Die Welt gazetesi, "Türk devleti bundan böyle farklı bir devlet olacak" başlıklı Daniel-Dylan Böhmer imzalı bir yoruma yer veriyor. "Özgür ve adil olmayan şartlarda yapılan seçimlerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci tura kalmadan seçimi kazandığına" dikkat çekilen yorumda, buna rağmen muhalafetin başarısının dikkate değer olduğu belirtiliyor:
"Seçim öncesi İnce'nin Erdoğan'ı yenilginin eşiğine getirip en azından ikinci tura kalınacağı izlenimi oluşmuştu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan daha ilk turda seçimin galibi olarak açıklandı. Aynı zamanda yüzde 88'e ulaşan seçime katılım oranları Anayasa değişikliği referandumuna göre daha yüksek oldu. Bu süre zarfında Erdoğan, seçmenlerini çok iyi harekete geçirmiş olabilir. Ancak şimdi bir kez daha hafızalar tazelenerek Türkiye'de seçim ve seçim kampanyalarının uzun süredir adil koşullar altında yürütülmediği hatırlanmalı. Erdoğan ve AKP lehine taraflı yayın yapmayan bir medya kurumu neredeyse kalmadı. Kalan birkaç kurumun ise ulaştığı kitle oldukça küçük. Ayrıca oy verme işleminin ne denli "temiz” olduğu ya da daha iyi bir deyişle ne denli şüpheli olduğu belirsizliğini koruyor. Seçim gözlemcileri çok sayıda usulsüzlük bildirdi. Bazı seçim bölgelerinde Cumhurbaşkanı ve partisi için oy pusulaları depolandığı, bazılarında ise bir önceki seçimlere göre çok daha fazla oy verildiği iddia edildi. Ülkenin güneydoğusunda ise silahlı kişilerin seçmenleri korkuttukları öne sürüldü. Tüm bunlara rağmen muhalefetin hala yaşam belirtisi gösterebiliyor olması bile dikkate değer. Türk devleti artık farklı bir devlet olacak. Erdoğan'ın kendisine Anayasa değişikliği ile sağladığı yetkiler şimdi yürürlüğe girecek (... ) Muhalefet şimdi iki şey yapabilir; bölünmeye izin vermemeli ve yönlendirilen bir demokrasinin gerçek bir demokrasi olmadığını göstermeli."
Spiegel Online'da Hasnian Kazım imzalı "Ebedi galip" başlıklı yorum, "Türkiye'de seçim yapıldı ve yine Erdoğan galip çıktı. Manipülasyonlar, baskılar ve şiddet vardı. Ancak Türkler bu kararı verdi: Güçlü bir lider istiyorlar. Şimdi nasıl devam edeceğine dair iki senaryo var" satırlarıyla başlıyor:
"Birinci senaryo; muhalefet partileri sonuçların doğru olmadığını göstermek için nerede ve ne ölçüde usulsüzlük yapıldığını ispatlar. Sonuçlara itiraz eder, ikinci tura gidilmesini ya da seçimlerin tekrarlanmasını sağlar. Bunun için de ülke genelinde düzenlenecek bir protesto desteğine ihtiyaçları var. Ancak hukuk devletinin kalmadığı ve Erdoğan'ın gerçekleri kendi kanaatine göre uyarladığı bir yerde bu mümkün görünmüyor. İkinci yani muhtemel senaryo ise Erdoğan'ın bundan sonra çok saha sert bir şekilde yöneteceği, kendisini eleştirenleri daha da pervasızca cezalandıracağı ve protestocuları daha acımasızca dövdüreceği. Bu seçimle Cumhurbaşkanlığı sistemi yürürlüğe girecek, Erdoğan hem devlet hem hükümet başkanı olacak ve şimdiye kadarkinden daha fazla yetkiye sahip olacak. Erdoğan tutumu, politikaları ve hedefleri konusunda kendini teyit edilmiş hissedebilir. Bu senaryoya göre protestolar kısa süre sonra ya sessizliğe gömülecek ya da Erdoğan'ın vereceği sert tepkinin korkusuyla yüksek sesli olamayacak. Erdoğan 2015 seçimleri sonrası çoğunluğu kaybettiğinde yeniden seçim kararı alarak, bilerek ülkenin kaosa sürüklenmesini sağladı. Mutlak çoğunluğu sağladığı takdirde ülkede güvenliğin sağlanabileceğini belirten Erdoğan tüm ülkeyi rehin alarak iktidarı bırakmayacağını göstermişti. Bu seçimlerdeki acı teselli ise Türkiye'de bu kez kanlı olayların çıkmaması oldu."
Weser Kurier gazetesi de aynı konuya ilişkin yorumunda şu satırlara yer veriyor:
"Türkiye'de tüm oylar sayıldıktan sonra eski bir özdeyiş yine kendisini gösterdi: Kim ne kadar çabalarsa çabalasın sonunda kazanan hep Erdoğan olur. Türk siyasetinin ustası Erdoğan'a hakkını teslim etmek gerekir: Her ne kadar yorgun ve hevesi sönmüş dursa da, her ne kadar sadece hile, ağır medya propagandası ve şiddetle hedefine ulaşmış olsa da, bir halk ayaklanması başlamadığı sürece artık Cumhurdiktatörlüğünü kurabilir."
Tagesschau'da Reinhard Baumgarten imzalı yorum "Erdoğan'ın hesabı tuttu” başlığını taşıyor. Yorumda şu satırlara yer veriliyor:
"Adalet ve Kalkınma Partisi lideri Erdoğan'ın hesabı açık bir biçimde tuttu. Kasım 2019 için öngörülen seçimleri bir buçuk yıl öne çekti. Bunda Afrin'e karşı kendisi açısından başarılı olan operasyon ve Türk ekonomisinin sürekli kötüleşen manzarası belirleyici oldu. Eşzamanlı olarak yapılan parlamento seçimlerinde ise AKP buna karşın belirgin kayıpları kabullenmek zorunda kaldı. Kasım 2015'teki son seçime göre Erdoğan'ın partisi yüzde 7,5'ten fazla oy kaybetti. Kendisiyle ittifak halindeki ultramilliyetçi MHP de aynı şekilde kayıp yaşadı. Her iki parti seçim ittifakında uzlaştıkları için yine de birlikte rahat bir biçimde parlamentoda mutlak çoğunluğu yakaladılar."
DW, GA/JD/ BK
© Deutsche Welle Türkçe