İspanya'da Katalan ayrılıkçı liderlerin yargılanmasına başlanması ve NATO’nun karşılaştığı sorunlar Alman basınından seçtiğimiz yorumların konularını oluşturuyor.Süddeutsche Zeitung İspanya'nın Katalonya'daki bağımsızlık hareketi karşısında uygulanabilir çözüm üretemediğini yazıyor:
"Katalonya bağımsızlık hareketinin baş sanıkları hakkındaki dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın karar sorunu çözmeyecek ve İspanya'nın iç siyasi istikrara kavuşmasını sağlamayacaktır. Madrid ile Barcelona arasındaki tarihi çıkar aykırılığı ancak siyasetçiler tarafından ortadan kaldırılabilir. Ancak siyasi sorumlular şimdiye kadar bunu başaramadılar. [...] Katalonya krizi, ekonomik kriz nedeniyle uykuya dalan milliyetçilik ruhunu yeniden canlandırdı. Tıpkı Madrid'deki büyük siyasi partilerin temsilcileri gibi katı ve beceriksiz çıkan Puigdemont ve Torra büyük çoğunluğun nezdinde baş alçak sayılıyor. Bölgelerine de bir şey kazandıramıyorlar. Sanıklar sonunda hapis cezasına çarptırılır ve Kral Felipe bağımsızlık arayışına son vermeleri şartıyla onları affederse, gerginlik azaltılabilir. Ancak Kral şimdiye kadar otoritesini arabulucu olarak kullanmak yerine, düşüncesizce yaptığı konuşmalarla krizin daha da derinleşmesine yol açtı.”
Stuttgarter Nachrichten gazetesinin yorumunda bağımsızlık yanlılarının taleplerinin İspanya Anayasası'na ters düştüğü hatırlatılıyor:
"İspanya'dan tek taraflı ayrılma hareketinin başlamasından bir buçuk yıl sonra adalete yansıyan anlaşmazlıkla ilgili alınacak kararın bölgeye çözüm getirme ihtimali azdır. Sosyalist Başbakan Pedro Sanchez'in Katalonya yönetimiyle diyalog yoluyla çözüm bulma çabaları sonuçsuz kalacağa benziyor. Sanchez'in Katalonya'nın özerklik haklarının genişletilip bölgenin finansmanına katkıda bulunma önerisi ayrılıkçılara yetmiyor. Yürürlükteki İspanya Anayasası ise ayrılık yanlılarının referandum yoluyla İspanya'dan bağımsızlık kazanabilmelerine imkân tanımıyor.”
Die Welt gazetesi NATO bakanlar buluşmasını konu alan yorumunda Batılı ittifakın silahlanma yarışının yeniden başlamasını önleyemeyeceği belirtiliyor:
"70 yıl önce kurulan NATO'nun başarılarının yanında zaaflarının da olduğu gözden kaçmıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin NATO'yu önüne katmış sürüklüyor. Öte yandan NATO tepki göstermekte çoğu zaman geç kalıyor. Kırım’ın ilhakı ve Doğu Ukrayna’da olduğu gibi Rusya'nın Avrupa’yı bölgesel olarak yeniden yapılandırma arzusunu ve Moskova’nın gerginliği tırmandırmaya hazır olmasını hafife alıyor. NATO, Çin ve İran'a nasıl davranılması gerektiğini bilmiyor. Sonuçta Avrupa'nın karşılaştığı askeri tehdit, Soğuk Savaş yıllarındakinden de tehlikeli boyutlara varıyor. Aynı zamanda Çin, Hindistan, Rusya ve ABD kendi çıkarları doğrultusunda silahsızlanmaya gerek duymadıklarından yeni bir silahlanma yarışının başlama ihtimali de artıyor.”
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi ABD ve Rusya tarafından karşılıklı feshedilen orta menzilli nükleer kuvvetler (INF) anlaşmasını konu alan NATO toplantısına şu satırlarla değiniyor:
"Hiç olmazsa NATO, Rusya'nın anlaşmayı ihlal etmesine şimdilik Avrupa'da nükleer silah üslendirerek karşılık vermeyecek. Ancak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bu kararın birkaç ay sonra da geçerli olup olmayacağını söyleyemedi. ABD Başkanı Donald Trump, ileride nasıl bir kontrol sisteminin uygulanabileceği hakkında kafa yormadan en önemli nükleer silahsızlanma anlaşmalarından birini feshetme hünerini gösterebildi. En güçlü NATO ülkesinin lideri diplomasiyi balyoz politikasıyla karıştırıyor. Trump böyle yapmakla maalesef sadece anlaşmayı ihlal eden Rusya'yı hedef almış olmuyor. Aynı zamanda bölünmüş görüntüsü vermemek için neredeyse zorla onun izinden giden NATO müttefiklerini de zor durumda bırakıyor.”
DW, dpa, afp/AG, EC
© Deutsche Welle Türkçe