Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un vergi politikasına karşı başlatılan protesto eylemlerinin tırmanmasını Tagesspiegel gazetesi şöyle yorumluyor:
"Durmak bilmeyen gösteriler yine vergi zammına karşı ‘kızıl berelilerin' 2013 yılında başlattıkları ayaklanmayı andırıyor. Şimdi de maddi durumu zayıf olanlar kendilerini ihmal eden Paris'teki elit siyasi zümreye başkaldırıyor. ‘Sarı yeleklilerle' masaya oturulması için Cumhurbaşkanı Macron'un direktif vermek zorunda kalması ‘Fransız hastalığını' gözler önüne seriyor. Fransa Cumhurbaşkanı, halkın desteklediği protesto hareketinin temsilcilerine kulak verip rotasını düzeltmek zorundadır.”
Nordwest-Zeitung gazetesinin Fransa'daki krizi konu alan yorumu ise şöyle:
"Sarı yelekliler ayaklanması aynı devlet anlayışının iki kanadı arasındaki çatışmayı yansıtıyor. Cumhurbaşkanı Macron ülkenin kabuk bağlamış yapısını değiştirmek istediğini söylüyor. Bunu yaparken de devletçiliğin en eski yöntemlerinden birine başvurup vergileri arttırıyor. Bu yöntem her zaman özel girişimi frenlemede yararlı olmuştur. Anarşistlerden Ulusal Cephe'ye kadar geniş bir yelpazeye yayılan ‘sarı yelekliler' vergi zammına karşı çıkıyor ve devletten nimet bekliyor. Zavallı Fransa da hâlâ, devleti harekete geçmeye zorlayacak halka yakın anti devletçiliğin dümeni eline almasını bekliyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda Batı'nın Ukrayna'ya karşı sürdürülen Rus saldırganlığına sessiz kalamayacağı belirtiliyor:
"Rusya Azak Denizi'ndeki gerginliğin tırmanması üzerine Almanya'nın yaptığı arabuluculuk önerisini ikinci kez geri çevirdi. Moskova'nın tutumu hayra alamet değil. Anlaşılan Putin Minsk anlaşmasına uymamakla birlikte bazı hususları göz önünde bulundurmak zorunda olduğu Doğu Ukrayna'daki anlaşmazlığın aksine Ukrayna savaşında açtığı ikinci cepheye uluslararası barış girişimleriyle karışılmasını istemiyor. Şimdi önemli olan, Batıyı anlaşmazlığın dışında tutamayacağını ve Ukrayna'ya yapacağı her yeni saldırıya Avrupa'nın seyirci kalmayacağını Moskova'ya göstermektir. Almanya'nın arabuluculuk önerisinin kabaca geri çevrilmiş olması, sözlü uyarıların yeterli olmayacağını gösterdi. Bu ortamda Almanya hükümetinin Kremlin'in Ukrayna anlaşmazlığını tırmandırmaması umuduyla, Rus doğalgazını doğrudan Almanya'ya taşıyacak olan Kuzey Akımı 2 projesini tartışma konusu yapmamasına anlam vermek zordur.”
Süddeutsche Zeitung da "Putin'in boru hattı" başlıklı yorumunda, Rusya'nın itidale zorlanmasında doğalgaz boru hattı projesinin koz olarak kullanılabileceğini dile getiriyor:
"Azak Denizi'ndeki gelişmeler nedeniyle Kuzey Akımı 2'nin durdurulmasının gündeme getirilmesi şeklindeki çağrılara, Alman iç politikasına ilgi duyan Vladimir Putin herhalde gülüp geçecektir. Projenin yüzlerce kilometrelik bölümü tamamlandı. Avrupa Birliği Komisyonu'nun devreye sokulması da Almanya tarafından engellendi. Proje Berlin'in konuyu düşünmesiyle değil, ancak Amerikan Kongresi'nin projeye katılan şirketlere yaptırım uygulama tehdidini yerine getirmesiyle tehlikeye girebilir. Almanya daha projenin başında doğalgaz naklinde devre dışı bırakılmaktan endişe eden Ukrayna ve Rus doğalgazına bağımlılığın azaltılmasını isteyen Avrupa Birliği Komisyonu tarafından uyarılmıştı. Putin proje aleyhindeki gerekçelere aldırmayacak ve boru hattının tamamlanmasını bekleyecektir. Putin'in Ukrayna'yı zayıflatma stratejisinde Kuzey Akımı 2'yi de kullanabileceğini Almanya'daki sorumlular iş işten geçtikten sonra düşünmeye başladılar.”
DW, dpa, afp/AG, HT
© Deutsche Welle Türkçe