Almanya'da düzenlenen bir operasyonda IŞİD üyesi olduğundan şüphelenilen üç Suriyeli gözaltına alındı. "Der Tagesspiegel"in yorumu:
"Şiddete hazır İslamcılar ülkede yasal olarak bulunabilir ya da yasadışı yollardan girmiş olabilir. Belgeleri gerçek ya da sahte olabilir. Eğitimli, eğitimsiz, sonradan Müslümanlığı seçmiş, dikkat çekici şekilde dindar ya da her türlü görüntünün altında gizlenmiş olabilir. Bu, polisin operasyonunu daha önemli kılıyor. Halkın güvenliği sağlanıyor, böylece meşru yollardan iltica talebinde bulunanlar da korunmuş oluyor. Mülteciler söz konusu suçlularla aynı kefeye konmak istemiyor, konmamaları da gerekiyor. Eğer bu yapılırsa, toplum teröristlerin bir tuzağına daha düşecek. Tam olarak istedikleri de zaten bu."
"Trierischer Volksfreund", Almanya'daki terörle mücadele operasyonuna yorum köşesinde yer veren bir başka gazete:
"Operasyondan çıkarılacak ders şu: Hükümet, uyguladığı politikalarına devam etmeli. Mülteci akını üzerinde kontrol sağlanmalı, bunların içindeki muhtemel teröristlerin saptanması için güvenlik güçlerine ihtiyaç duydukları her türlü bilgi sunulmalı. Vatandaş da çok dikkatli olmaya devam etmeli. Zira her hücre bunun gibi organize değil. Bazı eylemciler örgütle bağ kurmaksızın radikalleşebiliyor. Bunlar arasında burada doğup büyüyenler de var."
Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Avrupa Birliği'nin temel değerlerinin yoğun bir şekilde ihlal edildiği Macaristan'ın Avrupa Birliği'nden dışlanmasını istedi. "Frankfurter Rundschau" gazetesinin yorumu:
"Asselborn Macaristan'ı andı ama Polonya'yı da hedef aldı. Polonya'da iktidara gelen Hukuk ve Adalet Partisi (PiS), Macaristan lideri Viktor Orban'ı örnek alarak devleti yeniden yapılandırıyor. Avrupa Birliği de olanları izlemekle kalıyor. Varşova, tıpkı Macaristan gibi Brüksel'in taleplerini esneterek fiilen devre dışı bırakıyor. Büyük Britanya gürültülü bir şekilde birliği terk ediyor. Ama Macaristan ve Polonya gibi Avrupa değerlerine veda edenler de var. Yok sayma, birliği terk kadar tehlikeli. Avrupa, teşvik ve serbest mal dolaşımından daha fazla şey demektir. Bu hem Macaristan hem de Büyük Britanya için geçerli. Asselborn, Bratislava'da cuma günü yapılacak zirve öncesi haklı olarak bunun altını çizdi."
Berlin'de çıkan "Die Welt", Bratislava zirvesi öncesi Avrupa Birliği'nin durumunu değerlendiriyor:
"28'ler AB'si ne kutsal ne de kesindir. Hele ki alternatifsiz hiç değildir. Vergi mükellefleri için her şeyden önce giderlerin artışı anlamına gelen, sürekli çöküş halindeki bitkin bir birliğin kimseye faydası olmaz. Önümüzdeki iki yıl içinde de Avrupa Birliği'nde bencillik, beleşçi anlayış, blok oluşumları ve milli ekonomileri bekleyen reformlar konusunda isteksizlik öne çıkacak olursa geriye tek bir yol kalıyor: Dağıtın birliği gitsin. Daha az üyeli, yeni kurallara sahip ve dengeli bir tutkuyla kurulacak 2'nci AB çok daha iyi olur."