr’in tutuklu bulunduğu sürede şiddet gördüğü açıklanmıştı. 

Şeyh Nemr’in 2008’de ABD’li yetkililerle bir toplantı gerçekleştirdiği ve bu toplantıda kendini anti-Amerikan ve İran yanlısı söylemlerden uzaklaştırmaya çalıştığı ortaya çıkmıştı. WikiLeaks’in belgelerine göre, Şeyh Nemr, ABD’li yetkililere, Riyad’ın kendisini “aşırıcı” gibi göstermeye çalıştığını, ancak özgür ve adil seçimlere bağlı olduğunu söyledi. Nemr görüşmede, krallığın otoriter rejimine karşı her zaman halkın yanında olacağını da sözlerine ekledi.

 

“Nemr protestonun sembolü oldu”

 

2009’da, Şii ağırlıklı Katif ve Avamiye’deki birçok din adamının aksine Kral Abdullah’la anlaşmaya varmayı reddeden Şeyh Nemr, bir süre gözlerden uzak durdu. 25 Şubat 2011’de yeniden ortaya çıkan Şeyh Nemr, Katif yakınlarındaki küçük bir camide vaaz verdi. Oxford’un Ortadoğu Merkezi’nden araştırmacı Toby Matthiesen, Nemr’in bu konuşması ve sonrasındaki süreçle ilgili, International Business Times’a yaptığı açıklamada şöyle diyor: “Bu konuşma ve protestolara katılmasıyla, Nemr kendini protesto hareketinin ön cephesine konumlandırdı. Nemr, protestoların bir sembolü oldu.”

 

Silah kullanırsak kaybederiz

 

Şeyh Nemr, 2011’in Şubat ayında Katif ve Avamiye‘de başlayan ve reform, ifade özgürlüğü isteyen, yolsuzluğun ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını talep eden krallık karşıtı barışçıl eylemlerde öne çıkan bir isim oldu. Nemr’in yıldızı, özellikle gelir durumu düşük olan veya toplumda dışlanmış gençlere hitap eden bir lider olarak parladı. Nemr, Suudi Arabistan’daki Şii gençliğin lideri konumuna hızlıca yükseldi. Protestolardan sonra barışçıl davranma çağrısında bulunan Nemr, konuyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

“Suudi yetkililer mermilere, öldürmeye ve hapsetmeye güveniyor. Biz kelimelerin kükremesine ve adalet sözlerine güvenmeliyiz. Silahların kullanılmasını kabul etmiyoruz. Bu bizim uygulamamız değil. Kaybederiz. Bu bizim işimize gelmez. Protestolarda silahlı birini görürsek, ona bunun kabul edilemez olduğunu söyleyeceğiz. Kelimelerin kullanılması bizim yaklaşımımız. Bu yaklaşımı kabul edenlere kucak açıyoruz.”

 

"Kendimi hiç güvende hissetmedim"

 

Şeyh Nemr, Suudi Arabistan’da gördüğü baskılarla ilgili konuşmasında, doğduğu günden bu yana kendini ülkede güvende hissetmediğini söylemiş ve sözlerini şöyle sürdürmüştü:

“Doğduğunuz andan itibaren, korku, sindirme, zulüm ve suistimalle çevrilisiniz. Sindirme atmosferine doğduk. Duvarlardan bile korktuk. Aramızda, bu ülkede tabi tutulduğumuz sindirme ve adaletsizliğe aşina olmayan kim? 55 yaşındayım, yarım asırdan fazla. Doğduğum günden bu yana, bu ülkede kendimi hiç güvende hissetmedim. Her zaman bir şeyle suçlanıyorsunuz. Her zaman tehdit altındasınız. Devlet Güvenlik Hizmeti Başkanı bunu bizzat kabul etti. Bana tutuklandığımda, ‘Şiilerin tamamı ölmeli’ dedi. Onların mantığı bu.”

 

İran ajanı olmakla suçlandı

 

Nemr, Temmuz 2012’de polis tarafından ateş açılması sonucu ayağından yaralandı ve tutuklandı. Polis, Nemr’in çatışmada yaralandığını savunsa da, birçok görgü tanığı ve insan hakları kuruluşu, din adamının silahsız olduğunu savundu. Nemr, ülkede ayaklanmaya teşvik etmek, krallığın güvenliğine zarar vermek, hükümet karşıtı konuşmalar yapmak, Kral Abdullah’a itaat etmemek, İran ajanı olmak, Hz. Muhammed’in akrabalarına ve arkadaşlarına hakaret etmek, mezhepçilik ve siyasi mahkumları savunmakla suçlandı.

Hakkındaki ‘temelsiz’ olduğunu söylediği tüm iddiaları reddeden Nemr, tutuklanmasının ardından işkence gördüğünü açıkladı ve bir süre sonra açlık grevine başladı. Nemr’in cezaevine girmesi üzerine binlerce kişi sokağa çıktı ve güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu 3 eylemci yaşamını yitirdi.

 

Yanıt verme hakkı elinden alındı

 

15 Ekim 2014’te, Nemr’in idam cezasına çarptırıldığının duyurulmasının ardından, İran cezanın infaz edilmesinin Suudi Arabistan’a pahalıya mal olacağını vurguladı. Nemr’in yargılanma sürecini eleştiren Uluslararası Af Örgütü, suçlamaların, ifade özgürlüğü hakkının ihlali olduğunun altını çizdi. Nemr’in avukatı, müvekkilinin suçlamalar hakkında yeterli bilgi edinemediğini, zaman zaman da yanıt verme hakkının bile elinden alındığını açıklamıştı. Cezanın açıklandığı dönemde, insan hakları kuruluşlarının yanı sıra, İran, Irak, Lübnan, Afganistan ve Hindistan’dan kınamalar gelmiş ve krallığı protesto etmek için binlerce kişi sokağa çıkmıştı.

 

Yeğeni idam edilmedi

 

25 Ekim 2015‘te, Nemr’in son temyiz başvurusu da yüksek mahkeme tarafından reddedildi. Nemr’in 17 yaşındayken aynı protestolarda tutuklanan ve şu anda 21 yaşında olan yeğeni Ali Muhammed Bakır en-Nemr‘in temyiz başvurusu ise Eylül’de reddedilmişti. El Alem’e göre, dün idam edilen 47 kişi arasında Ali Muhammed bulunmuyor. Nemr’in eşi Muna Cebir el-Şeriyavi ise, din adamının tutuklu bulunduğu dönemde New York’ta bir hastanede yaşamını yitirmişti.

 

"Güvenlik güçleriyle çatışmayı reddediyoruz"

 

Kardeşinin öldürülmesinin ardından konu hakkında Twitter’dan açıklamalarda bulunan Muhammed en-Nemr, Riyad’ın bölgeye hala “güçlü olduğunu” hissettirmeye çalıştığını belirtti ve “İdamların bizi haklı taleplerimizden vazgeçireceğini düşünenler yanılıyor. Bir gün mezhepçilik bitecek ve daha iyi konumda olacağız” ifadesini kullandı. Şiileri şiddetten uzak durmaya çağıran Nemr, eylemlerin barışçıl olması gerektiğini ifade etti ve “Tıpkı şehit şeyhin reddettiği gibi şiddeti ve güvenlik güçleriyle çatışmayı reddediyoruz” dedi.

İlgili Haberler