Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararı bugünkü Alman gazetelerinde geniş yer buluyor.Frankfurter Allgemeine Zeitung'daki "Anti Demokrat" başlıklı yorumda Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı ele alınıyor.
"Erdoğan, NATO üyesi, resmi olarak halihazırda Avrupa Birliği (AB) ile üyelik görüşmelerini sürdüren ve Almanya ile çok çeşitli kollardan bağlı olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının, partisi seçimlerde istediği sonucu alamayınca demokrasinin temel prensiplerini devre dışı bırakıp, kabullenmemesi önem arzediyor. Türkiye, Erdoğan yönetiminde büyük ekonomik başarılara imza attı. Ancak bir süredir Batı ile arasındaki mesafe giderek açılıyor, çünkü Erdoğan güçlü liderler kulubünde yer alma mücadelesi veriyor. Jeostratejik konumu bir yana, egemenliğini paylaşan, hukuk devleti ve demokrasinin ilkelerine saygı gösteren Türkiye'yi bile AB üyesi olarak tasavvur etmek güç. Ancak Recep Tayyip Erdoğan Türkiyesi’nin AB'de işi yok.”
Süddeutsche Zeitung'da yer alan "Erdoğan kapana kısıldı" başlığını taşıyan yorum Christiane Schlötzer imzasını taşıyor:
"AKP şimdi 23 Haziran'daki seçimi bir kez daha kaybetmemek için her şeyi yapacak. Bunun için işe koyuldu bile: Kürtlerin oyunun peşine düştü. 2018'deki genel seçimlerde İstanbul'da HDP'nin 1 milyon 200 bin oyu vardı. HDP bu seçimlerde İmamoğlu'nu destekledi. YSK'nın İstanbul kararını açıklamasından hemen önce, tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan'ın sekiz yıl aradan sonra avukatlarıyla görüşmesi muhtemelen rastlantı değildi. Ancak yakında daha pek çok sürpriz mümkün. TL'deki hareket sürüyor. Erdoğan, yeniden seçime gidilmesinde ısrar ederek, ekonomik uyarılara kulak asmadı. Şimdi istikrarı sağlayacak yegane şey İstanbul'daki yaklaşık on buçuk milyon seçmendir. Şayet yeniden sandığa gidip oy verirlerse gerçekten de 'demokrasinin zaferini' ilan edebilirler."
Kölner Stadtanzeiger gazetesinin aynı konudaki yorumunda da şu satırlar dikkat çekiyor:
"Erdoğan'ın İstanbul üzerindeki hakimiyetini kaybetmesinin, partisi AKP içindeki pozisyona dair de sonuçları olacaktır. Halihazırda parti içinde rahatsızlık var. Çoğu için Erdoğan'ın AKP'yi ve ülkeyi yönetme biçimi çoktandır tuhaf bir hal almış durumda. Türk toplumunu İslamlaştırma çabası artık tartışma götürür bir hal almış durumda. AKP'nin büyük şehirlerde oy kaybetmesi, kentte yaşayan nüfusun büyük bölümünün İslamcı-muhafazakar bir yaşam tarzının dayatılmasını istemediğinin göstergesi."
Berlin’de yayımlanan Die Welt gazetesinin Jacques Schuster imzalı yorumunda da Erdoğan'ı durdurabilecek yegane gücün sivil toplum olduğu görüşü aktarılıyor:
"Türkiye uzun süredir gerçek bir demokrasi değil. Otoriter bir yönetim anlayışı hakim…AB'nin elinden bir şey gelmez. Türkiye'yi AB'nin kapısından kovmak dahi Erdoğan'ı etkilemeyecektir. Bir şeyleri harekete geçirebilecek yegane unsur Türkiye'deki sivil toplumdur. Zira Erdoğan tarafından halihazırda zayıflatılmış olsalar da tükenmiş değiller. Şu da bir gerçek ki; toplumun çeşitliliğini ve özgürlük haklarını kısıtlayanlar er ya da geç kendi iktidarına zarar verir. Türkiye'de şu an tam da bu oluyor."
DW,dpa/MK,JD
© Deutsche Welle Türkçe